9 Eylül İzmir’in kurtuluşu... Çeşme ve Alaçatı turizmde geç keşfedildi ama çok popüler oldu. Ancak güzel marinalarına rağmen yat turizminde epey geride kaldı. 9 Eylül’ü fırsat bilerek önümüzdeki yıllarda çok rağbet göreceğine inandığım Çeşme-Bozcaada arası Kuzey Ege Mavi Yolculuk rotası yazıyorum
Bugün 9 Eylül... İzmir’in kurtuluşunun yıldönümü... Sadece bir kentin kurtuluşu değil, yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun da müjdecisi. Doğup büyüdüğüm İzmir, merkezi ve hinterlandı ile denizle haşır neşir olmuş bir kentimiz. Gerçi son
20-25 yıldır doldurulan ve sahil yapısı bozulan Kordon nedeniyle kent merkezi denizden koptu. Ama hinterlandı ve İzmirliler denizi ve denizciliği hissederek yaşıyor.
İzmir Körfezi’nde bir marina yok ama hemen yakınında Çeşme’de Altınyunus, Dalyan ve merkezdeki İC Marina, Alaçatı Port ve Sığacık’taki Teos Marina şimdilik bu ihtiyacı karşılıyor. Dikili, Çandarlı, Foça, Urla, Karaburun yarımadasındaki belediye limanları ya da balıkçı barınakları da yine denizcilere hizmet veriyor.
Alaçatı’nın kurtuluşu 15 Eylül, Çeşme’nin de 16 Eylül’dür ama esas olan İzmir’in kurtuluşu olduğu için bugün, Kuzey Ege parkurlarını anlatacağım. Turizmde Çeşme ve Alaçatı’nın yıldızı parladı ama aynı şeyi şimdilik yat turizmi için söyleyemiyoruz. Ancak hemen bir hatırlatma yapayım. Kuzey Ege kıyıları mavi yol güzergahı bakımından Güney Ege kadar popüler olmasa bile özellikle Alman turistler yavaş yavaş burada charter yapmaya başladılar. Elbette Bodrum-Kaş arasındaki Güney Ege rotası mavi yol rotası bakımından dünyanın en iyi rotaları arasında yer alıyor. Ama Kuzey Ege’yi de es geçmeyin derim.
Rüzgârı biraz daha fazladır ama yakın bir gelecekte, özellikle Güney Ege’nin sıcaktan kavrulduğu temmuz ve ağustos aylarında Çeşme-Alaçatı merkezli, kısa turu Çeşme ve Foça, orta turu Ayvalık’ta uzun turu Bozcaada ya da Gökçeada’da biten kuzey rotalı mavi yolculuklar revaçta olacak. Söylemedi demeyin. Ben tahmini üç haftalık zamana göre bir tur yazıyorum. Herkes kendi süresine göre bir haftadan başlayıp kendi rotasını ayarlayabilir.
Aynı zamanda lezzet rotası
Bu rotanın bir başka özelliği ise önerilen her limanda birbirinden lezzetli çok sayıda restoran olması. O nedenle, bu bölgede şu restoran iyidir demek diğerlerine haksızlık olabilir. Ama elbette aralarında çok üst düzeye sıyrılanlar da olabiliyor. Örneğin Çeşme ve Alaçatı’da sayıları her yıl artan üst düzeyde şu iyidir diyebileceğimiz çok sayıda restoran var. Cunda’da Bay Nihat’ın haklı bir ünü var ama diğer restoranlar da çok iyi. Bu bölgede yabani otlar ve özellikle deniz kabukluları Güney Ege’ye göre biraz daha zengin, dolayısı ile mezeler de biraz daha farklı.
