Meriç Köyatası

Meriç Köyatası

merickoyatasi@hotmail.com

Tüm Yazıları

“Bir Yunan adasına gidip de ahtapot ve kalamar yerine köfte ve dolma mı yenir?” diye sorabilirsiniz. Eğer söz konusu mekan, Kos’un Platani Köyü’ndeki Arap’ın Yeri ise cevabım evet olur. Türk-Yunan mutfağının tipik bir örneği olan bu şirin lokantayı Zehra Teyze ve oğulları işletiyor

Köfte ve dolma için rota Yunan adası

Kos’un merkezinde çok sayıda yiyecek içecek mekanı var. Elefteria (Özgürlük) Meydanı’ndaki taverna The City On The Plate doğru adres... Ahtapot ve anasonsuz rakı çipuro...

Bodrum’un hemen karşısındaki Kos Adası, Türk denizcilerinin en çok ziyaret ettiği adaların başında gelir. Sadece denizciler değil, karşılıklı olarak düzenlenen feribot seferleri sayesinde de çok sayıda Türk adaya gider.
Adalar arasında feribot seferlerinin düzenli olması biz denizcileri de biraz tembelleştirdi mi nedir bilemiyorum. Geçenlerde Türkiye’de ayrı transit log, Yunanistan’da ayrı bir transit log ile ve bir yığın giriş çıkış formalitesi ile uğraşmaktansa, tekneyi bırakıp Bodrum’dan feribotla Kos’a geçtim. Niyetim Kos’u öyle etraflıca gezmek değil, dolma ve köfte yemekti. Sabah gidip akşamüstü de döndüm.
Bir Yunan adasına, kalamar, ahtapot ve balık yerine dolma ve köfte yemeye gitmek ilk anda tuhaf gelebilir ama Kos’un Platani Köyü’de Zehra Teyze’nin köfte ve dolmalarının methini çok duymuştum. Tadına bakmak yeni kısmet oldu.
Bodrum’dan Kos feribotla bir saat kadar sürüyor. Bodrum Express şirketi gidiş-dönüş
12 avro bilet parası kesiyor. Hal böyle olunca bir günlüğüne tekne ile gitmek, pahalı ve zahmetli olacaktı, feribotu tercih ettik. Ama eğer ille de tekne ile gitmek isterseniz, limana giriş ve demirlemek bu mevsimde rahat. Ana liman kalabalık olursa hemen merkeze yakın büyük bir marina da bulunuyor.
Feribotun kantininde çalışan Esin Hanım, yaklaşık 30 yıl öncesinden İzmir’den arkadaşım. Uzun yıllar önce Bodrum’a yerleşti. Seyirde kantinde çalışıyor, liman giriş ve çıkışlarında koltuk halatlarını alıp verip gemicilik yapıyor. Zaten birkaç kişiden Kos’ta Zehra Teyze’ni adını duyunca ilk olarak ona sordum. Bu soru üzerine, “Oooo günaydın. Mutlaka gelmelisin,Zehra Teyze’nin dolmaları ve köftesini yemelisin” diye bastırdı.

Haberin Devamı

Köfte ve dolma için rota Yunan adası

ÜÇ NESİL BİRARADA: Zehra Teyze, eşi Arap Memiş’i kaybettikten sonra lokantayı oğulları Kadir ve Yaşar’la işletiyor. Ben gittiğimde Yaşar Türkiye’de imiş. Bu fotoğrafta Zehra Teyze’nin yanında oğlu Kadir ve torunu Arap Memiş var.

Anasonsuz rakı çipuro
Kos’a gidip ahtapot yemeden döndü demesinler diye ilk olarak hemen limanın arkasındaki Elefteria Meydanı’da büyük bir ağacın altında yer alan taverna The City On The Plate’e oturduk. Burası limandan uzaklaşmayıp lezzetli ve makul fiyatla yemek yenecek doğru bir adres. Esin’in önerisiyle, tadımlık bir ahtapot salatası ile iki kadeh çipuro söylüyorum. Çipuro’nun ç’si, biraz “ts” karışımı okunuyor. Bildiğimiz çipura balığı ile ilgisi yok. İlk imbikten geçmiş ve henüz anasonla karıştırılmamış rakı... Zaten Yunanlılar da buna uzo değil genel olarak rakı adını veriyor. Sek ve soğuk içiliyor. Anasonlu olmadığı için suyla karıştırıldığında da beyazlaşmıyor.

Köfte ve dolma için rota Yunan adası

Hemen limanın arkasındaki Elefteria Meydanı’nda şahane bir market var. Hem manav hem de bol çeşit baharatlar bulunuyor. Bu baharatlarla neler pişirilir neler... Lezzetin dozu kaçarsa ne olur diye sormayın. Tehlikeye yazıyla değil fotoğrafla dikkat çekerim...

