Ebeveynlikte İletişim Nasıl Olmalı?

21 Mart 2018

Çocuklarla konuşma tarzı
Kadın: Kocacığım doktorumuz ne dedi?
Erkek: Hangi doktorumuz?
Kadın: İşte sabah gittiğin KBB’ci canım...
Erkek: Haa, doktorumuz deyince sen, anlamadım, birlikte gittiğimiz bir doktor düşünüyorum...

Melis: Akşam hiç uyuyamadık değil mi? Evde çalışmayı da hiç sevmiyorum.

Yazının Devamı

Bebeklerde Ek Gıda

14 Mart 2018

Küçük oğlum, Atlas’ın altı aylık olmasıyla beraber ikinci kez ‘ek gıda’ serüveni hayatıma girdi. Mir Kaya’da çok okumuştum bu konu hakkında. BLW sisteminden (bebek önderliğinde ek gıda), burnunu tıka-ağzı açılsın-ağlatarak ağzına sıkıştırmalara kadar, doğru-yanlış her yöntemle ilgili bilgi edinmiştim. Aradan sadece iki yıl geçmesine rağmen unutmuşum gitmiş... Sudan çıkmış balık gibi buldum kendimi. Etrafa soruyorum, ‘‘Ne zaman, ne yediriyorduk ya? Peki neler yasaktı? Ne tarz bir sistem izlemeliydim?’’

Çocukların doktoru Doç. Dr. Sinan Mahir Kayıran ilk olarak şu cümleyi kurdu: ‘‘Unutma; adı üstünde ‘ek gıda’. Emzirmeyi kesmek yok, sadece öğünlerden hemen önce emzirme; iki saat öncesinde emzirebilirsin veya yemeğini yedikten bir-iki saat sonrasında ve geceleri her istediğinde...’’ (Bu geceler konusu derin; uyku eğitimi vermek veyahut vermemek... Ben vermeyenlerden olarak, gece uyanırsa emziriyorum. Bu durum sizin tercihinize göre değişir.)

Bebeğiniz, bir yaşlarına kadar tuzsuz, yağsız ve şekersiz beslenirse ilerideki sağlık problemlerini biraz olsun aza indirgemiş olabilirsiniz. Annelerimizin bize ‘‘İçmezsen uzamazsın bak!’’ diye dayattıkları inek sütü de minimum bir

Yazının Devamı

#BenceKadınOlmak

7 Mart 2018

#Bencekadınolmak Neşet Ertaş’ın ‘‘Kadın insandır, erkekler insanoğlu.’’ sözüyle, yalın, bir o kadar da derinlere işleyerek anlamını bulmuştur. Ve fakat, maalesef bizim ülkemizde kadın olmak Aysel Gürel’in cümleleriyle daha çok örtüşmekte... ‘‘Varmadan sekizine, ergin oldu Ünzile. Hem çocuk, hem de kadın. On ikisinde ana... Ünzile kaç koyun ediyor? Dayaktan uslanalı hiçbir şey sormuyor... Susar kadın Ünzile.’’ Her dinlediğimde burnumun direğini sızlatan, gözlerimi yakan, ruhumu gerçeklerle yüzleştirip, nefes almamı zorlaştıran yaşam biçimi bu topraklarda.

Burada tek suçlu kadını, kendinden eksik gören, kendi kadar söz sahibi olmasına izin vermeyen, kadından tek fazlalığı fiziksel gücü olan ‘erkek’ değil. Daha ziyade bir kadının, hemcinsine yaptığı kötülüğü, başka kimse ‘kadınlığa’ yapamaz. Bir gün, bu toplum büyük bir adımla ilerleme hamlesinde bulunursa, bu yükseliş yine kadınlar sayesinde olacaktır. Kadının elinden, yine bir kadın tutarsa, o zaman doğru noktalara erişebileceğiz.

