<#comment>#comment>ABD Başkanı Dablyu Bush, Başkanlık görevinin henüz başında olmasına rağmen şimdiden zengin bir laf ve gaf koleksiyonuna sahip... Örnekler:
(..) Washington DC’de giriştiğimiz en ilginç teşebbüslerden biri de, bu "vampiröcihazı... Vampir, eee, cep telefonuyla ilgili bir şey.. Tapasından duvara takıyor, cep telefonunuzu şarj ediyorsunuz... (Denver - 14 Ağustos)
(..) Neye inandığımı biliyorum. Neye inanıyorsam açıkça beyan etmeye devam edeceğim. Neye inanıyorsam... İnanıyorum ki, neye inanıyorsam doğrudur...(22 Temmuz, Roma)
(..) Doğalgaz, bu yarıküreye ait bir şeydir. Doğal olarak, "Bu yarıküreye ait" demek hoşuma gidiyor. Çünkü doğalgaz, bizim komşularımızda bulabileceğimiz bir ürün..
(..) Kitaplarla ilgili en muhteşem şeylerden biri de, içlerinde bazen bazı fantastik resimlerin olması...
(..) Evet, Bu ülkenin 4 Temmuz Bayramı’nı kutladığımız şu sırada Başkan olmak tasavvur edilemez bir onur. Bu demek oluyor ki, bu ülke son derece önemli ve devrolunamaz haklara sahip.(Washington)
- Bugün Marmaris zaten imar planına aykırı yüzlerce kaçak yapıyla dolu... Örneğin otellerin yüzde 50si imar planlarına aykırı yapıldı ve bugünkü belediye yönetimi buna göz yumdu. Şimdi ilçemizi turizm alanı kapsamından çıkararak Turizm Bakanlığı denetiminden kurtarmayı, böylece hem bu kaçak yapılara yasallık kazandırmayı hem de yeni yapılaşmalardan kazanç sağlamayı planlıyorlar. İşin bir diğer acı yönü de bu aklı Turizm Bakanlığı yetkililerinin vermiş olması. "Siz" demişler, "önce turizm kapsamından çıkın, kaçak yapılara yasallık kazandırın, sonra gerekirse yeniden bu kapsama girersiniz". Aynı şey daha önce Kuşadasında yapıldı, sonuç ortada. Şimdi tek umut Bakanlar Kurulunda... Marmaris Belediyesinin kararını Bakanlar Kurulu onaylarsa bizim de geleceğimiz Kuşadası gibi olacaktır...Doğayı ve ülkesini seven herkes Marmaris Belediyesinin rant uğruna teşebbüs ettiği cinayete engel olmalıdır... Cennet Marmaris yolcu aksi takdirde... Haber gazetelere tek sütun girdi, girmedi... Marmaris Belediye Meclisi üyeleri 4.5 dakika süren bir görüşme (!) sonucunda aldıkları bir kararla Marmarisi "turizm alanı" kapsamından çıkardılar. Karara karşı çıkan iki CHPli Belediye Meclisi üyesinden Etem
<#comment>#comment>Haber gazetelere tek sütun girdi, girmedi... Marmaris Belediye Meclisi üyeleri 4.5 dakika süren bir görüşme (!) sonucunda aldıkları bir kararla Marmaris’i "turizm alanı" kapsamından çıkardılar. Karara karşı çıkan iki CHP’li Belediye Meclisi üyesinden Etem Sayar diyor ki:
- Bugün Marmaris zaten imar planına aykırı yüzlerce kaçak yapıyla dolu... Örneğin otellerin yüzde 50’si imar planlarına aykırı yapıldı ve bugünkü belediye yönetimi buna göz yumdu. Şimdi ilçemizi turizm alanı kapsamından çıkararak Turizm Bakanlığı denetiminden kurtarmayı, böylece hem bu kaçak yapılara yasallık kazandırmayı hem de yeni yapılaşmalardan kazanç sağlamayı planlıyorlar. İşin bir diğer acı yönü de bu aklı Turizm Bakanlığı yetkililerinin vermiş olması. "Siz" demişler, "önce turizm kapsamından çıkın, kaçak yapılara yasallık kazandırın, sonra gerekirse yeniden bu kapsama girersiniz". Aynı şey daha önce Kuşadası’nda yapıldı, sonuç ortada. Şimdi tek umut Bakanlar Kurulu’nda... Marmaris Belediyesi’nin kararını Bakanlar Kurulu onaylarsa bizim de geleceğimiz Kuşadası gibi olacaktır...