Konumuz değil ama...
Hemen ana caddeden bir taksiye binip Platani (eski adı Germe) Köyü’ne gidiyoruz. Taksi ile liman ve köy arası 7 avro tutuyor. Köyde yan yana Türk lokantaları var. Hasan, Şerif ve Arap... Benim methini duyduğum Zehra Teyze, rahmetli Arap Memiş’in eşi... İki oğlu Kadir, Yaşar ve torunları ile birlikte lokantayı işletiyor. Onlar kendilerine Türk’üz diyor ama Yunan hükümeti bu ifadenin kullanımına karşı çıkıyor. Bu arada meraklısına bir bilgi ileteyim. Kos’un nüfusu yaklaşık 35 bin... 1.500 dolayında Türk ya da Yunan Hükümeti’nin deyişiyle Yunanlı-Müslüman yaşıyor. Lozan’a göre Türk asıllı Yunan vatandaşı yok, Müslüman Yunanlılar var. Neyse bu tartışmalar, bu sayfanın konusu değil...
Arap Memiş ve eşi Zehra Hanım 1948 yılında lokantayı açıyorlar. Arap Memiş rahmetli olduktan sonra (1985) Zehra Hanım lokantayı oğulları Kadir ve Yaşar ile birlikte çalıştırıyor. Ağırlıklı müşterileri Yunanlılar ve Kos’a gelen diğer AB ülkelerinin vatandaşları. Son yıllarda Türklerin de adaya gidip gelmesi ile Türk müşterilerde de ciddi bir artış var. Bizim oturduğumuzda lokantada tek Türk masası bizdik. Yunanlı ve İtalyan müşteriler ağırlıkta idi.

Tipik Ege mutfağı yeniyor
Menüde deniz kenarı olmayan tipik Ege mutfağı egemen... İzmir köfte, ızgara köfte, musakka, imam bayıldı, otlu ve peynirli börek, su böreği, hem etli hem de ve zeytinyağlı, kabak çiçeği, yaprak ve lahana dolmaları, bamya, börülce, mevsimine göre yabani otlar ve başta saganaki dedikleri sahanda peynir olmak üzere çok sayıda meze bulunuyor.
Mutfağa girdiğimde Zehra Teyze’yi köftelere şekil verirken görüyorum. “Eskisi gibi güç kalmadı. Köfteyi kuvvetli bir şekilde yoğurmak gerekir. Artık oğlum yoğuruyor, ben de şekil veriyorum” diyor. Ama belli ki o son dokunuş ve Zehra Teyze’nin elinin lezzeti köftelere ve dolmalara geçiyor. Zehra Teyze’nin oğlu Kadir Memiş, servis ve fiyatlar hakkında bilgi veriyor. Eğer Türkiye’deki meyhane usulü çok çeşit ve azar azar meze isterseniz, bunu mutlaka baştan söylemelisiniz. Çünkü Avrupalı müşteri tercihleri nedeniyle, porsiyonlar çok büyük geliyor ve diğer yemeklerin tadına bakmaya yer kalmıyor.
En az yedi-sekiz çeşit mezelerden ve dolmalardan azar azar tadıp üzerine köfte yiyip yanında uzo, Türk rakısı ya da şarap içerseniz kişi başı ödeyeceğiniz hesap da 10 ile 12 avro arasında değişiyor.
Bizim Zehra Teyze’nin yanına gittiğimizde oğlu Kadir mutfaktaydı. Genel olarak salona bakan Yaşar ise Türkiye’de imiş. Yaşar’ın oğlu Arap Memiş servis yapıyordu. Dolmalar, otlar, yoğurtlu kızartmalar ve mangaldaki köfte ile gençliğimin bir Ege kasabasını yaşadım... Yaşadıklarımı da sizlerle paylaşmak istedim.

Üniversiteden yelken eğitimi

Haberin Devamı

Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri Teknolojisi Enstitüsü ve Piri Reis Denizcilik Derneği ’nin düzenlediği Deniz Eğitim Seminerleri’nin 44’üncü dönem kayıtları yarın başlıyor. 16 Ekim-8 Ocak arasındaki seminerde “Gemicilik, Can Kurtarma, Yelken, Navigasyon, Meteoroloji, Gemi Makineleri, Deniz Hukuku, İlkyardım, Denizde Yangın” eğitimleri verilecek. Kursiyerler Amatör Denizcilik Federasyonu’nun açtığı sınavlara girip “Amatör Denizci Belgesi” ve “Tahditli Deniz Telsiz Telefon” ehliyetlerini alabilirler. Eğitim bedeli, üniversite öğrencileri için 350, üniversite personeli ve dernek üyeleri için 500, diğer katılımcılar için 600 lira. Dernek ayrıca amatör denizcilerin ileri seviyede eğitim almaları için Göksel Seyir (Astronomik Navigasyon) semineri de düzenliyor. Detaylı bilgi prdd.org‘ta.