İkinci Bahar oyunuyla uzun süre sonra sahnelere geri dönen Simge Selçuk, oyunun da konusu olan genç kuşak ve orta yaş kuşağının aşka yaklaşımlarını değerlendirerek şöyle diyor; “Bence her dönemde genç kuşak aşkı ya da ilişkileri hemen elde edip tüketmeye yönelik yaklaşıyor. Dış görünüşe paraya değer veriyor. Ben hayatım boyunca hep kalbim nerdeyse oraya gittim. Bana aşkı yaşatan da kendine özgü o kokusudur”
İkinci Bahar oyununuz hayırlı olsun. Nasıl bir oyun, sizi bu oyuna ikna eden şey ne oldu?
Teşekkür ederim. İkinci Bahar oyunu için teklif geldiğinde önce oyunu okudum, tabi ki. Uzun zamandır tiyatro yapmıyordum, çok özlemiştim. Kadroda Cihat Tamer, Bedia Ener Öztep ve Emre Törün'ün olması bile yeterdi "Tabi ki, hemen" demek için ama yine de biraz önyargıyla başladım okumaya. "Yine klasik, alışageldiğimiz vodvillerdendir" demiştim içimden. Hem oyunun yönetmeni ve oyunu uyarlayan, hem de oyunda Doktor Haluk karakterini oynayan Serkan Budak o kadar güzel günümüze ve ülkemize göre uyarlamış ki oyunu… Okumak bile o kadar tatlı geldi ki bana, bir an evvel sahnede, o oyunun içinde olmak istedim. Şu an oyunumuzun ismi gibi sanki ben de "İkinci Bahar"ımı yaşıyorum. Allah nazarlardan saklasın harika bir oyunla, Bedia abla ve Cihat abi gibi çok değerli oyuncularla beraber olduğum için çok şanslıyım.
İki kuşak var, idealleri, hayalleri çok çalışmak, çok çok para kazanmak üzerine kuran bir genç kuşak ve solmuş çiçeklerin kendine özgü kokuları olduğunu geç de olsa fark etmiş olan diğer kuşak. Oyundan yola çıkarsak, siz hangi kuşaksınız?
Evet, oyunda da hem genç kuşağın, hem de orta yaş üstü kuşağın aşka yaklaşımlarındaki çatışması, naif ve eğlenceli bir şekilde seyirciye ulaşıyor. Günümüzde demeyeceğim çünkü bence her dönemde genç kuşak aşkı ya da ilişkileri hemen elde edip tüketmeye yönelik yaklaşıyor. Asıl değer verilmesi gereken manevi özellikler görmezden gelinip, başka kavramlara değer veriliyor; dış görünüş, popülarite, para-pul gibi... Ya da zorlu hayat koşullarından dolayı yürekteki kıpırdanmayı bastıranlar da var. Bu o yaşın doğası galiba, yadırgamıyorum. Ben hayatım boyunca hep kalbim nerdeyse oraya gittim. Bana aşkı yaşatan da kendine özgü o kokusudur. Çiçeğin rengi, güzelliği, ne kadar bal yapacağı önemli değil. O güzel koku da; kafaca anlaşmak, güzel vakit geçirmek ve temiz bir kalp demek.
Yaşa inanlardan mı yoksa enerjiye inananlardan mısınız?
Doğada her şey enerji ve doğadaki zaman sadece bir döngü, yenilenme. Bence topu topu iki tane mutlak zaman var; biri doğduğun gün, biri öldüğün gün. Benim inancıma göre bunlar Allah'ın takdiri ve değiştirilemeyecek şeyler. Ortadaki alan da kişinin enerjisine kalmış.
“Yaşlanmak demek mizahı fark edemeyen bir yürek demek”
Sizin için zaman durmuş gibi görünüyor. 10 yıl öncesi ve sonrası fotoğraflarınızda eminim bir fark yoktur. Bu gençlik ve güzelliğin sırrı ne?
