Taşları yüzlerce yıl kumlar altında kaldıktan sonra ayağa kalkan 2 bin yıllık Patara Deniz Feneri Akdeniz’e ışık çakmak için ay sayıyor
1481’de sabaha karşı 3’te Rodos’ta gerçekleşen 7.1 büyüklüğündeki deprem ve ardından oluşan tsunami 30 bin kişinin ölümüne ve Anadolu’nun Akdeniz kıyılarından Kahire’ye yıkıma neden olmuştu. Rodos’ta 1481’in mart ayından başlayarak Ocak 1482’ye kadar devam eden bir dizi zelzelenin en şiddetlisi olan deprem ve tsunami, bir zamanlar Likya Birliği’nin dünyaya açılan kapısı konumundaki Patara Limanı’nda yüzlerce yıl denizcilere rehberlik etmiş deniz fenerini de yıkmıştı.
Dalgaların dövmesi gerekirken Patara Limanı’nın kum ve alüvyonlarla dolması yüzünden bugün denizden 60, 70 metre içeride olan fenerin 1481’de aktif olup olmadığı bilinmiyor.
Yüzlerce yıl zamanın kumlarına gömülen deniz fenerinin kalıntıları 2005’te Prof. Dr. Fahri Işık başkanlığındaki kazı ekibi tarafından neredeyse eksiksiz olarak ortaya çıkarıldı.
Kalıntılar
Tarih öncesinde insanın en keskin dönüşümlerinin yaşandığı Şanlıurfa bölgesi, tarihte de çok sayıda medeniyet, kültür ve din için bir amaçtı.
Uçakla Şanlıurfa’ya doğru alçalırken cam kenarında oturuyorsanız Binbir Gece Masalları’na yakışır bu kente doğru bir sihirli halı üzerinde süzülürken hayal edin kendinizi.
Mezopotamya’nın kuzey kapılarından biri olan Şanlıurfa, binlerce yıldır ev sahipliği yaptığı medeniyetlerden sonsuz sayıda izler taşır.
Şanlıurfa, Urfa, Edesa... Ne derseniz deyin, burada kendinizden parçalar bulabilirsiniz.
Asurlular, Medler, Persler, Makedonyalılar, Büyük İskender’in varislerinden Seleukoslar, Osroene Krallığı, Roma, Doğu Roma İmparatorlukları, 7’nci yüzyıldan itibaren Müslüman Araplar, 12’nci yüzyılda bir süre Haçlı hakimiyeti altında kalan Urfa, Süryani kültürünün de merkezlerinden biriydi.
Neye inanırsanız, inanın ya da inanmayın, Eski Kent, Kaleiçi, Balıklıgöl ve hemen dibindeki tarihi çarşıda dolaştığınızda içinizin
50’nci ‘Takvim’in renk cümbüşünü tamamlayan siyah modeller Prince Gyasi’nin objektifinden Afrika Çağı’nı ‘Zamansız’ temasıyla başlatıyor.
1964’te başladığı zaman yolculuğunda, zoraki molalardan kaynaklanan aralar yüzünden 50’ncisi yayımlanan Pirelli Takvimi 2024’te (Takvim), renkler ve karşıtlıkların bir başkaldırısına tanık oluyoruz. Onun sayesinde bu kez resim ve fotoğraf sanatları arasında yaşayan bir köprünün üzerinde seyahat ediyoruz.
50’nci edisyona yakışır bir şekilde tarihi bir viraj dönen Takvim bu kez 28 yaşındaki Ganalı fotoğrafçı Prince Gyasi’ye emanet edilmiş.
“Zamansız” temalı Takvim 2024’te Prince Gyasi, yakından tanıdığımız tamamı siyah modelleriyle Gana’nın geleneksel köklerinden hareket ederek bizi umut dolu, rengarenk bir geleceğe ışınlıyor.
Takvim’in, “zamanın sıfır noktası” Londra Greenwich’teki galasında Milliyet de vardı. İstanbul’dan Londra’ya gidiş geliş artı eksi 3 saatlik fark, “zamansızlık” temasına uygun şekilde bir tür zamanda yolculuk
Kasım ayı olmasına rağmen ılıman bir Kayseri gününde kent merkezinden yaklaşık 25 kilometre yol alarak vardığımız Kültepe’de (Kaniş Karum), Kazı Başkanı Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu’nun rehberliğinde 4 bin yıl öncesine uzanan bir zaman yolculuğuna çıktık. Kültepe Kaniş Karum ve burada bulunan Asur tabletlerine ilişkin birçok ayrıntıyı Milliyet Arkeoloji’nin Aralık sayısında Prof. Dr. Kulakoğlu’nun kaleminden okuyacaksınız.
Kültepe’ye vardığımızda şansımıza kazı ekibi yeni bir bulgunun değerlendirmesini yapıyordu. Tahminen 4 bin 300 yıl önce yerinde kalmış (in situ) şekilde bulunan hasırın toz gibi izlerini çıkarmaya çalışıyordu kazı ekibi.
