Yeme bizi Medin

16 Nisan 2003


<#comment>     Milletvekili lojmanlarının ticaret merkezine dönüştürülmesi kararlaştırılmış... Adı, Türkiye Ticaret Merkezi olmuş... Pazarlama ve satış işi de "Reha Medin Emlak Hizmetleri" diye bir özel şirkete verilmiş.
     Peki, niye başkası değil de Reha Medin? Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, dün düzenlediği basın toplantısında bu soruya inandırıcı yanıt veremedi. Söylediği;
     - Bürokrat arkadaşlarımız bakmış, değerlendirmiş, en iyi koşulları bu şirketin teklif ettiğine karar vermiş.
     Oysa, daha sonra salondaki Reha Medin'in kendi ağzından öğreniliyor ki, iş neredeyse doğrudan kendisine verilmiş. Sebep?
     -Efendim, buranın bir ticaret merkezine dönüştürülmesini teklif eden tek kişi benim de ondan... Fikrin sahibi ben olduğum için...
     - Acaba Tayyip Bey'le iş ilişkiniz oldu mu?

Yazının Devamı

Talihsiz Irak...

15 Nisan 2003

- Bir ülkenin kimliği, değerleri ve uygarlığı tarihinde saklıdır. Burada olduğu gibi eğer bir ülkenin uygarlığı yağmalanırsa onun tarihi de sona erer. Bunu lütfen Başkan Bush'a söyleyin. Irak halkını özgürlüğe kavuşturacağını söyledi ama bu özgürleştirme değil onursuzlaştırma...Başkan Bush Irak'ı yalnız coğrafyadan değil tarihten de siliyor... Saddam'ı cezalandırma bahanesiyle yapılanlara bakın hele...***Medyamızın plağı Saddam'a takılı kaldı...Evet Saddam zalim ve kanunsuz bir diktatördü...İyi de "Kitle imha silahı var" yalanıyla Ortadoğu'da ölüm saçmak ve petrol gaspçılığı yapmak Saddam'ın suçlarından daha mı hafif?Yok mu Washington'daki kanunsuzlara söylenecek bir çift söz?Medyamız ABD'ye karşı ABD medyası kadar eleştirel bakamıyor. İşte bu trajik... Ortadoğu'nun en zengin müzesi sayılan Irak Milli Müzesi geçtiğimiz perşembe ve cuma günü yağmalandı. Mezopotamya uygarlığından günümüze kalan irili ufaklı 170 bin eseri yağmacılar götürdü. Müzenin yöneticileri ve arkeologlar ortaya çıkan manzara karşısında gözyaşlarına boğuldular. Arkeolog Amir Muhammed New York Times'a, Amerikan askerlerinin bütün çağrılara rağmen gelip müzeyi korumadıklarını söylerken dedi ki: Tayyip Erdoğan

Yazının Devamı

Talihsiz Irak...

15 Nisan 2003


<#comment>     Ortadoğu'nun en zengin müzesi sayılan Irak Milli Müzesi geçtiğimiz perşembe ve cuma günü yağmalandı. Mezopotamya uygarlığından günümüze kalan irili ufaklı 170 bin eseri yağmacılar götürdü. Müzenin yöneticileri ve arkeologlar ortaya çıkan manzara karşısında gözyaşlarına boğuldular. Arkeolog Amir Muhammed New York Times'a, Amerikan askerlerinin bütün çağrılara rağmen gelip müzeyi korumadıklarını söylerken dedi ki:
     - Bir ülkenin kimliği, değerleri ve uygarlığı tarihinde saklıdır. Burada olduğu gibi eğer bir ülkenin uygarlığı yağmalanırsa onun tarihi de sona erer. Bunu lütfen Başkan Bush'a söyleyin. Irak halkını özgürlüğe kavuşturacağını söyledi ama bu özgürleştirme değil onursuzlaştırma...
     Başkan Bush Irak'ı yalnız coğrafyadan değil tarihten de siliyor...
     Saddam'ı cezalandırma bahanesiyle yapılanlara bakın hele...
     ***
     Medyamızın plağı Saddam'a takılı kaldı...

Yazının Devamı

Bağdat masalı...

13 Nisan 2003

O da Iraklılar 4 Amerikan esirini teşhir ettiği zamanNe ölüm kusan müttefik uçakları çoluk çocuğu katlettiğindeNe aile babasının başına çuval geçirildiğinde...Ne canlı bomba diye bir ailenin yarısı makineli tüfekle tarandığındaHatırlandı hukuk...Beş milyonluk Bağdat'ta topu topu 200 kişi çıktı Saddam'ın heykelini kıracakBuna rağmen "Irak halkı Amerikan askerini sevinçle karşıladı" oldu...Bizim büyük basın Bağdat yağmasını büyük verdi.Amerika'nın oraya petrol yağmasına gittiğini es geçti.İşgalin adı çoktan özgürlük operasyonuydu zaten...TIME dergisi şubatta bir anket yapmıştı:- Dünya barışını en çok tehdit eden ülke hangisi?Cevap, yüzde 8 Irak, yüzde 9 Kuzey Kore, yüzde 83 Amerika çıktı?Ve Irak ABD'yi tehdit ettiği gerekçesiyle yıkıldı.Saddam diktatör, Iraklı Arap cahil ve yağmacı,Beyaz adam demokrat ve uygar...Geçen yüzyıllarda Afrikalı ya da Kızılderiliye uygarlık götürdüğü gibi aynen... Irak'a da demokrasi ve uygarlık götürecek beyaz adam...Karşılığında biraz petrol alacak... O kadar da olacak.Beyaz adamda yalan da çok, masal da... Irak savaşında hukukun adı sadece bir kez anıldı... Cenevre Sözleşmesi bir tek gün hatırlandı. Iraklılar Saddam'dan 24 yılda kurtuldular, bakalım

Yazının Devamı

Bağdat masalı...

