İslam dünyasının son yüzyılda bilim ve teknoloji alanında dişe dokunur (hatta dokunmaz) bir keşfi yok ama maşallah din alanında her gün yeni bir keşfe! imza atıyor. Bir hoca kalkıyor, cehennem ateşinden koruyan kefen üretiyor, diğeri eve hırsız girmesini önleyen dua keşfediyor.
Kuran’dan hareketle! son keşiflerden biri, bir kadının yanında mahremi olmadan 90 kilometreden fazla araba kullanamayacağı... Tam bu “keşif!” tartışılırken bir başka hoca saç ektirmenin günah olduğunu söylemesin mi? Dediğine göre, Hz. Muhammed döneminde saçı dökülen bir kadın için kendisine başvurulmuş. Hz. Muhammed, asla olmaz demiş. Demek ki biz yanlış biliyormuşuz, demek ki saç ektirme teknolojisi yeni değil, 1300 yıllıkmış! Kafasına bir sarık sarıp iki karış sakal uzatan kişi hoca, âlim, şeyh gibi sıfatlar takınıp ekrana fırlıyor, kafasına estiği gibi fetvalar veriyor. İşin acıklı yanı birçok kişi de bu saçmalara inanıyor, dinin gereği gibi günlük hayatta uygulamaya kalkışıyor.
İlginçtir Diyanet İşleri Başkanlığı bu hoca kılıklı kişilere ilişkin hemen hiç yorumda
İstanbul Büyükşehir Belediyesi, israf saydığı yüzlerce aracı Yenikapı’da sergiledi. Peşinden yaklaşık 1200 hizmet aracını geri verdi. Mesele kapandı. Oysa bu araçların kimlerden hangi koşullarda kiralandığı ve kimlere tahsis edildiği de açıklanmalıydı.
Dahası... İsraf konusu 1200 aracın geri verilmesiyle bitecek gibi değil. Çok daha derin.
Örneğin, CHP’li eski meclis üyesi Hüseyin Sağ diyor ki:
- İstanbul’da Büyükşehir ve İlçe belediyelerinde başkan yardımcıları ve müdürlerin şoförlü lüks makam araçları vardır.
Suudi Arabistan uzun süredir Yemen’de Husiler üzerine bomba yağdırıyor, çoluk çocuk katlediyor, kimse oralı olmuyordu. Husiler kısaca SİHA adı verilen silahlı insansız hava araçlarıyla Suudi Arabistan’daki petrol tesislerini vurunca dünya uyandı. Uyandı ne kelime, ayağa kalktı. Çünkü bu defa petrol vurulmuştu!
Bu arada başka şeyler de vuruldu. Mesela Patriotlar ağır yara aldı! Suudi Arabistan’da 6 Patriot bataryası vardı. Patriot radarları SİHA’ları göremedi. Karizmaları fena halde çizildi. Bizim S-400’ler görebilir miydi? Bilemeyiz. Görünen o ki savaş teknolojisi hızla değişiyor ve milyarlarca dolara alınan silahlar etkinliğini hızla yitiriyor. Aklımızda olsun!
Dünyanın en iyi korunan liderlerinden biri malum; İsrail Başbakanı Netanyahu... Netanyahu’nun koruma ekibinde son zamanlarda acayip silah taşıyan biri göze çarpıyormuş. Gazeteciler sorup araştırmış: Meğer SİHA’lara karşı füze atan bir silahmış bu.. Yakın koruma ekibi artık bu silahı da taşıyormuş... Aklınızda olsun!
SİSTEMYeni partiler kuruluyor. Yeni lider adayları ortaya
Ekrem İmamoğlu, Galatasaray Başkanı Mustafa Cengiz’den Vodafone Stadı’nda loca istemiş. Hayatlarında stada hiç gitmemiş 10 çocuğu maça götürmüş, onlarla birlikte locadan maç izlemiş. Güzel bir jest ve iyi bir PR çalışması.
Ancak Büyükşehir Başkanı’ndan daha fazlası beklenir. Örneğin, Sayın İmamoğlu büyük kulüp başkanlarıyla masaya oturur. Geliri sınırlı ailelerin çocuklarına spor imkânları sağlayacak anlaşmalar yapabilir. Nasıl mı? Devlet büyük kulüplere başta arazi olmak üzere büyük imkânlar sağlıyor. Bu kulüplerin spor tesislerinden ise sadece kendi sporcularıyla, ücret karşılığında varlıklı ailelerin çocukları yararlanabiliyor. Çoğu boş duruyor. Başkan İmamoğlu kulüp başkanlarıyla dar gelirli aile çocuklarının da bu tesislerden yararlanması için destek isteyebilir. Kulüp tesisleri bir biçimde imkânları sınırlı aile çocuklarına da açılabilir.