Doğayı ve ülkesini seven herkes Marmaris Belediyesi’nin rant uğruna teşebbüs ettiği cinayete engel
Yemeği düzenleyen Trabzon İHD Başkanı Sinan Kutaya soruyoruz.- Ülkemizde, İHD ile polisin ilişkileri genelde pek iyi değildir. Anlaşılan o ki, Trabzonda durum evet farklıydı. - Emniyet Müdürümüz Sayın İsmail Güzeldemirci Trabzonda görev yaptığı 16 aylık süre içinde demokrasi ve insan haklarına saygılı tavırlarıyla tüm halkın büyük takdirini kazandı. Ve bu süre içinde, bazı maçlar hariç, Trabzon halkı polisin cop kullandığına hemen hemen hiç tanık olmadı. 1 Mayıs İşçi Bayramını biz özgürce kutladık. Bazı polislerin mitinge katılanlara sert hareket ettiğini görünce önlerini kesip "Ne yapıyorsunuz, bu insanlar demokratik haklarını kullanıyorlar" diyerek engel oldu. İstediğimiz her an, cep telefonundan kendisine kolayca ulaşıp şikâyetlerimizi iletebildik.-Emniyet Müdürünüz sizce neden görevden alındı? - Trabzonda yüksek rantlı bir fuhuş sektörü var. Müdürümüz, buna karşı büyük bir savaş veriyordu... Sanırım başını güçlü fuhuş sektörü yedi... Sayın Emniyet Müdürünü kutlarken Türkiyeyi hangi güçlerin yönettiği konusunu da dikkatlere sunuyoruz. Trabzonda geçen hafta inanması zor bir olay yaşandı. İçişleri Bakanlığı tarafından merkeze çekilen Emniyet Müdürü İsmail Güzeldemirci,
<#comment>#comment>Trabzon’da geçen hafta inanması zor bir olay yaşandı. İçişleri Bakanlığı tarafından merkeze çekilen Emniyet Müdürü İsmail Güzeldemirci, Trabzon İnsan Hakları Derneği Şubesi’nin verdiği yemekle uğurlandı.
Yemeği düzenleyen Trabzon İHD Başkanı Sinan Kutay’a soruyoruz.
- Ülkemizde, İHD ile polisin ilişkileri genelde pek iyi değildir. Anlaşılan o ki, Trabzon’da durum evet farklıydı.
- Emniyet Müdürümüz Sayın İsmail Güzeldemirci Trabzon’da görev yaptığı 16 aylık süre içinde demokrasi ve insan haklarına saygılı tavırlarıyla tüm halkın büyük takdirini kazandı. Ve bu süre içinde, bazı maçlar hariç, Trabzon halkı polisin cop kullandığına hemen hemen hiç tanık olmadı. 1 Mayıs İşçi Bayramı’nı biz özgürce kutladık. Bazı polislerin mitinge katılanlara sert hareket ettiğini görünce önlerini kesip "Ne yapıyorsunuz, bu insanlar demokratik haklarını kullanıyorlar" diyerek engel oldu. İstediğimiz her an, cep telefonundan kendisine kolayca ulaşıp şikâyetlerimizi iletebildik.
-Emniyet Müdürünüz sizce neden görevden alındı?
