İçişleri Bakanı Rüştü Kazım Yücelen, beraberinde Emniyet yetkilileri ve minik bir gazeteci ordusuyla Maliye Bakanı Sümer Oral’ı ziyaret ediyor. Görüşme sonrasında "kameralar karşısında" ziyaretinin sebebini açıklıyor:
- Sayın Bakan’dan polislerimizin maaşlarına zam istedim.
Sanki Maliye Bakanı istediği anda polis maaşına zam yapabilirmiş.. Sanki Yücelen kendi partisinden bir bakana bu konuyu başka yerde ve biçimde söylemezmiş gibi. Şov zenaatı da görüldüğü gibi irtifa kaybediyor.
***
Cumhuriyet yazarı Münir Göker, bir rapor almak için Kısıklı Karakolu’na gitmiş... "Dayak yiyip öyle çıkmış" diyeceğimizi sananlar aldanıyor. Hayır... Münir Göker işi bitince Karakol Amiri Faruk Sayın’la sohbet etmiş.
Faruk Sayın bir süre önce mastır yapmak için Paris’e gittiğini anlatmış. Göker’e kitaplarını göstermiş: Baudelaire’in Le Fleurs Du Mal’ı , Balzac’ın Le Pere Goriot’su gibi yaklaşık 10 Fransızca kitap...
İçişleri Teşkilatı’nın üst düzeyi ile alt düzeyinden bu iki örnek... Aslında biraz sorunların nereden kaynaklandığını da gösteriyor... ( mu dersiniz?)
Dostlar zindanda işe yarar, sofra başında tekmil düşmanlar dost görünür
Şeyh Sadi
Ferhan Şensoy "Kalemimin Sapını Gülle Donattım" kitabında "kalemin, kitabın" tadına ilk nasıl vardığını anlatıyor...
Galatasaray lisesinde ilk yıl... Derse Tahir Alangu giriyor:
- Mollalar, o önünüzdeki, üstünde "Edebiyat" yazan kitap okunmayacak! Ananıza babanıza söyleyin, size birer Sait Faik külliyatı alsın.
Bir hafta sonra... Sıraların üzerinde Sait Faik kitapları.
- Açın "Semaver" hikayesini! Sen oku!
(...) Bir ay içinde herkes Sait Faik’i hatmetmiş durumda. Alangu bize hiç duymadığımız yeni yazarlar tanıtıyor, kitaplarını getiriyor, öykülerini okutuyor, her gün yeni bir pencere açıyor bize Tahir Baba...
Kimi gün bir Çehov öyküsü, kimi gün Homeros... Henüz dilimize çevrilmemiş olan Heinrich Böll, Dürrenmatt gibi yazarları, evinden getirdiği Almanca özgün baskılarını açıp, gözlüğünü alnına kaldırarak, anında çeviri yöntemiyle kendisi okuyor bize. Sınıfta herkes öykü yazmaya başlıyor. Birden fazla duvar gazetesi çıkarılıyor.
(...) Birinin ukala velisi, müfredat programını uygulamıyor diye şikayet etmiş hocamızı. Ankara’dan müfettiş geliyor. Sınıfa sokmuyor müfettişi Alangu:
- Arkadaşlarla edebiyat görüşüyoruz. Edebiyatın teftişi olmaz, çok ayıptır! diyerek onu yolcu ediyor...
Tarih görmedi; ülkesini batıran şair,
Tarih görmedi; ülkesinin battığını fark etmeyen şair.
H. Tutar
İnsanların bayram tebriki atmak için postaneye en çok uğrayacağı gün hangisi.. Arife değil mi? Arife günü Ankara Kızılay’daki Merkez Postane’ye gidenler kapalı kapılar ve kocaman bir afişle karşılaştılar:
"Bayram dolaysıyla Çarşamba’ya kadar kapalıyız"
Ankara’nın en büyük postanesi bayram dolayısıyla arife gününden itibaren kapanıyorsa.. Varın siz hesap edin Ankara’da diğer işlerin ciddiyetini...