Çek Arjantin!

22 Aralık 2001


<#comment>Son günlerin en çok sorulan sorusu; - Bizim sonumuz da Arjantin gibi olur mu?
Yani aç insanlar sokaklara dökülür, dükkanları talan eder mi?
Etmezmiş! Peki neden? Çünkü efendim bizde aile, akrabalık bağları güçlüymüş... İşsizler, yoksullar kolay kolay sahipsiz kalmaz, bir yerlerden mutlaka destek alırmış... Şehirlerde yaşayanlarımızın önemli bir bölümünün köyle bağlantıları hala devam ediyormuş... Dolayısıyla bazı ihtiyaçlarını oradan karşılıyorlarmış... Sonra efendim, din faktörü önemliymiş... İnsanlarımız günah korkusu taşıdıklarından Arjantinliler gibi talan yoluna asla tevessül etmezmiş... Kaldı ki biz krizlere girip çıkma konusunda bir hayli şerbetliymişiz... Zaten dalgalı kura geçip kurtulmuşuz. Biz Arjantin olmazmışız?
Bunları söyleyenler şu 10 milyar dolar bitince ne olacağımızı hiç söylemiyorlar. Bunca işsizlik, bunca üretimsizlik ile 6 ay sonra Türkiye’yi nasıl bir manzara bekliyor? Bilmezlikten geliniyor ...
Üstelik falımızda bir de Irak serüveni var.
Sam Amca’nın Saddam’ı yerinden oynatabilmesi için en az 500 bin kişilik ordu sokması lazım Irak’a... Kendilerinden çok bize güveniyorlar bu hususta. Ankara’yı ısındırıyorlar. Çabuk

Yazının Devamı

Sıra ezanda...

21 Aralık 2001

- Dinsel özgürlükler konusunda müslüman ülkelerin de anlayış göstermesini bekliyoruz ...Her yıl milyonlarca Hıristiyan turistin ziyaret ettiği Antalya ve çevresinde kilise yoktur. Ankaradaki bir iki kilisenin onarımına yıllardır izin verilmiyor.Nedense "hoşgörü"nün hep tek taraflı yarar sağlayan bir mekanizma olduğunu sanıyoruz...Bu tavırla ufak tefek şeyler kazanmak mümkün olsa bile büyük meselelerin çözümünde saygı gören taraf olmak zorlaşır. (Türkiye Araştırmalar Merkezinin düzenlediği Almanya gezisindeki izlenimleri yazmaya devam edeceğiz.) Almanyaya giden işçilerimiz dinsel ihtiyaçları için önce mescitler açtılar. Sonra cami için bastırdılar. Camiler birer ikişer çoğalmaya başladı. Peşinden minare ısrarı başladı. Bu ısrar da sonuç verdi. Camilere minareler dikildi... Prof. Faruk Şenin verdiği bilgiye göre Almanyadaki minareli cami sayısı 80i bulmuş. Müslüman cemaatler şimdi de minarelerden en azından cuma günleri ezan okunmasını istemeye başlamışlar. Almanya Cumhurbaşkanı Johannes Rau, hafta başında Berlinde bir camiyi ziyaret ederek Müslümanların bayramını kutladı. Bu ziyaret sırasında ezan talebi kendisine de iletilmiş. Cumhurbaşkanı Rau talebi inceleyeceğini söyledikten

Yazının Devamı

Sıra ezanda...

