<#comment>#comment>İçişleri Bakanı Rüştü Kazım Yücelen, beraberinde Emniyet yetkilileri ve minik bir gazeteci ordusuyla Maliye Bakanı Sümer Oral’ı ziyaret ediyor. Görüşme sonrasında "kameralar karşısında" ziyaretinin sebebini açıklıyor:
- Sayın Bakan’dan polislerimizin maaşlarına zam istedim.
Sanki Maliye Bakanı istediği anda polis maaşına zam yapabilirmiş.. Sanki Yücelen kendi partisinden bir bakana bu konuyu başka yerde ve biçimde söylemezmiş gibi. Şov zenaatı da görüldüğü gibi irtifa kaybediyor.
***
Cumhuriyet yazarı Münir Göker, bir rapor almak için Kısıklı Karakolu’na gitmiş... "Dayak yiyip öyle çıkmış" diyeceğimizi sananlar aldanıyor. Hayır... Münir Göker işi bitince Karakol Amiri Faruk Sayın’la sohbet etmiş.
Faruk Sayın bir süre önce mastır yapmak için Paris’e gittiğini anlatmış. Göker’e kitaplarını göstermiş: Baudelaire’in Le Fleurs Du Mal’ı , Balzac’ın Le Pere Goriot’su gibi yaklaşık 10 Fransızca kitap...
- Efendim şu an TRT Spor programını seyrediyorum, yalnız masanın altında bir aslan kuyruğu gözüküyor... Karşısındaki ses kükremiş:- Sensin hayvan... bize hayvan diyemezsin, ben sana hayvan diyorum... ***Bunun münferit bir olay olduğunu varsayalım... Digitürkteki Ercan kardeşimize gelelim... Tac atışlarını bile gol heyecanıyla sunmak güzel... Gol olunca... Gol, gol, gol, gol, gol..... Serhat attı, Serhat attı, Serhat attı, Serhat attı gibi krizlere ve komalara girip yırtınmak da neyse... Fakat kardeşim merak edilen başka şeyler de var. Mesela sahada Kelemen diye Buaizizi diye futbolcular vardı. Kim bunlar? Nereli? Serhat kaç yaşında? Ali Güneş nereden gelmiş? Eurosport maçları naklederken merkezden spikerlerin önüne sürekli bilgi geçiliyor. Spikerler bilgileri çoğaltarak maçı zenginleştiriyor. Seyirciyi bilinçlendiriyor. Bizde ise marifet, fanatik taraftar taklitleri yaparak yırtınmak... Yazık günah. Okurumuz Kenan Tutak, TRT sunucusu Levent Özçelikin programlarda Galatasarayı tuttuğu izlenimine kapılıyormuş. Geçenlerde bir spor programını izlerken canı sıkılmış... Bu duygularını TRTye iletmek amacıyla telefonu çevirmiş. Spor bölümünü istemiş. Karşıdan gelen sert "alo"
<#comment>#comment>Okurumuz Kenan Tutak, TRT sunucusu Levent Özçelik’in programlarda Galatasaray’ı tuttuğu izlenimine kapılıyormuş. Geçenlerde bir spor programını izlerken canı sıkılmış... Bu duygularını TRT’ye iletmek amacıyla telefonu çevirmiş. Spor bölümünü istemiş. Karşıdan gelen sert "alo" sesiyle önce sarsılıp sonra şikayetini iletmiş:
- Efendim şu an TRT Spor programını seyrediyorum, yalnız masanın altında bir aslan kuyruğu gözüküyor... Karşısındaki ses kükremiş:
- Sensin hayvan... bize hayvan diyemezsin, ben sana hayvan diyorum...