13 Nisan 2003


<#comment>     Irak savaşında hukukun adı sadece bir kez anıldı... Cenevre Sözleşmesi bir tek gün hatırlandı.
     O da Iraklılar 4 Amerikan esirini teşhir ettiği zaman
     Ne ölüm kusan müttefik uçakları çoluk çocuğu katlettiğinde
     Ne aile babasının başına çuval geçirildiğinde...
     Ne canlı bomba diye bir ailenin yarısı makineli tüfekle tarandığında
     Hatırlandı hukuk...

Yazının Devamı

Yağma kanunu

12 Nisan 2003

"Yağma günüydü. Alman elçiliğine giren Iraklılar, elçinin masasını bahçeye fırlattılar. Vize bölümünün önündeki su birikintisinin içine atılan Avrupa Birliği bayrağını kurtardım. Çarşafları içinde kadınlar ve bağrışan çocuklar elçinin odasındaki Mozart plaklarını ve Alman tarihi kitaplarını pencereden aşağı atıyorlardı. Birkaç saat sonra Slovakya elçiliği de yağmalandı.Aslında yağmalamanın da bir tür kanunu var. Kim önce gelip elini bir sandalyenin, avizenin ya da kapı çerçevesinin üzerine koyarsa, onun oluyor.Bu konuda hiçbir tartışma ya da kavga yaşandığını görmedim. Bağdat'taki elçiliklerin ve BM binalarının Amerika tarafından korunması gerekiyordu ama dün yağmalama sürerken Amerikan askerleri binaların yanından geçip gittiler.Bu, Amerikan birliklerinin görmezden geldiği bir skandal, bir tür hastalık, kitlesel bir kleptomani... Çaldıkları iki katlı otobüsü buzdolaplarıyla tıka basa dolduran iki hırsız yüzünden bir kavşakta trafiğin sıkıştığını gördüm.***Amerikalılar yağmaya neden müdahale etmediler... Kendilerinin başlatacağı büyük yağmanın bir an önce legalleşmesi için mi? Ne dersiniz? Independent gazetesinin ünlü Ortadoğu yazarı Robert Fisk Bağdat'taki yağmayı anlatıyor...

Yazının Devamı

Yağma kanunu

12 Nisan 2003


<#comment>     Independent gazetesinin ünlü Ortadoğu yazarı Robert Fisk Bağdat'taki yağmayı anlatıyor...
      "Yağma günüydü. Alman elçiliğine giren Iraklılar, elçinin masasını bahçeye fırlattılar. Vize bölümünün önündeki su birikintisinin içine atılan Avrupa Birliği bayrağını kurtardım. Çarşafları içinde kadınlar ve bağrışan çocuklar elçinin odasındaki Mozart plaklarını ve Alman tarihi kitaplarını pencereden aşağı atıyorlardı. Birkaç saat sonra Slovakya elçiliği de yağmalandı.
     Aslında yağmalamanın da bir tür kanunu var. Kim önce gelip elini bir sandalyenin, avizenin ya da kapı çerçevesinin üzerine koyarsa, onun oluyor.
     Bu konuda hiçbir tartışma ya da kavga yaşandığını görmedim.
     Bağdat'taki elçiliklerin ve BM binalarının Amerika tarafından korunması gerekiyordu ama dün yağmalama sürerken Amerikan askerleri binaların yanından geçip gittiler.
     Bu, Amerikan birliklerinin görmezden geldiği bir skandal, bir tür hastalık, kitlesel bir kleptomani... Çaldıkları iki katlı otobüsü buzdolaplarıyla tıka basa dolduran iki hırsız

Yazının Devamı

Akvaryum eksikti

11 Nisan 2003

- İstanbul Büyükşehir Belediyesi, ihale kanununun yürürlüğe girmesinden iki gün önce yangından mal kaçırır gibi 175 trilyonluk ihale verdi...Neden? İhale yasası yandaş müteahhitlere ihale verilmesini zorlaştırıyor da o yüzden...Peki nedir verilen ihaleler?- 40 trilyon liraya Bakırköy - Florya akvaryum inşaatı... 15 trilyon liraya İstanbul Hayvanat Bahçesi inşaatı... 6 trilyon liraya Taksim Meydanı ses ve müzik sistemi gösteri havuzu... 3.5 milyon dolara Moda tramvay inşaatı...İstanbul'un önceliği ve ihtiyacı olan yatırımlar mıdır bunlar?En azından Moda tramvay inşaatının gereksizliğinin yakın tanığıyız.Moda otoyol inşaatı ise başlı başına bir çevre felaketidir.Anakent Belediyesi'nin kenti imar için değil, yandaş müteahhitleri beslemek için ihale verdiği görüşü giderek yaygınlaşıyor... Yandaş müteahhitlere doğrudan ödeme yapsalar da projelerden vazgeçseler İstanbul bundan adeta daha kazançlı çıkacaktır. Müteahhitler iş ilişkisi içinde olduklarından devlet ve belediyeleri eleştirmekten kaçınırlar. Ne var ki işler çığırından çıktığı için müteahhitler de bu özeni elden bırakmışlar. Türkiye Müteahhitler Birliği Başkan Vekili Erdal Eren İstanbul Belediyesi'ni açık açık eleştiriyor:

Yazının Devamı