Anne-kız didişmeleri, kayınvalide-gelin çekişmeleri, görümce-elti kıskançlıkları, kız kardeş kavgaları bizi hiçbir yere getiremez. Unutmayın, bireyi biz yetiştiriyoruz; bir anne oğlunu bu

Yazının Devamı

Acıyla Başa Çıkma Yöntemleri

28 Şubat 2018

Beden terapi
Bu hafta vücudumdaki enerji birikimlerini dağıtmak için beden terapiye gittim. Belirli bölgelerde stresle birikmiş, blokajları çözmek için başvurulabilecek yöntemlerden bir tanesi. Vücuda baskı uygulayarak, yapılan bir masaj ve şifalı dokunuş olarak düşünebilirsiniz. Yağ ve bağ dokuda hapsolmuş toksinlerin atılmasına yardımcı olan bir sistem.

Terapi sırasında, bir ara ‘‘Ama şu an acıyor olabilir.’’ dedim. ‘‘Eee tabii ki acıyor. Çok şiddetli baskı uyguluyorum. Başkası olsa dayanamaz. Biraz bağırsana, tepki versene.’’ dedi eğitmen-terapist. ‘‘Aaa ben bağırmadan, epiduralsiz doğum yapan ananın kızıyım, nasıl bağırarak tepki verebilirim ki?’’ dedim. Bunun üzerine uzun uzun konuştuk...

Siz de kendinizi bir düşünsenize; acı çektiğiniz zamanlar nasıl tepkiler veriyorsunuz? Üzgünken nasıl bir davranış sergiliyorsunuz? Genellikle çocukluğumuzda yaşadıklarımız ve ebeveynlerimizin bu yaşanılanlar karşısında verdiği tepkilerle, biz de davranış kalıpları belirleriz. Acılara-mutsuzluklara-üzüntülere karşı kendimizi korumak adına, savunma mekanizmaları geliştiririz. Bunlardan biri acılara dayanıklı olmak, güçlü durmak, ne olursa olsun ayakta kalabilir izlenimi

Yazının Devamı

Çocuğunuza Neden Nasihat Etmemelisiniz?

21 Şubat 2018

Şimdi açık konuşalım, hangimiz nasihat dinlemekten hoşlanırız? ‘‘Nasihat dinleyeni değil, sadece nasihat edeni rahatlatır.’’ diye boşuna söylenmemiş sanırım. ‘‘Ben sana söylemiştim.’’ kaçımızın duymak istemediği korkulu cümle?

Hepimiz kendi hayatımızı yaşıyoruz ve bu hayatın sorumlulukları bizde. Yanlış yaparsak sonuçlarına biz katlanacağız ama kendi yanlışımızdan kimseyi sorumlu tutmamak kadar da rahatlatıcı bir şey olamaz. Ailemizin kararları doğrultusunda yanlışlar yaparsak, bir ömür onları suçlayarak, mutsuz bir yaşam süreriz. (Daha ayrıntılı ve örneklendirilmiş olarak, ‘‘Çocuklara Seçim Hakkı’’ yazımda bulabilirsiniz.) Kendimizden pay biçersek, çocuklarımıza kendimize davranılmasını istediğimiz gibi davranırsak, onların yararına-mutluluğuna olacak ve ebeveyn-evlat ilişkilerimiz sağlam kalacaktır.

01- Nasihat etmek, çocuğunuzun olası çözümler bulmasını engeller. Halbuki zor durumdan kendi çabasıyla kurtulan bir çocuk zafer kazanmış olur.

02- Özgüven ve yeterlilik duygusunun gelişmesi için sizden destek istemediği sürece, hamle yapmayın, sadece gözlemleyin.

03- Nasihat etmeniz, sorumluluk almak yerine, size (ileride başkalarına; arkadaşlarına, eşine)

Yazının Devamı

En Mükemmel Anne

14 Şubat 2018

Geçen gün basket maçında Tayfur’a “Sence neden yabancı oyuncular serbest atışların ikisini de çoğunlukla sayıya dönüştürürken, Türk oyuncular ancak bir sayı alabiliyorlar?” (bu sadece benim izlediğim maçlar kadar kısıtlı bir bilgiyle yargıya varmış olduğum bir durum) diye sordum. O da “Eğer böyle bir istatistik olsaydı, stres yönetimi sorunu yaşıyorlar derdim.” diye yanıtladı. Onun üzerine düşününce, gerçekten ben de o kadar beklenti içinde seyirci önünde olsam kesin minimum birini karavana yapardım çünkü düşünce yapım öyle... “Ya atamazsam?” Türk toplumunun yetiştirilme tarzı böyle; ‘hep en iyisini- en mükemmelini yapmak zorundayım- hata yapmamalıyım- en sevilen olmalıyım’ egosuyla baş edememe. Büyütülürken ebeveynlerine kendilerini beğendirme derdiyle boğuşan çocuklar, gelecekte farklı karakterlere bürünüyorlar... Ya ‘ben bu işi hiç beceremem’ ya da ‘en iyisini ben yaparım’ veya ‘ya eleştirilirsem diye işe kalkışamam’ gibi. Hepsinin alt metninde ‘en’e ulaşma çabası var. Hatasız, yanlışsız olayım derken, çabalayan-bazen başaramayan-ama sürekli başarmak isteyen-stresli-mutsuz bir yaşam.

