31. Uluslararası İstanbul Boat Show, 29 Eylül Cumartesi günü, Marintürk İstanbul City Port Pendik’te açılıyor. Ülkemizde marina bünyesinde denizde düzenlenen en büyük fuar olma özelliğine sahip fuarda, boyları 4 metreden 46 metreye kadar 280 tekne sergilenecek. Sergilenecek tekneler arasında Türkiye’de inşa edilen mega yatların yanı sıra, dünyaca bilinen markalar da yer alıyor. Denizde düzenlenen fuarların karaya göre en önemli avantajı, tekne almak isteyenlerin, test sürüşü yapma olanağının bulunması.
Fuarda konforlu ve yüksek fiyatlı teknelerin yanı sıra, denizle iç içe yaşamak ve denizciliğe yeni başlayacaklar için de çok sayıda alternatif bulunuyor. Bir kişinin ya da bir ailede iki kişinin birlikte kullanabileceği 8 metreden 18 metreye kadar çok sayıda yelkenli ve motor yatları da Boat Show’da incelemek mümkün olacak. Bunların fiyatları da 40 bin lira civarından başlıyor ve teknenin özelliklerine göre 1 milyon euro’ya kadar yükseliyor.
Borusan Marine’in Türkiye’de üretimine yeni başladığı ünlü Fransız Yat markası RHEA da ilk kez denizseverlerin karşısına çıkıyor.
Cobra MS Infinity
Antalya Çelebi Marina’yı gezerken marinanın şıklığı ve cana yakın havasını görüp marinaya bir kadın eli değdiğini anlıyorsunuz. Marina müdürü Füsun Aldırmazoğlu, Antalyalıların daha çok denize açılmak istediğini, bunu sağlamak için de marina yatırımlarının teşvik edilip arttırılmasını öneriyor
ANTALYA ÇELEBİ MARİNA: Beş Altın Çıpa ödüllü Çelebi Marina, Antalya Limanı’nın hemen yanında yer alıyor. Denizde 235, karada 300 tekne kapasitesi var.
Geçtiğimiz günlerde Antalya Çelebi Marina’yı ziyaret ettim. Marina müdürü Füsun Aldırmazoğlu ile sohbet ettim. Yanımda Türkiye’de marina yöneticiliğinin duayenlerinden ve Antalya Marina’nın kurucusu Hasan Kaçmaz da vardı.
Marinalarımızda ender kadın müdür var. Füsun Hanım,
1993 yılında marinada ön büro sorumlusu olarak işe başlamış. Kendisini işe alan kişi de ziyaretine birlikte gittiğimiz Hasan Kaçmaz…
2010 yılında da marinanın müdürü olmuş. Marinayı gezerken bir kadın eli değdiğini hemen hissediyorsunuz. Beş Altın Çıpa ödüllü, şık, bakımlı ve sevimli bir marina…
“Bir Yunan adasına gidip de ahtapot ve kalamar yerine köfte ve dolma mı yenir?” diye sorabilirsiniz. Eğer söz konusu mekan, Kos’un Platani Köyü’ndeki Arap’ın Yeri ise cevabım evet olur. Türk-Yunan mutfağının tipik bir örneği olan bu şirin lokantayı Zehra Teyze ve oğulları işletiyor
Kos’un merkezinde çok sayıda yiyecek içecek mekanı var. Elefteria (Özgürlük) Meydanı’ndaki taverna The City On The Plate doğru adres... Ahtapot ve anasonsuz rakı çipuro...
Bodrum’un hemen karşısındaki Kos Adası, Türk denizcilerinin en çok ziyaret ettiği adaların başında gelir. Sadece denizciler değil, karşılıklı olarak düzenlenen feribot seferleri sayesinde de çok sayıda Türk adaya gider.
Adalar arasında feribot seferlerinin düzenli olması biz denizcileri de biraz tembelleştirdi mi nedir bilemiyorum. Geçenlerde Türkiye’de ayrı transit log, Yunanistan’da ayrı bir transit log ile ve bir yığın giriş çıkış formalitesi ile uğraşmaktansa, tekneyi bırakıp Bodrum’dan feribotla Kos’a geçtim. Niyetim Kos’u öyle etraflıca gezmek değil, dolma ve köfte yemekti. Sabah gidip akşamüstü de döndüm.
Bir Yunan adasına, kalamar, ahtapot ve balık yerine dolma ve köfte yemeye gitmek ilk anda tuhaf gelebilir ama
9 Eylül İzmir’in kurtuluşu... Çeşme ve Alaçatı turizmde geç keşfedildi ama çok popüler oldu. Ancak güzel marinalarına rağmen yat turizminde epey geride kaldı. 9 Eylül’ü fırsat bilerek önümüzdeki yıllarda çok rağbet göreceğine inandığım Çeşme-Bozcaada arası Kuzey Ege Mavi Yolculuk rotası yazıyorum
Bugün 9 Eylül... İzmir’in kurtuluşunun yıldönümü... Sadece bir kentin kurtuluşu değil, yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun da müjdecisi. Doğup büyüdüğüm İzmir, merkezi ve hinterlandı ile denizle haşır neşir olmuş bir kentimiz. Gerçi son
20-25 yıldır doldurulan ve sahil yapısı bozulan Kordon nedeniyle kent merkezi denizden koptu. Ama hinterlandı ve İzmirliler denizi ve denizciliği hissederek yaşıyor.
İzmir Körfezi’nde bir marina yok ama hemen yakınında Çeşme’de Altınyunus, Dalyan ve merkezdeki İC Marina, Alaçatı Port ve Sığacık’taki Teos Marina şimdilik bu ihtiyacı karşılıyor. Dikili, Çandarlı, Foça, Urla, Karaburun yarımadasındaki belediye limanları ya da balıkçı barınakları da yine denizcilere hizmet veriyor.
Alaçatı’nın kurtuluşu 15 Eylül, Çeşme’nin de 16 Eylül’dür ama esas olan İzmir’in kurtuluşu olduğu için bugün, Kuzey Ege parkurlarını anlatacağım. Turizmde Çeşme
Marmaris Fethiye arasında en popüler uğrak yerlerinden biri Ekincik Koyu ve buradaki My Marina’dır. Buraya standart mavi yolculuk yapan sıradan turistlerin yanı sıra en ünlü Hollywood yıldızları ve dünya jet sosyetesinin mensupları da sık sık uğrar
Ekincik Koyu ve Dalyan, Marmaris Fethiye arasında seyreden yatların uğramadan geçmediği koydur. Bu koya bir gün için gelenler eğer zamana bağlı bir charter gezisinde değillerse kalış sürelerini mutlaka uzatırlar.
Ekincik’e ilk kez 1990 yılında gitmiştim. 10 yıl kadar bir süre hemen hemen her yıl, birkaç kez uğradım. Son on yıldır da nedense Ekincik koyunu ve Dalyan’ı ihmal ettim. Geçenlerde uğradım, iskeleye bağlandım, uzun süre oluşan Ekincik hasretini gidermek için dört gün boyunca hiç hareket etmeden koyun ve Dalyan’ın tadını çıkardım.
1980’li yılların ortalarında yol ve elektrik yokken Marmarisli çekirdekten turizmci İrfan Tezbiner’in kurduğu My Marina Club, güvenli bağlama yeri ve yamaçta ağaçların arasına saklanmış şahane bir restoranla yat turizmine hizmet veriyordu. Hem koy hem de tesis doğal güzelliği ile herkesi büyülüyor, dünya jet sosyetesi, Hollywood yıldızları mutlaka buraya uğruyordu. 10 yıl içinde burada
Bozburun ve Datça’nın karşısındaki Simi Adası Türk guletleri ve Türk tekneleri ile dolup taşıyor. Simi Adası’nın gümrüğündeki görevlinin bana verdiği bilgiye göre adaya her gün 150 tekne giriş yapıyor ve bunların yarısından fazlası Türk, üstelik 50 kadarı da çok sayıda yolcu taşıyan Türk guleti...