Höyüğün bu katmanındaki yapının devamını araştırdıklarını söyleyen Fikri Hoca, “Hasırı eğer tam anlamıyla örgüsü ve bu yapısıyla kaldırabilirsek müzede sergileyeceğiz. Kültepe’de veya başka kazılarda da benzer şekilde örnekler bulundu. Ancak ilk kez bu kadar güzel dokusu ve dokuma şekli belli olan bir örnekle
Milli gururumuzla en büyük rakibi Bautista, Algarve Uluslararası Pisti’nde geçen pazar gerçekleşen asfalt düellosunda birbirlerini tam 35 kez geçti
Dünya Superbike Şampiyonası’nın geçen pazar Portekiz’de Algarve Uluslararası Pisti’nde düzenlenen ayağı, MotoGP dahil bütün kulvarlarda son yılların en çekişmeli motosiklet yarışına sahne oldu.
Sezonu “kapatılabilir bir farkla” önde götüren Aruba.it Racing Ducati yarışçısı Alvaro Bautista ve soluğunu onun ensesinden hiç eksik etmeyen Pata Yamaha Prometeon’un savaşçısı Toprak Razgatlıoğlu arasındaki mücadele iki Orta Çağ şövalyesi arasındaki bir düello gibiydi. Birçok kez birbirlerine temas ederek yarış dışı kalmanın eşiğinden dönen iki yarışçı, “o viraj senin, bu düzlük benim” birbirlerini tam 35 kez geçti.
Son kez son düzlükte geçilen Toprak, 0.0126 saniye gibi milimetrik bir farkla Bautista’nın hemen ardından ikinci oldu.
Come on Toprak
Toprak Razgatlıoğlu’nu her yarışına bizzat giderek
Roma mimari mühendisliğinin nadide örneklerinin bulunduğu Aydın’ın Sultanhisar ilçesindeki iki yakalı kent Nysa ad Maeandrum, gymnasion’unda Strabon’un bile öğrenim gördüğü bir eğitim merkeziydi
Bir o yana bir bu yana kıvrım kıvrım raks eden Menderes Nehri, büyülü ezgisini ova boyunca her mevsim mırıldanır. Bağrındaki topraklar, binlerce yıldır ilahi dokunuşlarla yeşerir; tarlalar rengarenk bir tablo gibi serilir ayaklarımızın altında.
Güneşin şefkatli öpücükleriyle de beslenen toprak, hediyeleriyle doyurur halkları binlerce yıldır.
Tarihin karakutusudur da Menderes ve ovası. Sultanhisar’dan yüzlerce, binlerce yıl geçmişe doğru yükselen Nysa’nın soluğu yankılanır topraklarında. Yunan işgalinin de Kurtuluş Savaşı’nın da tanıdığır o, ki İstiklal’e giden yolda ilk zafer Yörük Ali Efe’nin Nysa’nın gölgesinde gerçekleştirdiği Malgaç Baskını’dır.
Yüzlerce yıldır ıssızlığın ortasında kalan Nysa, gözlerimizin önünde yeniden doğuyor.
Milliyet Arkeoloji’nin İş Sanat’la birlikte
Side Antik Kenti, eşsiz tiyatrosuyla Türk bayrağından esinlenilerek tasarlanan logosu ve resmi gezi güzergâhıyla önemli bir turizm markası oluyor.
Türkiye’de her zaman tarih turizminin gözdelerinden olan Side Antik Kenti, 1947’de Ord. Prof. Dr. Arif Müfid Mansel’in başlattığı kazılardan bu yana en önemli dönüşümlerinden birini gerçekleştiriyor. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un önceki gün Side’de ilan ettiği Kültürel Miras Projesi’yle antik kent hem resmi bir gezi rotası hem de şık bir logo sahibi oldu.
Bakan Ersoy, güzergâhı Kazı Başkanı Alanyalı rehberliğinde gezdi.
Kazı Başkanı Prof. Dr. Feriştah Alanyalı evsahipliğindeki lansmanda Milliyet Arkeoloji dergisi de vardı. Antik kentin markalaşma yolundaki dönüşümünü 150 kişilik bir ekiple gerçekleştiren Alanyalı 2009’dan bu yana Side’de görev yapıyor.
Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı (TGA) koordinasyonunda gerçekleşen markalaşma yolundaki en önemli viraj Ersoy’un Kasım 2022’deki Side ziyareti
Milliyet Arkeoloji’nin İş Sanat’la düzenlediği Kültürel Miras Buluşmaları’nda, tarihin derin katmanlarına doğru tutku dolu arayışlar vardı.
Yıllar sonra arşivlerin derinliklerine doğru yapılacak bir kazı, belki bu satırları da gün yüzüne çıkartacak. Bazen sıradan bazen sıra dışı kelimeler belki gelecekteki zihinlere de çapa atacak.
Ama kaybolup gitmeyecek; orada -derinliklerde de olsa- bir arşiv arkeoloğu tarafından keşfedileceği günü bekleyecek!
Tanıklığımızı geleceğe aktarma duygusu, o zevk, mesleğimizi ifa ederken obur ruhumuzun en büyük gıdası. Milliyet Arkeoloji-İş Sanat Kültürel Miras Buluşmaları’nda geçen bir yıl boyunca ne yaptık; gazete arşivlerinde de kayda geçmesi adına bu satırları tuşladım.
Kumlarından doğan kent: Patara
Kültürel Miras Buluşmaları’nda ilk durağımız Patara’ydı. Milliyet Arkeoloji’nin birinci yaşını da kutladığımız nisandaki arkeoloji randevusunda, Yapıları yüz yıllarca toprak ve kum altında kaybolmuş Patara’nın 30 yılı aşkın süredir devam eden kazılarda yeniden dirilişini dinledik.