Kısa tur Çeşme-Foça arası
Çıkışınız Alaçatı ya da Çeşme’den olabilir, Foça’da biter. Dalyanköy girişinde Kocakarı plajı önünde demirleyebilir ya da Dalyanköy Balıkçı Barınağı veya Belediye Marinası’na bağlanabilirsiniz. Dalyan’da bir akşam meze ve balık yemeden geçmek olmaz. Zamanınız varsa ve seviyorsanız, Aya Yorgi Koyu’na da demirleyebilir, Çeşme’nin sabaha kadar süren eğlence hayatına denizden tanık olabilirsiniz. Kalabalığa karışmak isterseniz, bota atlayıp bütün yaz boyunca magazin sayfalarında adını okuduğunuz ünlü gece kulüplerine akabilirsiniz.
Ildır Körfezi’ndeki Karaada, gündüzleri kalabalık olur ama hava güneyden esmezse (yazın genellikle kuzeyden esiyor, o yüzden sorun yok) gecelemek için idealdir. Ada tam anlamıyla bir eşek cennetidir. Avlanmak yasak olduğu için tavşan da boldur.
O nedenle teknedeki kavun karpuz kabukları ile yiyecek artıklarını karaya boşaltmak buradaki eşekler için de bir ziyafet anlamına gelir.
Karaada’dan sonra Karaburun’a doğru hareket edilir. Karaburun merkezdeki liman küçük ve sığdır. Yer bulmak zordur. Karaburun dönülüp hemen doğusunda yer alan Saipköy barınağına gidilir ya da hava iyi ise Foça’ya dümen tutulur. Eğer zamanınız varsa, Karaburun’un doğu yakasını, Kaynarpınar Limanı, Mordoğan Limanı (henüz üç aylıkken malum yerime deniz suyunun değdiği yer) ve Balıklıova Limanı’nı da ziyaret edebilirsiniz.
Foça ve kuzeyine doğru
Foça’da Büyükdeniz mevkiinde Belediye’nin işlettiği rıhtıma ya da Büyükdeniz’in batı yakasındaki balıkçı barınağına bağlanılır. Foça’da Küçükdeniz çevresindeki ve hemen paralel arka sokaktaki lokantalarda şahane mezeler ve her daim taze balık yiyebilirsiniz. Her tarafı antik dönem kalıntıları nedeniyle sit alanıdır. Diğer taraftan bir tarafında Deniz Kuvvetleri’nin, diğer tarafında da jandarmanın birlikleri bulunur. Bu nedenle Foça beton canavarına teslim olmamış, güzelliğini korumuş ender kıyı yerleşimlerinden biridir.
Foça’dan sonra Bademli yine bozulmamış çok sevimli bir limandır. Burada mutlaka bir gece demirde kalmak ve buranın havasını solumak gerekir. Bademli’den sonra rota, Ayvalık’a çevrilir. Ayvalık Setur Marina ya da Cunda’da Su Ürünleri Kooperatifi’nin işlettiği limana bağlanabilirsiniz. Cunda adasının lokantaları; yabani otlar, mezeler, çeşitli kabuklu deniz ürünleri ve balık bakımından size tam anlamıyla bir cennet vaat eder. Zamanınıza göre Ayvalık çevresinde çok sayıdaki ada ve koyda demir atıp denize girer ve geceleyebilirsiniz. Tekneyi limanda bırakıp Bergama’ya gidip antik kenti ziyaret etmek iyi bir fikir olabilir.
Ayvalık’tan sonrası
Kuzey Ege turu için ayıracağınız zamana bağlı olarak Ayvalık’tan sonra geri dönüşe de geçebilirsiniz, Bozcaada’ya doğru da çıkabilirsiniz. Eğer Bozcaada’ya gidecekseniz, Ayvalık’tan sonra Burhaniye Ören Limanı, Küçükkuyu limanı görülmesi gereken yerlerdir. Burada tekneyi limanda bırakıp Kaz Dağları’na çıkmak, Adatepe Köyü ile Zeus Altarı’nı gezmek rotanıza ayrı bir keyif verecektir.