Halbuki kendileriyle uğraşmaya, psikolojiyi bizden önce düşünmeye başlayan toplumlar,

Yazının Devamı

Çocuklara Seçim Hakkı

7 Şubat 2018

Çocuklarımıza seçim hakkı tanımamız, onların gelecekte doğru seçimler yapabilmeleri için kendilerini geliştirmelerini sağlar. Fakat burada dikkat etmemiz gereken nokta, onların seçimlerine saygı duyabilmemiz. Müdahale etmeyeceğimiz seçimler yapmalarını sağlamamız gerekiyor ki; seçimlerine-kendilerine güvenebilsinler. Gelecekte de ‘kendi kararlarını alabilen’ bireylere dönüşebilsinler. Bunun için yapmamız gereken, yaşlarına uygun olarak özgürlük alanlarını kısıtlamamız... Böylelikle yapacakları hiçbir seçimden zarar görmeyeceklerine emin oluruz. Onlara sunacaklarımızdan hangisini seçerlerse seçsinler, bizim için sorun olmayacaktır.

Yemekte...
Mesela, bebekler ek gıdaya geçtiklerinden itibaren, onlara yemek seçenekleri sunabiliriz. O akşam yemeğinde kabak mı yiyecek yoksa brokoli mi kendisi karar verebilir. Mir Kaya az çeşit gıda tüketmesine rağmen, elimden geldiğince seçim yapabilmesini sağlıyorum. Mesela yoğurt, domates veya tarhana çorbasından hangisini içmek isterse, o öğlen onun istediği çorba hazırlanıyor. Sizde de durumlar aynı mı bilmem ama bizde yemek işine babanın pek karışmaması gerekiyor, o seçim sunacak olsa; ‘‘Cips mi, yoksa çikolata mı?’’ diye sorabilir

Yazının Devamı

Çocuklar İçin Oyuncak Seçimi

31 Ocak 2018

Bana genellikle Mir Kaya’ya nasıl oyuncaklar aldığım soruluyor. Ben de annelere, her konuda olduğu gibi çocuktan çocuğa oyuncak seçiminin de değişiklik gösterebileceğini çünkü her çocuğun tarzının-mizacının farklı olduğunu söylüyorum. Çocuklar onaylanmayı-desteklenmeyi istedikleri için kendi yeteneklerini ortaya koyabilecekleri oyuncakları daha çok tercih ediyorlar.

Mesela, Mir Kaya bebekliğinden beri çok hareketli ve sportif bir çocuk olduğu için onun en sevdiği oyuncaklar topları. Basket potası ve topuyla (iki yaşından itibaren gerçek basket topuyla) uzun süre vakit geçirebiliyor. Ya da futbol oynamayı çok seviyor. Ama sulu oyunlar en favorisi de diyebilirim. Banyoda bir şeyler yüzdürmek, ördeğin ağzından su fışkırtmak gibi.

Dinlenmek istediğinde en sevdiği kitapları. Sesli veya interaktif kitaplar çok ilgisini çekiyor. Daha küçükken aile fotoğraflarına bakıp, ‘bu kim’ oynuyorduk, bayılıyordu. Eskiden en çok küpleri kutuda yerlerine yerleştirmeyi severken, şu aralar en uzun vakit geçirdiğimiz oyunu ise hamurları. Arkadaşlarıyla oynarkense, en çok plastik hayvanlarıyla oyun kurmayı seviyorlar.

Yani oyuncak seçimi, çocuğunuzu gözlemleyerek neye ilgisi olduğuna

Yazının Devamı