- Trabzon’da yüksek rantlı bir fuhuş sektörü var. Müdürümüz, buna karşı büyük bir savaş veriyordu... Sanırım başını güçlü fuhuş sektörü
(...) Genç Yahudinin yaptığı bu işten gerçekten zevk alıp almadığını düşünüyorum. Sonunda gerçekte bundan hoşlanmadığına karar veriyorum. Sadece genelevdeki bir adam gibi.. Veya hayatında ilk kez sigara içen bir çocuk gibi... Bir Alman ya da Avusturya Yahudisini, Nazilerin arkasından takındığı tavır nedeniyle suçlamak saçma olur. Tanrı bilir ki, bu adam belki de tüm ailesini kurban verdi. Hitlerin zulmüyle karşılaştırıldığında bir mahkûma atılan hiddetli bir tekme nedir ki? Yine de Güney Almanyada gördüğüm bu sahne ve diğer benzerlerinden sonra tüm "intikam" fikirlerinin çocukça bir hayal olduğunu fark ettim. "İntikam" diye bir şey yok. Çünkü intikam, güçsüzken yapmak istediğiniz bir eylem.. Güçsüzlük duygusu ortadan kalkar kalkmaz intikam arzusu da buharlaşıyor... Beş yıl önce, savaşın başında Nazi subaylarını ibikleri düşmüş, tekmelenirken görmek düşüncesi kimin hoşuna gitmezdi? Ama böyle bir şey mümkün olduğunda sadece acıklı ve tiksinti uyandıran bir manzaraya dönüşüyor. Ünlü İngiliz yazar George Orwell, 2. Dünya Savaşının hemen sonrasında Almanyada esir kampını geziyor. Kendilerine rehberlik eden Yahudi genç, fırsatını bulduğunda esir Nazileri tekmeliyor. Orwell 9 Kasım
<#comment>#comment>Ünlü İngiliz yazar George Orwell, 2. Dünya Savaşının hemen sonrasında Almanya’da esir kampını geziyor. Kendilerine rehberlik eden Yahudi genç, fırsatını bulduğunda esir Nazileri tekmeliyor. Orwell 9 Kasım 1945 tarihli "Tribune" gazetesinde izlenimlerini anlatıyor.. "İnsan"a ışık tutuyor:
(...) Genç Yahudinin yaptığı bu işten gerçekten zevk alıp almadığını düşünüyorum. Sonunda gerçekte bundan hoşlanmadığına karar veriyorum.
Sadece genelevdeki bir adam gibi.. Veya hayatında ilk kez sigara içen bir çocuk gibi...
Bir Alman ya da Avusturya Yahudisini, Nazilerin arkasından takındığı tavır nedeniyle suçlamak saçma olur. Tanrı bilir ki, bu adam belki de tüm ailesini kurban verdi. Hitler’in zulmüyle karşılaştırıldığında bir mahkûma atılan hiddetli bir tekme nedir ki? Yine de Güney Almanya’da gördüğüm bu sahne ve diğer benzerlerinden sonra tüm "intikam" fikirlerinin çocukça bir hayal olduğunu fark ettim. "İntikam" diye bir şey yok. Çünkü intikam, güçsüzken yapmak istediğiniz bir eylem.. Güçsüzlük duygusu ortadan kalkar kalkmaz intikam arzusu da buharlaşıyor... Beş yıl önce, savaşın başında Nazi subaylarını ibikleri düşmüş, tekmelenirken görmek düşüncesi kimin
Yani aç insanlar sokaklara dökülür, dükkanları talan eder mi?Etmezmiş! Peki neden? Çünkü efendim bizde aile, akrabalık bağları güçlüymüş... İşsizler, yoksullar kolay kolay sahipsiz kalmaz, bir yerlerden mutlaka destek alırmış... Şehirlerde yaşayanlarımızın önemli bir bölümünün köyle bağlantıları hala devam ediyormuş... Dolayısıyla bazı ihtiyaçlarını oradan karşılıyorlarmış... Sonra efendim, din faktörü önemliymiş... İnsanlarımız günah korkusu taşıdıklarından Arjantinliler gibi talan yoluna asla tevessül etmezmiş... Kaldı ki biz krizlere girip çıkma konusunda bir hayli şerbetliymişiz... Zaten dalgalı kura geçip kurtulmuşuz. Biz Arjantin olmazmışız?Bunları söyleyenler şu 10 milyar dolar bitince ne olacağımızı hiç söylemiyorlar. Bunca işsizlik, bunca üretimsizlik ile 6 ay sonra Türkiyeyi nasıl bir manzara bekliyor? Bilmezlikten geliniyor ...Üstelik falımızda bir de Irak serüveni var.Sam Amcanın Saddamı yerinden oynatabilmesi için en az 500 bin kişilik ordu sokması lazım Iraka... Kendilerinden çok bize güveniyorlar bu hususta. Ankarayı ısındırıyorlar. Çabuk sevinmeyelim. Türkiyede saat Arjantine çeyrek var. Aklımızı başımıza toplayalım. Son günlerin en çok sorulan sorusu; - Bizim