Komşumuz Yunanistan ekonomik krizin etkisini en çok hisseden ülkelerin başında geliyor. Bize yakın adalar ise oldukça şanslı. Gerek feribotlarla gerek gulet ve özel teknelerle çok sayıda turist günübirlik yakın adaları ziyaret ediyor, önemli bir ölçüde ekonomik canlılık oluşturuyor.
Kıyılarımıza en yakın adalardan biri de Simi... Daçta’nın ve Bozburun’un karşısındaki bu ada, bizim Bozburun tarafında sınır hudut kapısının açılması ile birlikte daha da hareketlenmiş durumda.
Geçenlerde Simi’ye uğradım. Benim bıraktığım döneme nazaran çok daha kalabalıklaşmış ve hareketli idi. Limanın içi tam bir cümbüş...
Esasında giriş işlemlerini yaptırdıktan sonra hemen ana limandan çıkıp Pedi Koyu ya da adanın arkasında Panormiti’ye gitmek lazım. Benim bıraktığım sakin ada gitmiş... Rıhtımdaki daracık caddede sabaha kadar tur atan motosikletler ve elektronik müzik yapan bir iki bar
Değerli büyüğüm Güngör Uras, “Göcek Tabiat Parkı ilan edilse, burayı pisleten ve buraya demir atan teknelerden devlet para alsa nasıl olur?” diye sordu. Ben de kendisine uzun bir mektup yazdım. Özeti aşağıda…
Sevgili Güngör ağabey… Göcek, Hisarönü Körfezi ile Gökova Körfezi’nin bir bölümü rahmetli Turgut Özal zamanında Özel Çevre Koruma bölgesi ilan edildi. Ancak bu koruma çok kolay delindi. Bu bölgelerin özel koruma bölgesi ilan edilmesini sağlayan Can Pulak’ın da “Keşke Özel Çevre Koruma yerine Milli Park ilan etseydik” dediğini aktarayım. Ben de bu konuda Can Pulak’a ve size katılıyorum.
Eskiden tekneler küçüktü ve ağaçlara bağlanması sorun yaratmıyordu. Son yıllarda tekneler büyüdü tonajları arttı. 5-6 tonluk tekneler gitti, 300 tonluk tekneler geldi. Bunlar ağaca bağlandığında zarar veriyor. Belli bir tonajdan sonra ağaca bağlanmak yasaklansa, kıyılara yeni babalar yapılsa iyi olur… Bu yerlere demir atan teknelerden demir atma parası alsak önerisine gelince… Maliye Bakanlığı’na bağlı Milli Emlak Genel Müdürlüğü, marinalardan kara ve deniz alanları kiralama bedelleri ile ecri misil alıyor. Bu kiralar her yıl enflasyon kadar artıyor. Ancak o bölgede emlak değerleri
Emekli olup da balık avlama hayali kuranlar için kıyı ya da açık denizlerde avlanacak sportif balıkçı tekneleri 15 bin liradan başlayıp üç milyon dolara kadar çıkıyor
Çoğu insanın hayali, emekli olup deniz kıyısına yerleşmek ve balık avlamaktır. Amatör ve sportif balıkçılık için bir sandal da olabilir, tam donanımlı açık deniz sportif balıkçı tekneleri de...
Özellikle beş yıldır düzenlenen Alaçatı Uluslararası Balık Turnuvası, ülkemizde açık deniz sportif balıkçılığın gelişmesine önemli bir katkı sağlıyor.
Kıyıdan fazla uzaklaşmadan balık avlamak için ufak motorlu bir sandal yeterliyken, açık denizlere çıkmak, daha hızlı av alanına ulaşmak ya da sert havada süratli ve güvenli bir şekilde kıyıya dönmek için V gövdeli, yüksek motor gücüne ve geniş bir livara sahip tekneler tercih ediliyor.
Böyle bir hobi için maliyetler de 15 bin liradan başlayıp üç milyon dolara kadar çıkıyor. Emekli olup da balık avlama hayali kuranlar için alternatif sportif balıkçı teknelerinden bazı modeller çıkardım.