Fenerbahçe yıllardır aynı sıkıntıyı yaşıyor.Hastalığa çözüm bulunamıyor.Acaba sıkıntı tek adama dayalı sistemde olmasın... Diğer kulüplerin çoğu bu sistemi terk etti. Her biri bütçe yapıyor, kulüp modern bir işletme gibi yönetiliyor. Örneğin G.Sarayda yöneticiler kulübe 1 kuruş kredi vermiyor. Fenerbahçe ise Ağalık sistemini terk etmedi. Bütçe yerine Başkanın cebi çalışıyor. Bu sistem feodal bir yapı getiriyor ister istemez... İlişkiler, sorumluluklar, hiyerarşi, yönetim, hep Başkana yakınlık veya uzaklığa göre biçimleniyor. "Para" (spor ruhunu da ezen) tek ve en yüksek değer olarak hükmünü sürdürüyor. Başkanın konumu ve geleceği zaman zaman kulübün üzerine çıkıyor. Zaman zaman Başkan üzerine aldığı yükün altında eziliyor. Fenerbahçe gibi geniş bir yapının her tarafına hâkim olamıyor...Fenerbahçeli dostlar o gitsin bu gelsin hesaplarını bırakıp daha çağdaş bir yönetim sistemine dönmeye çalışsalar.. Bir de bunu deneseler... Nasıl olur? Teknik Direktör Werner Lorant gitsin.. Hayır önce Aziz Yıldırım istifa etsin... Yardımcı Antrenör Oğuz Çetini uzaklaştırın. Futbolculardan üçünü beşini satın... Her yıl aynı tango... Sezon başında "Fener şampiyon gibi" diye manşetler atılır. Sezon
<#comment>#comment>Teknik Direktör Werner Lorant gitsin.. Hayır önce Aziz Yıldırım istifa etsin... Yardımcı Antrenör Oğuz Çetin’i uzaklaştırın. Futbolculardan üçünü beşini satın... Her yıl aynı tango... Sezon başında "Fener şampiyon gibi" diye manşetler atılır. Sezon açılır. Üç beş hafta sonra Fener karışır.
Fenerbahçe yıllardır aynı sıkıntıyı yaşıyor.
Hastalığa çözüm bulunamıyor.
Acaba sıkıntı tek adama dayalı sistemde olmasın... Diğer kulüplerin çoğu bu sistemi terk etti. Her biri bütçe yapıyor, kulüp modern bir işletme gibi yönetiliyor. Örneğin G.Saray’da yöneticiler kulübe 1 kuruş kredi vermiyor. Fenerbahçe ise Ağa’lık sistemini terk etmedi. Bütçe yerine Başkan’ın cebi çalışıyor. Bu sistem feodal bir yapı getiriyor ister istemez... İlişkiler, sorumluluklar, hiyerarşi, yönetim, hep Başkan’a yakınlık veya uzaklığa göre biçimleniyor. "Para" (spor ruhunu da ezen) tek ve en yüksek değer olarak hükmünü sürdürüyor. Başkan’ın konumu ve geleceği zaman zaman kulübün üzerine çıkıyor. Zaman zaman Başkan üzerine aldığı yükün altında eziliyor. Fenerbahçe gibi geniş bir yapının her tarafına hâkim olamıyor...
Fenerbahçeli dostlar o gitsin bu gelsin hesaplarını bırakıp daha
Çünkü onlar yanlış partiye oy verirlerKendilerinden olanlarla alay edipTuhaf bir şekilde başkalarına inanırlar.Enflasyon denince buğday ve gübre fiyatlarını bilirlerCami duvarı, kahve ya da ağaç gölgesine yaslanıpOnbir ay gökyüzünden bereket beklerler.Dindardırlar ahret korkusu içindeAma bir kadının topuklarındanMemelerini görecek kadar bıçkındırlar***Köylüleri niçin öldürmeliyiz?Çünkü onlar ilk akşamdan uyurlar.Yarı gecede yıldızlara bakarakBaşka dünyaları düşlemek gibi tutkuları yoktur.Gökyüzünü, baharda yağmur yağarsaVe yaz güneşleri ekinleri yetirirse severler.Hayal güçleri kıttır ve hiçbir yeniliğe- Bu verimi yüksek bir tohum bile olsaSonuçlarını görmeden inanmazlar.Dünyanın gelişimine bir katkıları yoktur.Mülk düşkünüdürler amansız derecedeBir ülkenin geleceğiKüçük topraklarının ipoteği altındadır.Ve birer kaya parçası gibi dururlar su geçirmedenZamanın derin ırmakları önünde...Köylüleri söyleyin nasıl, nasıl kurtaralım?(Şükrü Erbaşın "İyimser ve Kederli" adlı kitabından.) Köylüleri niçin öldürmeliyiz? Gerçek bir sevgide diğer insanın iyiliğini istersin. Romantik sevgide diğer insanı istersin. Gençlerin dostluğu - Hocalarımız Türk - Yunan ilişkileri konusunda kavgaya varan
<#comment>#comment>Köylüleri niçin öldürmeliyiz?
Çünkü onlar yanlış partiye oy verirler
Kendilerinden olanlarla alay edip
Tuhaf bir şekilde başkalarına inanırlar.