21 Aralık 2001


<#comment>Almanya’ya giden işçilerimiz dinsel ihtiyaçları için önce mescitler açtılar. Sonra cami için bastırdılar. Camiler birer ikişer çoğalmaya başladı. Peşinden minare ısrarı başladı. Bu ısrar da sonuç verdi. Camilere minareler dikildi... Prof. Faruk Şen’in verdiği bilgiye göre Almanya’daki minareli cami sayısı 80’i bulmuş. Müslüman cemaatler şimdi de minarelerden en azından cuma günleri ezan okunmasını istemeye başlamışlar. Almanya Cumhurbaşkanı Johannes Rau, hafta başında Berlin’de bir camiyi ziyaret ederek Müslümanların bayramını kutladı. Bu ziyaret sırasında ezan talebi kendisine de iletilmiş. Cumhurbaşkanı Rau talebi inceleyeceğini söyledikten sonra içinden geçenleri dışına vurmadan edememiş:
- Dinsel özgürlükler konusunda müslüman ülkelerin de anlayış göstermesini bekliyoruz ...
Her yıl milyonlarca Hıristiyan turistin ziyaret ettiği Antalya ve çevresinde kilise yoktur. Ankara’daki bir iki kilisenin onarımına yıllardır izin verilmiyor.
Nedense "hoşgörü"nün hep tek taraflı yarar sağlayan bir mekanizma olduğunu sanıyoruz...
Bu tavırla ufak tefek şeyler kazanmak mümkün olsa bile büyük meselelerin çözümünde saygı gören taraf olmak zorlaşır. (Türkiye

Yazının Devamı

Yüz göz olmak!

20 Aralık 2001

Eee, Devlet gibi "devlet adamı" da Devlet Bahçeli gibi olacak tabii ki! Adamlar sana, "Falanca falanca yasaları çıkaracaksın, hem de 15 günde..." diye talimat verince, hay hay, diyeceksin..."Niyet mektubu" adı altında ülkenin bugününü ve yarınını ipotek altına almak istediklerinde, "Başım gözüm üstüne" yanıtını vereceksin, her dikte ettirileni hemen ve aynen kabul edeceksin...Bir bakanının kellesini istediklerinde, "Lafı mı olur, işte kelle, buyrun" diyeceksin...Sıra randevu vermeye gelince... "Bak işte onu vermem" deyip sözüm ona babalanacaksın! Haydi canım sen de... Gazetelerde bir haber; "Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli IMFye yüz vermedi. Bahçeli, kendisinden randevu isteyen IMF İcra Direktörü Willy Kiekense, işlerim yoğun, diyerek ret yanıtı verdi." Bir çiçeğin kokusu ne ise bir insanın şahsiyeti de odur. C.W.Shwab Anneden kızına... "Kocanı çok istesen de bunu asla belli etme. Her zaman birleşme isteği eşinden gelmeli. Asla zevk aldığını belli etme; bu erkekte üstünlük duygusu yaratır... Hiç istemiyormuş gibi davran. İstekli olunca erkek sana kötü kadın gözüyle bakabilir..." Türkiyede kadın yaşamının da bir "doğu"su var... Erzurumda çıkan Temmuz adlı dergide

Yazının Devamı

Yüz göz olmak!

20 Aralık 2001


<#comment>Gazetelerde bir haber; "Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli IMF’ye yüz vermedi. Bahçeli, kendisinden randevu isteyen IMF İcra Direktörü Willy Kiekens’e, işlerim yoğun, diyerek ret yanıtı verdi."
Eee, Devlet gibi "devlet adamı" da Devlet Bahçeli gibi olacak tabii ki! Adamlar sana, "Falanca falanca yasaları çıkaracaksın, hem de 15 günde..." diye talimat verince, hay hay, diyeceksin...
"Niyet mektubu" adı altında ülkenin bugününü ve yarınını ipotek altına almak istediklerinde, "Başım gözüm üstüne" yanıtını vereceksin, her dikte ettirileni hemen ve aynen kabul edeceksin...
Bir bakanının kellesini istediklerinde, "Lafı mı olur, işte kelle, buyrun" diyeceksin...
Sıra randevu vermeye gelince... "Bak işte onu vermem" deyip sözüm ona babalanacaksın! Haydi canım sen de...

Yazının Devamı

Kas Derneği...

19 Aralık 2001

7 senedir (polinöropati) hastasıyım. Şu an A.Ö.Fakültesi İktisat Fakültesi birinci sınıftayım. Hayat mücadelem fiziksel güçlüklere rağmen devam ediyor. Ben Türkiye Kas Hastalıkları Derneği ne üyeyim. Dernek kurulduğundan bu yana biz engellilerin adeta eli ayağı oldu. Anadoluda da şubelerimiz ve yardıma muhtaç üyelerimiz var.Ancak ne yazık ki, son bir senedir derneğimiz, maddi manevi imkansızlıklardan dolayı biz engellilerle iletişim aracı olarak kullandığı "Umut ve Yaşam" adlı dergisini baskıya veremiyor. Dolayısıyla 4000e yakın üye ile bire bir haberleşemiyor. Derneğin bir de "www.kashastaliklari.org.tr" adında web sayfası bulunmakta. Ancak web sayfasından ulaşılabilen üye sayısı 300 ü geçemiyor. Anadoludaki engelli arkadaşlarımıza ulaşabilmek adına elimiz ayağımız olan dergimize kavuşabilmek için yardımlarınıza başvuruyoruz...Dernek Telefonları: 0 212 663 65 53, 573 09 75...Okurlarınızın bağış ve yardımları için banka hesap numaraları:İş Bankası Yeşilyurt Şubesi-İstanbul 0149838Pamukbank Yeşilyurt Şubesi-İstanbul 01305914 Gözde Başköy yazıyor... İngilizlerin su oyunu... Observer yazararından Gregory Palast bu olayı araştırmış. İlginç bulgulara ulaşmış... "Bu, İngiliz

Yazının Devamı

Kas Derneği...

19 Aralık 2001


<#comment>Gözde Başköy yazıyor...
7 senedir (polinöropati) hastasıyım. Şu an A.Ö.Fakültesi İktisat Fakültesi birinci sınıftayım. Hayat mücadelem fiziksel güçlüklere rağmen devam ediyor.
Ben Türkiye Kas Hastalıkları Derneği’ ne üyeyim. Dernek kurulduğundan bu yana biz engellilerin adeta eli ayağı oldu. Anadolu’da da şubelerimiz ve yardıma muhtaç üyelerimiz var.
Ancak ne yazık ki, son bir senedir derneğimiz, maddi manevi imkansızlıklardan dolayı biz engellilerle iletişim aracı olarak kullandığı "Umut ve Yaşam" adlı dergisini baskıya veremiyor. Dolayısıyla 4000’e yakın üye ile bire bir haberleşemiyor. Derneğin bir de "www.kashastaliklari.org.tr" adında web sayfası bulunmakta. Ancak web sayfasından ulaşılabilen üye sayısı 300’ ü geçemiyor. Anadolu’daki engelli arkadaşlarımıza ulaşabilmek adına elimiz ayağımız olan dergimize kavuşabilmek için yardımlarınıza başvuruyoruz...
Dernek Telefonları: 0 212 663 65 53, 573 09 75...
Okurlarınızın bağış ve yardımları için banka hesap numaraları:

Yazının Devamı

O da polis...

18 Aralık 2001

- Sayın Bakandan polislerimizin maaşlarına zam istedim.Sanki Maliye Bakanı istediği anda polis maaşına zam yapabilirmiş.. Sanki Yücelen kendi partisinden bir bakana bu konuyu başka yerde ve biçimde söylemezmiş gibi. Şov zenaatı da görüldüğü gibi irtifa kaybediyor.***Cumhuriyet yazarı Münir Göker, bir rapor almak için Kısıklı Karakoluna gitmiş... "Dayak yiyip öyle çıkmış" diyeceğimizi sananlar aldanıyor. Hayır... Münir Göker işi bitince Karakol Amiri Faruk Sayınla sohbet etmiş. Faruk Sayın bir süre önce mastır yapmak için Parise gittiğini anlatmış. Gökere kitaplarını göstermiş: Baudelairein Le Fleurs Du Malı , Balzacın Le Pere Goriotsu gibi yaklaşık 10 Fransızca kitap... İçişleri Teşkilatının üst düzeyi ile alt düzeyinden bu iki örnek... Aslında biraz sorunların nereden kaynaklandığını da gösteriyor... ( mu dersiniz?) İçişleri Bakanı Rüştü Kazım Yücelen, beraberinde Emniyet yetkilileri ve minik bir gazeteci ordusuyla Maliye Bakanı Sümer Oralı ziyaret ediyor. Görüşme sonrasında "kameralar karşısında" ziyaretinin sebebini açıklıyor: Dostlar zindanda işe yarar, sofra başında tekmil düşmanlar dost görünür Şeyh Sadi Okumayı nasıl sevdim..? Galatasaray lisesinde ilk yıl... Derse

Yazının Devamı