***
Bunun münferit bir olay olduğunu varsayalım... Digitürk’teki Ercan kardeşimize gelelim... Tac atışlarını bile gol heyecanıyla sunmak güzel... Gol olunca... Gol, gol, gol, gol, gol..... Serhat attı, Serhat attı, Serhat attı, Serhat attı gibi krizlere ve komalara girip yırtınmak da neyse... Fakat kardeşim merak edilen başka şeyler de var. Mesela sahada Kelemen diye Buaizizi diye futbolcular vardı. Kim bunlar? Nereli? Serhat kaç yaşında? Ali Güneş nereden gelmiş?
Eurosport maçları naklederken merkezden spikerlerin önüne sürekli bilgi geçiliyor. Spikerler bilgileri çoğaltarak maçı zenginleştiriyor. Seyirciyi
- Önce burası Türkiye olduğu için TL kullanma hususunda gayretli olalım. Sonra bir bankada hesap açtırıp bankamatik kartı alalım. Bankamatikle çok az bir ücretle havale yapılabilir. Masadaki telefondan veya bilgisayardan da yararlanabilir vatandaşımız havale için. Üstelik bedava... Şubeye giderseniz 150 markın da 150.000 markın da operasyon maliyeti aynıdır. Eskişehir'den Bursa'ya 150 Alman markı gönderen okurumuzun 10.5 milyon lira havale ücreti ödediğini yazmıştık. Bir İş Bankası çalışanı olan Besim Bektaş yol gösteriyor: Devlet yoksul çocuklara bedava süt verecekmiş. Süt ihalesini kim aldı acaba?.. Harca harca bitmez - Ben de araziye çıkıyorum ve harcırahım günlük 5.000.000 TL'dir. Bunun üçte birini misafirhaneye ödüyoruz. Kalan 3.5 milyon lira ile üç öğün yemek yiyoruz. Denetim elemanları ayrıcalıklı olduklarını bilsinler! Denetim elemanlarının 15 milyon liradan az harcırah aldıklarını, ancak hükümetin görünüşte tasarruf gerçekte ise yolsuzlukların ortaya çıkmasını önlemek için (dileyenler gerçek amacın tasarruf olduğuna inanmakta serbesttir) denetim elemanlarına görev vermediğini yazmıştık. Mühendis okurumuz yazdığı notta diyor ki: İtiraf sitesinden İnternetteki
<#comment>#comment>Eskişehir'den Bursa'ya 150 Alman markı gönderen okurumuzun 10.5 milyon lira havale ücreti ödediğini yazmıştık. Bir İş Bankası çalışanı olan Besim Bektaş yol gösteriyor:
- Önce burası Türkiye olduğu için TL kullanma hususunda gayretli olalım. Sonra bir bankada hesap açtırıp bankamatik kartı alalım. Bankamatikle çok az bir ücretle havale yapılabilir. Masadaki telefondan veya bilgisayardan da yararlanabilir vatandaşımız havale için. Üstelik bedava...
Şubeye giderseniz 150 markın da 150.000 markın da operasyon maliyeti aynıdır.
Devlet yoksul çocuklara bedava süt verecekmiş. Süt ihalesini kim aldı acaba?..
İşte bugün bu çerçevede, savcının 19 Kasım 2001 tarihinde okuduğu mütalaaya bağlı olarak karara varılacak.. Savcı ne mi istiyor? Tüm sanıkların idamını...Davanın açılmasından 19 yıl sonra sivil yargı askeri yönetimin verdiği cezaları az bularak fazlasını istiyor...Bu sanıkların suçları mı... İç ve dış sömürüye karşı çıkmak, tam bağımsız ve demokratik Türkiye istemek vs. gibi halkı bugünkü mutluluğundan alıkoymaya yönelik suçlar... Ağır yani... Geciken adalet adalet değildir, sözünü bir kez daha anımsatarak... 12 Eylül döneminde açılan bir davanın, tam 19 yıl 26 gün sonra bugün karara bağlanacağını bildirelim... 18 Ekim 1982 tarihinde Ankara 1 No'lu Sıkıyönetim Mahkemesi tarafından 574 sanık için açılan Dev Yol davası aslında Temmuz 1989'da sona ermişti. Beş yıl sonra 24 Aralık 1996'da Yargıtay 11. Dairesi, 22 sanık hakkında verilen cezayı az bularak bu sanıklara idam cezası verilmesi doğrultusunda davanın bozulmasına karar verdi. Ve Nisan 1997'de Ankara, 6. Ağır Ceza Mahkemesinde dava yeniden görülmeye başlandı. Önemli olan bir kere daha yere serilmiş olmanız değildir. Bir daha kalkıp kalkmayacağınızdır... Kehanetin böylesi... - Eşek sütünü yardım diye yolluyorlar. Bunu içen eşek
<#comment>#comment>Geciken adalet adalet değildir, sözünü bir kez daha anımsatarak... 12 Eylül döneminde açılan bir davanın, tam 19 yıl 26 gün sonra bugün karara bağlanacağını bildirelim... 18 Ekim 1982 tarihinde Ankara 1 No'lu Sıkıyönetim Mahkemesi tarafından 574 sanık için açılan Dev Yol davası aslında Temmuz 1989'da sona ermişti. Beş yıl sonra 24 Aralık 1996'da Yargıtay 11. Dairesi, 22 sanık hakkında verilen cezayı az bularak bu sanıklara idam cezası verilmesi doğrultusunda davanın bozulmasına karar verdi. Ve Nisan 1997'de Ankara, 6. Ağır Ceza Mahkemesinde dava yeniden görülmeye başlandı.
İşte bugün bu çerçevede, savcının 19 Kasım 2001 tarihinde okuduğu mütalaaya bağlı olarak karara varılacak.. Savcı ne mi istiyor? Tüm sanıkların idamını...
Davanın açılmasından 19 yıl sonra sivil yargı askeri yönetimin verdiği cezaları az bularak fazlasını istiyor...
Bu sanıkların suçları mı... İç ve dış sömürüye karşı çıkmak, tam bağımsız ve demokratik Türkiye istemek vs. gibi halkı bugünkü mutluluğundan alıkoymaya yönelik suçlar... Ağır yani...
Önemli olan bir kere daha yere serilmiş olmanız değildir. Bir daha kalkıp kalkmayacağınızdır...
Kemal Beyin demokrat olmadığı, keyfi ve baskıcı bir yönetim uyguladığı yolunda yoğun bir propaganda vardı. Gizli oy, açık tasnif yöntemiyle yapılan seçimin sonucu bu yöndeki tartışmalara da açıklık getirdi.Öğretim Üyeleri Derneği seçimden önce Cumhurbaşkanına çıkarak Prof. Kemal Alemdaroğlunun bir dönem daha seçilmemesini istemiş, Prof. Mesut Parlak lehine kulis yapmıştı. Dernek üyelerinin dün yine Ankaraya taşındığı ve 886 oyla ikinci gelen Prof. Mesut Parlakı rektör seçmesi için Cumhurbaşkanı Sezer nezdinde kulis çalışmasına başladığı haberleri kulağımıza ulaştı.Alemdaroğlunu demokrat olmamakla suçlayanların, seçimde yarıdan çok oy almış adayın değil de ikincinin seçilmesi için kulis yürütmesi demokrasiye ne ölçüde sığar... İlgi ve takdirinize sunalım. İstanbul Üniversitesi Rektörlük seçimine katılım rekor düzeyde oldu... Öğretim üyelerinin yüzde 96sının oy kullandığı seçimde Prof. Kemal Alemdaroğlu oyların yarıdan çoğunu aldı. Geçen seçimi 630 oyla kazanan Alemdaroğlu, bu seçimi 1268 oyla kazandı. Bu da bir rekordu. Devlet yoksul çocuklara bedava süt verecekmiş. Devletin parasını hırsızlara emdirmeseler bedava süte gerek kalmazdı!.. Haldun Ertem Katılımcı eleman..! "Tartışma