<#comment>#comment>Uluslararası Atatürk ve Çağdaş Toplum Sempozyumu" İş Sanat Kültür Merkezi’nde başladı... Demokrasi ve Gençlik Vakfı’nın düzenlediği sempozyumun ilk gününde, İsrail’den Prof. Jacop M. Landau ilginç bir bildiri sundu:
"Mustafa Kemal; emsaller arasında ilk"
Prof. Landau, bildirisinde Mustafa Kemal’in Napolyon Bonaparte, Winston Churchill ve Charles De Gaulle’den farklı yanlarını anlattı.
Napolyon’un 40 yıl boyunca ülkesini savaştan savaşa sürüklediğini, Atatürk’ün ise akıllıca barış politikası izlediğini belirten Prof. Landau, Churchill’in muhazafakâr partinin lideri olduğunu, İngiliz üst sınıfının çıkarlarını korumayı amaç edindiğini, Mustafa Kemal’in ise sınıfsız bir toplum için çaba sarf ettiğini gördüğünü belirtti...
Bildirisinde De Gaulle’e de değinen Prof. Landau:
- De Gaulle 1958-1968 arasında görev yapmıştır. Görev süresi boyunca kolonileşmeyi, sömürgeciliği istemiştir, oysa Mustafa Kemal tam bağımsızlığı savunan yapısıyla ondan ayrılıyor, dedi... Ve ekledi:
Fiyaka üstüne fiyaka...Süleyman Demirel Bulvarı, Süleyman Demirel Ormanı, Süleyman Demirel Botanik Parkı, Süleyman Demirel Üniversitesi, Süleyman Demirel Eğitim Kompleksi, Süleyman Demirel Kültür Merkezi...Ispartada nereye gitseniz Süleyman Demirel...Ve Isparta dahil ülkenin her yanında işsizlik, pahalılık, yoksulluk... Süleyman Demirel Ispartaya gitmiş. Kapalı duran Isparta Havalimanı Demirel gelecek diye Antalyadan gelen ekip tarafından inişe açılmış. Futbol ukalalığı Bercalona, GSyi hakkıyla yendi. Kutlayalım. Bir de parantez açalım. Fatih Terim maç öncesi kasetlerden Barcelonayı defalarca izlemişti. Ama belli ki geçen yılki Galatasarayı izlememişti! İzlemiş olsa göbekte Emre Aşık - Bülent Korkmaz ikilisini oynatırdı. Emre - Bülent ikilisi sahayı iyi parseller, ikisi aynı adama saldırıp birlikte yere yuvarlanmaz, GS ilk golü yemezdi. Ayrıca Emre Aşık, 33lük Meksikalı gibi hava trafiğine seyirci kalmaz, GS ikinci golü de yemezdi. Onların gol atması için bizim hata yapmamız gerekmezdi. Bizi kendi ustalıklarıyla da yenebilirlerdi... Çocuğu okula yollamak önce ana babaları eğitir. Birçok sorunla birden başa çıkmayı öğrenirler. Devlet dili Türkçedir "..Ben IMFye hiçbir taahhütte
<#comment>#comment>Süleyman Demirel Isparta’ya gitmiş. Kapalı duran Isparta Havalimanı Demirel gelecek diye Antalya’dan gelen ekip tarafından inişe açılmış.
Fiyaka üstüne fiyaka...
Süleyman Demirel Bulvarı, Süleyman Demirel Ormanı, Süleyman Demirel Botanik Parkı, Süleyman Demirel Üniversitesi, Süleyman Demirel Eğitim Kompleksi, Süleyman Demirel Kültür Merkezi...
Isparta’da nereye gitseniz Süleyman Demirel...
Ve Isparta dahil ülkenin her yanında işsizlik, pahalılık, yoksulluk...
"Afiş asan TKPliler gözaltına alındı","Bildiri dağıtan TKPliler gözaltına alındı"Peki neden hep TKPliler? Ve hangi gerekçeyle?Partinin Ankara İl Yöneticisi gerekçeleri anlatıyor:- Geçen gün Ankara Eryamanda gazete satışı yapan üyelerimiz gözaltına alındı, gerekçesi; gürültü yaparak etrafı rahatsız etmek!Yine Ankarada bir grup üyemiz, üzerlerinde, "Paranın saltanatı varsa halkın da TKPsi var" yazılı önlükler olduğu için gözaltına alındı. Bunun da gerekçesi; Siyasi Partiler Yasasının yasakladığı üniforma giymek suçu!Bildiri dağıtan, afiş yapıştıran üyelerimiz gözaltına alınıyor, gerekçesi; bildiride, afişte suç var mı yok mu, ona bakacağız!Çankaya İlçe binamıza pankart astık, hemen çevik kuvvet geldi, indirmeye kalktı.ABye uyum yasaları çıktı... Anayasa değişti.. Ama kafalar değişmiyor. İktidar güçleri hâlâ komünizmle savaşıyor... Geçmişe göre şu farkla ki... Halk dürüst ve yurtsever olanların hangi tarafta yer aldığını artık biliyor...* Hemen her gün gazete köşelerinde ya da televizyonlarda aynı haberi görüyoruz: Zafer kazanan şansa asla inanmaz. Nitzche Papanın mesajı Bizim Diyanet İşleri din kardeşleri için bir şeyler söylemeyi düşünmez mi?* Papanın Dışişleri Bakanı Piskopos
<#comment>#comment>Hemen her gün gazete köşelerinde ya da televizyonlarda aynı haberi görüyoruz:
"Afiş asan TKP’liler gözaltına alındı",öBildiri dağıtan TKP’liler gözaltına alındı"
Peki neden hep TKP’liler? Ve hangi gerekçeyle?