Su çekimi 2.5 metreye kadar olan tekneler için, Küçükkuyu’dan sonraki durak elbette Asos’tur. Burada limanın hemen girişindeki otelin önündeki rıhtıma bağlanılır, Asos antik kentinin büyüleyici havası teneffüs edilir. Daha sonra Anadolu’nun en batı ucu Babakale’de muhtarlığın işlettiği limana bağlanabilir ya da Gülpınar Limanı’na uğrayıp antik kenti ve Apollon Tapınağı’nı dolaşıp Bozcaada’ya geçebilirsiniz. Bozcaada’da en az birkaç gün geçirmek üzüm bağları ve şarap fabrikalarını ziyaret etmek, limanın hemen arkasındaki çay bahçeleri ve lokantalarında oturmak, o kadar rüzgâr ve dalgaya rağmen “İyi ki kuzeye çıkmışım” dedirtecektir. Tekneyi Bozcaada’da bırakıp feribotla Geyikli’ye geçmek ve orada da bir araç bulup Truva antik kentini ziyaret etmek de geziye renk katar. Zamanı olanlar Gökçeada’ya kadar çıkabilir.
Elbette vize durumunuza göre bu rotaya Sakız ve Midilli adalarını da ekleyebilirsiniz. Esasında her yıl İstanbul’dan güneye inen ve mevsim sonunda da Kuzey’e çıkan çok sayıda tekne, zaman darlığı nedeniyle Bozcaada ve Çeşme’de birer gece kalır ve üç günde Bodrum’a iner. Dönüşte de aynı rotayı uygular, aradaki bunca yeri es geçer. Televizyonda çalıştığım dönemde benim de vaktim yoktu ve bir günde Çeşme’den Bozcaada’ya çıkmış, bu yolculuk boyunca da es geçtiğim güzellikler nedeniyle hayıflanmıştım. Daha sonraları televizyon ve acelemin olmadığı iki sezon boyunca İstanbul’dan Bodrum’a üç günde değil, tüm Kuzey Ege’nin tadını çıkararak 45 günde gitmiştim. 45 gününüz olmasa bile bir hafta ya da 10 günlük turlarla Kuzey Ege’nin güzelliklerini keşfedebilirsiniz. Esasında burada birer cümle ile sözünü ettiğim bağlama yerlerinin her biri tam sayfa olarak yazılsa yine de eksik kalır.
KAPTANIN MUTFAĞINDAN
Portakallı şevketi bostan Kuzey Ege’nin lokantalarını çok beğenirim ama soğuk şevketi bostan konusunda maalesef sınıfta kalırlar. Ege’nin kendine özgü en güzel yabani bitkilerinin başında şevketi bostan gelir. Özellikle kuzu etli terbiyelisi çok yapılır. Kuzey Ege’de birçok meyhanede haşlanıp üzerine zeytinyağı ve limon dökülerek servis yapılır, bana göre de tatsız tuzsuz bir şeydir. Bunu nasıl lezzetlendirebilirim diye düşündüm ve yine kök bitki olan portakallı kereviz tarifini şevketi bostana uyarladım.
Üzerinde yaprakları da bulunan şevketi bostanlar zaten sararmasın diye suda bekliyordu. Bir tencerede soğanları halka halka doğrayıp zeytinyağında soteleyin. Bu işlemi yaparken çok az esmer toz şeker atın, soğanlar iyice karamelize olsun. Daha sonra şevketi bostanlar ile halka halka kestiğiniz havuçları tencerede iki üç dakika kadar soteleyip terletin. Üzerine yarım çay bardağı kadar su, bir bardak portakal suyu ve biraz da tuz atın. Şevketi bostan yumuşayıncaya kadar (tahminen 30-40 dakika kadar) pişirin. Soğuk olarak servis yapın.
Tunca Bengin
İsrail teröründe neredesiniz?
23 Aralık 2024
Abdullah Karakuş
‘Benim teröristim iyi’ çıkmazı
23 Aralık 2024
Hakkı Öcal
Suriye’de barışı önlemenin yolu: YPG’yi korumak
23 Aralık 2024
Eren Aka
Belediyelerin borç tartışması bitmiyor!
23 Aralık 2024
R.Hakan Kırkoğlu
2025 size ne getirecek? Yengeç | Jüpiter ile şans ve bolluk sizinle olacak
23 Aralık 2024