Aman efendim, teşekkür ederim iltifatınız için. Benim için yaşlanmak demek, solgun gözler, somurtan bir yüz ve hayatın binlerce güzelliğini ve mizahı fark edemeyen bir yürek demek. O yüzden ben yaşlanmayı hiç düşünmüyorum. Her durumda espri yapıp, o durumla eğlenebilmek ve her durumda sevebilmek... Bence hayat bu kadar. Nasıl dizileri, filmleri merak ederek izliyorsak, ben çoğu zaman "N'olucak acaba ileriki bölümlerde" diye merakla ve tutkuyla yaşayan biriyim. İlla ki film gibi extrem hayatlar yaşamamız gerekmiyor, her kişinin hayatı kendine özel bir macera.
Oyunlarınız yoğun ilgi görüyor. İzleyenlerin tiyatroya bu kadar ilgi göstermelerini ve giderek artan oyun çeşitliliği ve seyirci sayısı için ne düşünüyorsunuz? Sizce bu artışın sebebi ne?
Evet, diğer birçok tiyatro oyunu gibi bizim oyunumuz "İkinci Bahar"a seyircinin ilgisi ve beğenisi gerçekten çok yoğun. Bunu kendi işim olduğu için söylemiyorum. Salonu tıklım tıklım görmek ve o selamdaki alkışın büyük memnuniyetle çıktığını hissetmek ne kadar mutluluk verici anlatamam. Sanata ve emeğin kalitelisine ülkemizin değer vermesi, talep göstermesi bizleri çok şevklendiriyor. Sanıyorum organik gıdalar gibi sanata, kaliteli vakit geçirmeye olan açlığımızı doyurmak için artık taze, kanlı-canlı, hislerimizi ortak paylaşabileceğimiz yerleri daha çok tercih etmeye başladık, tiyatro gibi. Sanal her zaman sunîdir.
Sizi birçok farklı dizide izledik. Yakında yeni bir dizi olacak mı?
Hayır, bu ara maalesef olamayacak. Çünkü İkinci Bahar oyunu takvimi oldukça yoğun. Adeta leylek gibiyiz. Türkiye'nin her bölgesine uçuyoruz, her kesime tiyatromuzu götürmeye gayret ediyoruz. Oyun sonrası her bölgenin seyircisiyle tanışıp, sohbet ediyoruz. Ancak yeni yayın döneminde televizyon izleyicisiyle buluşmayı ben de çok isterim.
Peki ya sinema? Sinemaya karşı bir mesafeniz ya da siteminiz var mı? Neden sizi ekranda olduğu gibi sinemada sık göremedik?
Hiçbir sitemim ya da mesafem yok. Denk gelmedi diyelim, kısmet.
“Ekmeğimi hep oyunculuktan kazandım”
Hayalinizdeki rolü oynayabildiniz mi? Aklınızda kalan bir karakter var mı?
Hep söylerim; naif bir yapım olduğu için sert karakterler için düşünülmüyorum pek. Oysa çok fena ters köşe bir rolde de olabilirim.
Oyunculuk yapmadan hayatınızı idame ettirme lüksünüz var mı? Başka bir mesleğe karşı ilginiz var mı?
Hayatım boyunca çok küçük yaşlardan beri ekmeğimi oyunculuk, sunuculuk ve dublajdan kazandım. Çok şükür mutluyum. Birçok meslek yaptım tabii ama hepsi rol icabı.
Son dönemde kendinizde keşfettiğiniz, edindiğiniz yeni alışkanlıklar var mı?
Daha sağlıklı beslenmeye başladım. Bu anlamda herkes daha çok bilinçlendi zaten. Kendi öz değerimin daha çok farkına vardım. Daha önceden iyi bir insan olmayı etrafa, doğaya, insanlara, hayvanlara faydalı ya da en azından zararsız olmak demek diye düşünürken, bazen kendimi hor görmüş olduğumu fark ettim. Önce kendini şımartmanın ve sevmenin bize dikte edildiği gibi "bencillik" anlamına gelmediğini öğrendim.