İkinci Bahar oyunuyla uzun süre sonra sahnelere geri dönen Simge Selçuk, oyunun da konusu olan genç kuşak ve orta yaş kuşağının aşka yaklaşımlarını değerlendirerek şöyle diyor; “Bence her dönemde genç kuşak aşkı ya da ilişkileri hemen elde edip tüketmeye yönelik yaklaşıyor. Dış görünüşe paraya değer veriyor. Ben hayatım boyunca hep kalbim nerdeyse oraya gittim. Bana aşkı yaşatan da kendine özgü o kokusudur”
İkinci Bahar oyununuz hayırlı olsun. Nasıl bir oyun, sizi bu oyuna ikna eden şey ne oldu?
Teşekkür ederim. İkinci Bahar oyunu için teklif geldiğinde önce oyunu okudum, tabi ki. Uzun zamandır tiyatro yapmıyordum, çok özlemiştim. Kadroda Cihat Tamer, Bedia Ener Öztep ve Emre Törün'ün olması bile yeterdi "Tabi ki, hemen" demek için ama yine de biraz önyargıyla başladım okumaya. "Yine klasik, alışageldiğimiz vodvillerdendir" demiştim içimden. Hem oyunun yönetmeni ve oyunu uyarlayan, hem de oyunda Doktor Haluk karakterini oynayan Serkan Budak o kadar güzel günümüze ve ülkemize göre uyarlamış ki oyunu… Okumak bile o kadar tatlı geldi ki bana, bir an evvel sahnede, o oyunun içinde olmak istedim. Şu an oyunumuzun ismi gibi sanki ben de "İkinci Bahar"ımı yaşıyorum. Allah nazarlardan
Üç yıldan beri 49 ülke gezen ve yüzlerce şehirde sayısız kişiyle tanışan ve hikayelerini dinleyen Seymen Bozaslan bu hikayeleri bir kitapta toplayarak herkesin beğenesine sunmaya hazırlanıyor. Seyahat bloggerı olarak tanıdığımız Bozaslan hazırladığı kitabıyla ilgili şöyle diyor; "Yollarda yüz farklı hikayesi olan kişiyle tanıştım bunları sadece kendime saklamak haksızlık olacaktır. Hepsi ilham veren hikayeler, okuyanların da seveceğine eminim."
Seymen Bozaslan, kurumsal bir şirket çalışanıyken hobi olarak başladığı seyahat paylaşımlarıyla sürpriz bir şekilde gezgine dönüşen bir seyahat tutkunu. Onun hikayesi 2016 yılında Hollanda’da çektiği bir fotoğrafın National Geographic tarafından ajanda ve takvimlere alınmasıyla başladı. Ve gerisi geldi… Bir anda seyahat dünyasının kanaat önderi oldu dersem sanırım abartmış olmam. Birçok dergide seyahat yazıları yazdı ve yazmaya devam ediyor, Hürriyet Seyahat ve Sözcü gibi ulusal gazetelerde deneyimlerini okurlarla paylaşıyor.
Çektiği fotoğraflar gittiği rotalar, çıkardığı hikayeler ve anlatım dili o kadar seviliyor ki takipçileri her geçen gün artmaya devam ederken, okullardan ve resmi kurumlardan söyleşi teklifleri de ardı ardına geliyor.
Ceren Saltoğlu 1,5 yıl gibi bir sürede 130 kilodan, 58 kiloya düşerek kendini baştan yaratan ve yeniden doğanlardan biri. Kilo verme sürecini ve yaşadıklarını anlatan Saltoğlu şimdilerde kilo vermek isteyenlere Rebirth koçluğu yapmaya hazırlanıyor.
Kilo problemi olanların ilk tercihi ve son yılların en popüler uygulamalarından biri olan obezite cerrahisi her geçen gün başarı oranını yükseltmeye devam ediyor. Özellikle Türkiye’de yapılan bu operasyonların sayısı başarı oranlarıyla beraber yılda 17 bine kadar çıktı. 31 yaşındaki marka sorumlusu Ceren Saltoğlu da yaptığı diyetlerden sonuç alamayınca bu yöntemi deneyen ve tüp mide ameliyatıyla hedefine ulaşanlardan.
Ceren duygusal yeme bozukluğu sebebiyle uzun süreden beri kilolarıyla savaşan biri. Diyet yaparak 50 kilo verdikten sonra, daha fazlasını geri alınca son çare olarak mide küçültme ameliyatı olmaya karar veriyor. Ceren’in yeniden doğuş hikayesi de bu noktada başlıyor. 1,5 yılda üzerindeki ve hayatındaki 72 kilo gibi bir fazlalığı hayatından atmayı başarıyor. Ve deyim yerindeyse Ceren 130 kiloyla başladığı bu macerayı, 58 kiloyla başarıyla tamamlayarak yeniden doğuyor. Onun bu değişim ve dönüşüm sürecini izleyen, görenlerden
“Aşk Uykusu” albümüyle müzik dünyasına adım atan ve dikkatleri üzerine çeken Gizem Tuncer aslında bu dünyanın içine doğmuş biri. Diğer ünlü çocuklarının aksine o, babası Mahmut Tuncer’in şöhretinden faydalanmaktan kaçınan ve sadece yeteneğiyle ön planda olmak isteyen bir isim. Tuncer bu duruma şöyle açıklık getiriyor: “Babamla bir şey yapmanın çok tatlı duracağını düşünmüyorum. Benim buna ihtiyacım yok. Birçok konuda yetenekliyim. Bu konuda mütevazı olamam. Babamı basamak gibi kullanmam. Yılların sanatçısına bunu yapmak zaten çok ayıp bir şey. Bunu kendime yakıştırmıyorum. Babamı çok seviyorum, o benim bir parçam ama iş hayatında kendi ayaklarım üzerinde durmak istiyorum”.