Büyükşehir başkanına böyle büyük işler yakışır.
Ağaç güzel ama!
Ağa&cce
İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu seçim öncesi doğru bir tespitte bulundu. İstanbul’un en önemli sorununun yaklaşan deprem olduğunu söyledi. Ve geçen hafta Büyükşehir’de depremle ilgili dairenin başına şehir plancısı Dr. Tayfun Kahraman’ı getirdi. Belediye Meclisi’nin son toplantısında Tayfun Kahraman’ın kişiliği uzun uzun eleştirildi. Gezi eylemlerine katılmış, vs. Ancak deprem önlemleri ele alınmadı. Söz bir türlü oraya gelmedi.
Geçenlerde Kartal’da bir bina yıkıldı. Cümle ekipler seferber olduğu halde binanın enkazına 4 günde ulaşıldı. Bir depremde binlerce binanın yıkılacağı biliniyor. Depremlerde ilk anda can verenlerden çok, enkaz altında uzun süre kalanların öldüğü de gerçek. Depremde kurtarma ekipleri önce kendi ailelerini kurtarmaya çalışır. Enkaza ulaşma işiyle dışarıdan gelen ekipler uğraşır. Bu iş için genelde askeri birlikler kullanılır. Peki, askeri birliklerin yapacağı çalışmalar planlandı mı? Bu konuda eğitim veriliyor mu? Kentin tahliye yolları haritası yapıldı mı? Doğal gaz ve elektrikler
Artık her şeyin bir “günü” var. Böylece çeşitli konular hakkında farkındalık yaratılıyor. 10 Eylül de “İntihar Günü” idi. Çeşitli platformlarda “intiharların nedenleri” tartışıldı. BBC internet sitesinde şu yazı gözümüze çarptı:
- Bir insanı intihardan vazgeçirmek için ne yaparsınız?
Aklımıza Montesquieu’nün İran Mektupları’nda anlattığı öykü geldi.
Doğu memleketlerinden birinde kendini yakmak isteyen bir kadın valinin huzuruna çıkarak izin ister...
İslamiyet’te intihar kabul edilmediği için vali bu talebi reddeder...
Bunun üzerine kadın “Şu hale bakın, insan kendini bile yakamıyor. Annem, kız kardeşlerim, teyzem kendini yakmadı mı? Ben neden yakamıyorum?” diye isyan eder. Kadın bunları söylerken orada bulunan bir Budist rahip, valiye kadının kendini kurban etmesine izin vermesini tavsiye etmiş. Demiş ki:
- Bu, Tanrı Brahma’nın gözünde iyi bir eylem olur. Zira kadın öteki dünyada kocasına kavuşacak, onunla ikinci bir evliliğe başlayacaktır...
Kadın bunları duyunca adeta çıld
Çanakkale Kirazlı tepelerinde üretilecek altın için 11 bin ton siyanür kullanılacağını, Çanakkale halkının içtiği suyun Atikhisar Barajı’ndan geldiğini, bu barajın Kirazlı tepelerinden beslendiğini Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan’ın ağzından yazdık.
- Kirazlı tepesine bir bardak su dökseniz, Çanakkale’de musluktan içersiniz, diyor Ülgür Bey. Sözünde abartma var mı? Devletin sorumlu kurumları durumu incelemeli; ya Çanakkale içme suyunun Kirazlı’dan geldiğini yalanlamalı ya da halkın ölümcül bir tehlikeyle baş başa bırakıldığını açıkça ilan etmeli. Geçiyoruz işin parasal yanına...
Kanadalı Alamos şirketinin yetkilisi Başkan Ülgür Gökhan’a demiş ki:
- 6 yılda 800 milyon dolarlık altın üreteceğiz. Bunun yüzde 10’unu yani 80 milyon doları Türk devletine vereceğiz.
Okurumuz Muvaffak Gözaydın diyor ki:
“Benim bu açıklamadan anladığım şu... Biz onlara 800 milyon dolarlık altını 80 milyon dolara veriyoruz. Ek olarak çevre katliamına göz
Çanakkale’de Kaz Dağları’nın uzantısı olan Kirazlı tepelerinde altın arayan Kanada şirketi Alamos’un yetkilileri Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan’ı ziyaret ediyorlar. Sohbet sırasında altın üretiminde kullanılan siyanürün toprağı ve suyu zehirlememesi için çok sıkı tedbir alacaklarını söylüyorlar.
Başkan Ülgür Gökhan onlara soruyor:
- Küçük de olsa suya zehir karışması olasılığı yok mu?
- Küçük bir risk olabilir, diyorlar...