Partinin Ankara İl Yöneticisi gerekçeleri anlatıyor:
- Geçen gün Ankara Eryaman’da gazete satışı yapan üyelerimiz gözaltına alındı, gerekçesi; gürültü yaparak etrafı rahatsız etmek!
Yine Ankara’da bir grup üyemiz, üzerlerinde, "Paranın saltanatı varsa halkın da TKP’si var" yazılı önlükler olduğu için gözaltına alındı. Bunun da gerekçesi; Siyasi Partiler Yasası’nın yasakladığı üniforma giymek suçu!
Ülkemizde 22si fakülte olmak üzere iletişim eğitimi veren tam 58 yükseköğretim kurumu varmış ve bu okullara her yıl 6 bin 500 öğrenci alınıyormuş. Bırakın Türkiyeyi neredeyse tüm Avrupanın iletişimci ihtiyacını karşılayacak bu kadar çok okul açmanın mantığı mı? YÖK Başkanı Kemal Gürüzün bu soruya verdiği yanıt, dam üstünde saksağan:- Çok talep var. Herkes istiyor. Ankaradakilere olsun (iletişim fakültesi) ama Afyondaki çocuğa olmasın diye bir şey olmaz. Türkiyedeki medya kuruluşları her yıl topu topu 15 - 20 iletişim mezununa iş verebildiğine göre.. Ne yapıyor binlerce öğrenci mezun olunca?Bu sorunun yanıtı da aynı gazetenin yan sayfasında iki çarpıcı örnekle verilmiş.Biri, soğan çuvalları önünde poz veren 1989 mezunu Mehmet Macit Mert. Kabzımallık yapıyor.Diğeri 1987 mezunu İsmail Yılmaz. O da Ankara Büyükşehir Belediyesi itfaiyesinde itfaiye çavuşu!Uzun sözün özü... Milyonlarca gencin hayallerini çalan sisteme eğitim sistemi adı veriliyor ülkemizde... Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi dün törenle yeni ders yılına başladı. Geleceğin gazetecileri umutla dersbaşı yaparken gözümüz İletişim Fakültesinin yayın organı Görünüm gazetesinde Gökçe Atman ile Erkan Aksunun
<#comment>#comment>Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi dün törenle yeni ders yılına başladı. Geleceğin gazetecileri umutla dersbaşı yaparken gözümüz İletişim Fakültesi’nin yayın organı Görünüm gazetesinde Gökçe Atman ile Erkan Aksu’nun araştırmasına takıldı...
Ülkemizde 22’si fakülte olmak üzere iletişim eğitimi veren tam 58 yükseköğretim kurumu varmış ve bu okullara her yıl 6 bin 500 öğrenci alınıyormuş.
Bırakın Türkiye’yi neredeyse tüm Avrupa’nın iletişimci ihtiyacını karşılayacak bu kadar çok okul açmanın mantığı mı? YÖK Başkanı Kemal Gürüz’ün bu soruya verdiği yanıt, dam üstünde saksağan:
- Çok talep var. Herkes istiyor. Ankara’dakilere olsun (iletişim fakültesi) ama Afyon’daki çocuğa olmasın diye bir şey olmaz.
Türkiye’deki medya kuruluşları her yıl topu topu 15 - 20 iletişim mezununa iş verebildiğine göre.. Ne yapıyor binlerce öğrenci mezun olunca?
Bu sorunun yanıtı da aynı gazetenin yan sayfasında iki çarpıcı örnekle verilmiş.
Yüksek mahkeme yargıcı mübaşire soruyor:- Nereli bunlar?Mübaşir bilgisi dahilinde anlatıyor:- Hani efendim, dünyalıların bulunduğu gezegende Avrupa ile Asya arasında bir yer var ya... Adı neydi şimdi unuttum...Yargıç da ülkemizin adını hatırlayamamış ama gözünü kırpıştırarak anladığını belli eden cümleler sıralamış:- Hmmm, anladım anladım... Hani küçük bir azınlık dışında çoğu yarı aç, yarı tok yaşayan sessiz ve tepkisiz millet... Hırsızları yönetici seçip sonra da soyulmaktan şikâyet eden halk topluluğu... Köşeyi dönmek için toto, loto, piyango, at yarışı gibi şeyler peşinde koşan, hayal kurarken elindeki avucundakini de kaptıran insanlar...Mübaşir:- Tamam efendim onlar, demiş...Yargıç başını üzüntülü üzüntülü iki yana sallamış:- Bunlar aslında yaşadıkları dünyanın en zeki, en çalışkan, en asil milletidir. Ama nedense her seçimde bir günlüğüne akılları başlarından gider. İşte başlarına ne gelirse bundan gelir... Aaah ah... Kıyamet kopalı birkaç gün olmuş. Mahşer yerinde tüm uluslar grup grup bekleşiyor. Sırasıyla Amerikalılar, Ruslar, Fransızlar derken sıra Türklere geliyor... Bir ülkedeki atasözlerinin bolluğu, o ülkede ataların yaptığı hataların bolluğuna işaret eder.