Gizem Tuncer müzik dışında yakında oyunculuktaki iddiasını da ortaya koymaya hazırlanıyor. Okan Bayülgen’le aynı sahneyi paylaşacağı “Harem Kabare” müzikalinde seyirci karşısına çıkacak Tuncer, Okan Bayülgen’le çalışmanın kendisi için büyük bir şans olduğunu söyleyerek ona olan hayranlığını ise şöyle anlatıyor: “Onunla olmak, çalışmak bence büyük bir şans. Ben çocukken Okan Bayülgen’e âşıktım. Büyüyünce onunla evleneceğimi falan sanıyordum. Çocukluk işte… Biri karşısında asla çekinen ve utanan biri değilimdir
Börü filminde izlediğimiz Murat Arkın, 15 Temmuz gecesinde yaşananlara ilgili halkın tepkisi için çarpıcı bir tespitte bulunarak şöyle diyor; ","Millet olarak ilginç reflekslerimiz var. Uzun bir süre olaylara tepkisiz kalabiliyoruz. Bıçak kemiğe dayanınca gerekli adımları atıyoruz. Sonra tepkisizliğimize geri dönüyoruz".
15 Temmuz gecesi yaşanan darbe girişimini ve Polis Özel Harekat Taarruz Timi’nin kahramanlıklarını korkusuzca beyaz perdeye taşıyan Börü filminde Kemal karakteriyle izlediğimiz Murat Arkın oyunculuğuyla bir kez daha övgüyü hak ediyor. 15 Temmuz gecesini anlatan bir projede olmanın kendini çok gururlandığını anlatan Arkın o geceye dair daha çok anlatılacak hikaye olduğunu söyleyerek,"15 Temmuz belki sadece bir geceydi. Ancak o gün yaşananlar yılar süren bir birikimin getirdikleri. Bırakın iki saatlik bir sinema filmi ile anlatmayı, ciltler dolusu ansiklopedilere konu olacak içeriği mevcut" diyor.
15 Temmuz gecesi yaşananların halk tarafından ne kadar ciddiye alındığı yönündeki gözlemlerini de Arkın,"Millet olarak ilginç reflekslerimiz var. Uzun bir süre olaylara tepkisiz kalabiliyoruz. Bıçak kemiğe dayanınca gerekli adımları atıyoruz. Sonra tepkisizliğimize geri
Usta belgeselci Suha Arın’ın yönetmenliğini yaptığı ve Safranbolu’yu UNESCO Milli Kültür Listesine girmesine büyük katkı sağlayan ‘Safranbolu’da Zaman’ belgeseli, Arın’ın öğrencileri Kemal Sevimli, Nesli Çölgeçen ve Yalçın Yelece yönetmenliğinde ‘Zamanda Safranbolu’ adıyla yeniden yorumlandı.
Kemal Sevimli, Nesli Çölgeçen ve Yalçın Yelece’nin, hocaları Suha Arın’a saygı ve vefa niteliğinde yaptıkları ve ‘ustalık eserimiz’ dedikleri belgesel için üç yönetmenin de temennisi kendi öğrencilerinin de bunu devam ettirmesi. Üç usta isimin öğrencilerine çağrısı ise şöyle; “Bir dileğimiz var; biz de bu filmi Suha Hoca’nın yaptığı gibi öğrencilerimizle birlikte çektik. Bizim öğrencilerimiz de yıllar sonra kendi öğrencileriyle bir Safranbolu filmi yapsın.”
Safranbolu'da Zaman belgesinin yeniden çekilme hikayesi nedir?
Nesli Çölgeçen: Suha Arın hocamızın kardeşi Reha Arın yaklaşık 3 yıl kadar önce, “Safranbolu’da Zaman filminin 40’ıncı yıl dönümü geliyor o filmde çalışan asistanları olarak yeni bir film yapsanız ne iyi olur” diye bir fikir attı ortaya. Bu film bizim bireysel kariyerlerimizde de önemli bir kilometre taşıydı. Onun sayesinde sektörde daha iyi bir yer edinmiş, mesleğe daha sıkı
Oyunculuk serüveni üç yıl önce menajeriyle tanışması üzerine başlayan Kubilay Aka mesleğindeki istikrarlı yükselişine devam ediyor. Vatanım Sensin dizisiyle oyunculuğa adım atan Aka, Çukur dizisinde hayat verdiği Celasun karakteriyle de en dikkat çeken isimlerin başında geliyor. Bu hızlı yükselişin kendini zaman zaman korkuttuğunu söyleyen Aka, “Dün neredeydim, bugün neredeyim dediğim oluyor. Bu bazen korkutuyor çünkü her şey çok hızlı oldu. Bu durumu kontrol edebiliyor muyum diye dışarıdan kendime de bakıyorum ve bu değişimi minimum seviyede tutmaya çabalıyorum” diyor.
Bugünlerde ilk başrol heyecanını yaşadığı Aşk Bu mu? Filmiyle de izlediğimiz genç oyuncu aşka, hayata ve hayallerine dahil samimi açıklamalarda bulunuyor. Miray Daner’le ilişkilerini ve ona olan aşkını her fırsatta dile getiren Kubilay Aka, “Aşk doğru kişiyle yaşadığın sürece dünyanın en güzel şeyi. Mesela şuan ben aşkı doğru zamanda, doğru kişiyle yaşadığım için çok mutluyum. Her insanla yaşanamayacak, sadece doğru insanla yakalanabilecek bir heyecan” diyerek bu durumun kendini daha çok güçlendirdiğini söylüyor.
Aşk Bu mu? ikinci sinema filmin nasıl bir deneyim oldu senin için?
Arif V 216’da oynadıktan sonra bu film