Enflasyon denince buğday ve gübre fiyatlarını bilirler
Cami duvarı, kahve ya da ağaç gölgesine yaslanıp
Kendisine yardımcı olmadığı için "Taliban" rejimini devirmeye karar verdi.İşe Afganistan bombardımanıyla başladı. Binlerce masum sivili öldürdü.Oysa ne Bin Ladin ne Talibanı Afgan Halkı yaratmamıştı.Her iki unsuru CIA ve ABD Sovyetlere karşı savaş için eğitmiş, Afganistanın başına bela etmişti. Günahı masum Afgan halkına ödetildi.***11 Eylülün yıldönümünde, geçen yıl bu vakitler yapılan tartışmaları anımsayalım...Dünyanın dört bir yanında aydınlar "terörü savaşla önlemenin mümkün olmadığını" haykırıyor, ABDyi hukuk yollarına başvurmaya davet ediyordu.ABD dinlemedi... Afganistanı günlerce bombaladı. 11 Eylül kurbanlarının iki - üç katı masum insanı öldürdü. Baş terörist Bin Ladini yakalayamadı. Ama Asyaya yerleşti...Geçen yıl "Amerikanın derdi terör falan değil Hazer çevresine yerleşip petrole hâkim olmaktır" diyenler haklı çıktı. "Bu bir terör savaşıdır, Türkiye de katılmalıdır" diyenler yanıldı...Saddama karşı yürütülen kampanyanın özündeki entrika aynıdır hiç kuşkunuz olmasın... ABDnin, Afganistanı dümdüz ederken tek hedefi vardı... Usame bin Ladini yakalamak... Uygar insan ve uygar ülke, anlaşmazlıkları şiddete başvurmadan çözendir... Kadının adı var..! TKP, tam 18 ilde
<#comment>#comment>ABD’nin, Afganistan’ı dümdüz ederken tek hedefi vardı... Usame bin Ladin’i yakalamak...
Kendisine yardımcı olmadığı için "Taliban" rejimini devirmeye karar verdi.
İşe Afganistan bombardımanıyla başladı. Binlerce masum sivili öldürdü.
Oysa ne Bin Ladin ne Taliban’ı Afgan Halkı yaratmamıştı.
Her iki unsuru CIA ve ABD Sovyetler’e karşı savaş için eğitmiş, Afganistan’ın başına bela etmişti. Günahı masum Afgan halkına ödetildi.
***
- Enerji Bakanlığı görevlilerinin AKTAŞla anlaşarak yaptıkları usulsüzlükler sonucu kamu zararı korkunç boyutlara ulaşmıştır...Enerji Bakanlığı Teftiş Kurulunun 7.05.2002 tarihli raporuna göre:"Aslında her yıl yapılması gereken mahsuplaşma işlemleri 1990-1997 yılları (1994) hariç) hiç yapılmamış, 1994 yılında ise daha sonra iptalini gerektirecek kural eksiklik ya da yanlışlarıyla gerçekleştirilmiştir...31. 12. 2001 tarihi itibariyle Kamunun AKTAŞtan alacağı 1 katrilyon 006 trilyondur. 1998-2002 arasındaki mahsuplaşma hâlâ yapılmamıştır"...Müfettiş raporundan bir çarpıcı bölüm daha:"Tüm bunlar yetmiyormuş gibi, AKTAŞ, şirketle ilgili 1990-95 yılları arasındaki işlem belgelerini zamanı doldu gerekçesi ile SEKAya satarak yok edilmelerini sağlamış, bunun karşılığında SEKAdan 619 milyon TL tahsil etmiştir." AKTAŞ adlı kuruluştan bildik bileli şikâyet vardır. Ama bir şey değişmez. AKTAŞ malı götürür... Nasıl mı? EMO açıklıyor: Enerji Bakanlığı bürokratlarıyla yakın işbirliği içinde çalışarak! Elektrik Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu dün bir basın toplantısı yaparak İstanbulun Kadıköy yakasının elektriğini dağıtan AKTAŞ Elektrikle ilgili yolsuzlukları açıkladı... İddia açık ve
<#comment>#comment>Elektrik Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu dün bir basın toplantısı yaparak İstanbul’un Kadıköy yakasının elektriğini dağıtan AKTAŞ Elektrik’le ilgili yolsuzlukları açıkladı... İddia açık ve çarpıcıydı:
- Enerji Bakanlığı görevlilerinin AKTAŞ’la anlaşarak yaptıkları usulsüzlükler sonucu kamu zararı korkunç boyutlara ulaşmıştır...
Enerji Bakanlığı Teftiş Kurulu’nun 7.05.2002 tarihli raporuna göre:
"Aslında her yıl yapılması gereken mahsuplaşma işlemleri 1990-1997 yılları (1994) hariç) hiç yapılmamış, 1994 yılında ise daha sonra iptalini gerektirecek kural eksiklik ya da yanlışlarıyla gerçekleştirilmiştir...
31. 12. 2001 tarihi itibariyle Kamu’nun AKTAŞ’tan alacağı 1 katrilyon 006 trilyondur. 1998-2002 arasındaki mahsuplaşma hâlâ yapılmamıştır"...
Müfettiş raporundan bir çarpıcı bölüm daha: