<#comment>#comment> Müteahhitler iş ilişkisi içinde olduklarından devlet ve belediyeleri eleştirmekten kaçınırlar. Ne var ki işler çığırından çıktığı için müteahhitler de bu özeni elden bırakmışlar. Türkiye Müteahhitler Birliği Başkan Vekili Erdal Eren İstanbul Belediyesi’ni açık açık eleştiriyor:
- İstanbul Büyükşehir Belediyesi, ihale kanununun yürürlüğe girmesinden iki gün önce yangından mal kaçırır gibi 175 trilyonluk ihale verdi...
Neden?
İhale yasası yandaş müteahhitlere ihale verilmesini zorlaştırıyor da o yüzden...
Peki nedir verilen ihaleler?
- 40 trilyon liraya Bakırköy - Florya akvaryum inşaatı... 15 trilyon liraya İstanbul Hayvanat Bahçesi inşaatı... 6 trilyon liraya Taksim Meydanı ses ve müzik sistemi gösteri havuzu... 3.5 milyon dolara Moda tramvay inşaatı...
- Hocam Sergen size ne gibi şımarıklık yaptı?- Ara sıra otoparkta benim yerime arabasını park ediyor. Onun dışında bana bir şey yapmadı. Ben yalnız Sergeni değil bütün futbol yaşamını kastettim. Bu ülkede futbola çok fazla vakit ve para ayrılıyor. Futbolcular o parayla hiç faydalı bir iş yapmıyor.- Hocam sizin konferanslar nasıl gidiyor?- İyi... Her gün bir veya iki konferans veriyorum. Masrafları cebimden ödüyorum. Bugüne kadar 2500 konferans vermişim. Her çağrılan yere gidiyorum. Sigara, çevre, kitap sevgisi, hayvan sevgisi, her konuda halkı eğitmeye çalışıyorum...- Faydası oluyor mu hocam?- Tabii ki... Mesela biri geliyor hocam ben ilkokuldayken siz sigaranın zararlarını anlatmıştınız ben de babamı sigaradan caydırdım, diyor... - Ne kadar etkili olabiliyorsunuz?- Bir konferansta 300 kişiden 3 kişiyi etkileseniz yeter... Gazetede gözümüze ilişen haberin başlığı "Komşum Sergen şımarık..." Konuşan kişi Profesör Orhan Kural... Hani şu çok gezen, çok yazan, yurttaşlık görevi gereği her gördüğü aksaklığı anında düzeltmeye çalışan, karşılaştığı hödüklüklere "bana ne" demediği için başı zaman zaman belaya giren sevimli profesör... Verdiği bir konferansta apartman komşusu
<#comment>#comment> Gazetede gözümüze ilişen haberin başlığı "Komşum Sergen şımarık..." Konuşan kişi Profesör Orhan Kural... Hani şu çok gezen, çok yazan, yurttaşlık görevi gereği her gördüğü aksaklığı anında düzeltmeye çalışan, karşılaştığı hödüklüklere "bana ne" demediği için başı zaman zaman belaya giren sevimli profesör... Verdiği bir konferansta apartman komşusu futbolcu Sergen için "şımarık" demiş....
- Hocam Sergen size ne gibi şımarıklık yaptı?
- Ara sıra otoparkta benim yerime arabasını park ediyor. Onun dışında bana bir şey yapmadı. Ben yalnız Sergen’i değil bütün futbol yaşamını kastettim. Bu ülkede futbola çok fazla vakit ve para ayrılıyor. Futbolcular o parayla hiç faydalı bir iş yapmıyor.
- Hocam sizin konferanslar nasıl gidiyor?
- İyi... Her gün bir veya iki konferans veriyorum. Masrafları cebimden ödüyorum. Bugüne kadar 2500 konferans vermişim. Her çağrılan yere gidiyorum. Sigara, çevre, kitap sevgisi, hayvan sevgisi, her konuda halkı eğitmeye çalışıyorum...
- Faydası oluyor mu hocam?
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Ulaşım AŞ Genel Müdürü Abdurrrahman Gündoğdu, THY Genel Müdürlüğüne, İSKİ Genel Müdürü Veysel Eroğlu, DSİ Genel Müdürlüğüne. İstanbul Büyükşehir Belediyesi eski Genel Sekreteri Kahraman Emmioğlu, TÜPRAŞ Yönetim Kurulu Başkanlığına. İstanbul Büyükşehir Belediyesi KİPTAŞ AŞ Genel Müdürü Erdoğan Bayraktar, Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığına. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Emlak ve İstimlak Daire Başkanı Yusuf Beyazıt, Vakıflar Genel Müdürlüğüne. İstanbul Büyükşehir Belediyesi SPOR AŞ Genel Müdürü Mehmet Atay, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğüne. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkan Danışmanı Erman Tuncer, İstanbul İl Sağlık Müdürlüğüne. İSKİ Genel Müdür Yardımcısı Recai Berber, ERDEMİR Yönetim Kurulu Başkanlığına. İETT Genel Müdür Yardımcısı Süleyman Karaman TCDD Genel Müdürlüğüne. AKP iktidarının gözü kara biçimde kadrolaştığını... Mevcut yöneticilerin başarısına ve bilgi birikimine bakılmaksızın yerlerine İstanbul Belediye kadrolarının getirildiğini CHP lideri Deniz Baykal dünkü grup toplantısında anlattı... Birkaç örneği birlikte görelim: Fenerbahçeliler Aziz Yıldırıma beyaz mendil sallayacakmış. Hep rakip takımlara sallayacak
<#comment>#comment> AKP iktidarının gözü kara biçimde kadrolaştığını... Mevcut yöneticilerin başarısına ve bilgi birikimine bakılmaksızın yerlerine İstanbul Belediye kadrolarının getirildiğini CHP lideri Deniz Baykal dünkü grup toplantısında anlattı... Birkaç örneği birlikte görelim:
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Ulaşım AŞ Genel Müdürü Abdurrrahman Gündoğdu, THY Genel Müdürlüğü’ne,
İSKİ Genel Müdürü Veysel Eroğlu, DSİ Genel Müdürlüğü’ne.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi eski Genel Sekreteri Kahraman Emmioğlu, TÜPRAŞ Yönetim Kurulu Başkanlığı’na.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi KİPTAŞ AŞ Genel Müdürü Erdoğan Bayraktar, Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı’na.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Emlak ve İstimlak Daire Başkanı Yusuf Beyazıt, Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne.
Bizim bakanlar değil sokakta insan içine çıkmak... Sadece gazetecilerin katıldığı basın toplantılarında bile en az 10 koruma tarafından çevreleniyor, etten duvar içinde konuşuyorlar. Neden acaba? Türkiyede asayiş Iraktan daha mı bozuk? Yoksa bizimkiler "Zalim Saddam"a göre kendi halklarından daha mı çok korkuyor? Ne olursa olsun bizimkiler korumaların arasında adeta kaybolurken çok aciz ve sakil bir görüntü oluşturduklarını acaba farketmiyorlar mı? Iraklı bakanları televizyon ekranında sık sık izliyoruz... Çevrelerinde hemen hiç koruma görevlisi görülmüyor. Geçen hafta sokağa çıkan Saddam Hüseyinin çevresinde de belirgin bir koruma fark etmedik. Büyükler neden mi büyüktür? Biz, dizlerimizin üstüne çökmüşüz de ondan. Artık ayağa kalkalım! Stirner Busha can almak yetmedi, doğumevine attığı bombalarla gözünü ceninlere bile dikti. G. Kökçe Cep mesajları... Ben 14 yaşındayım. Bir gün herkes Fenerbahçeli olacak diyorlardı, bana öyle görünüyor ki bu gidişle bir gün hiç Fenerli kalmayacak. Amerikanın Iraka yaptığından çok daha fazlasını bu Fener, taraftarına yapıyor. Fenerbahçe futbolcu transfer edeceğine İlhan Cavcav ve Ersun Yanalı transfer etsin, Avrupa şampiyonu olur.
<#comment>#comment> Iraklı bakanları televizyon ekranında sık sık izliyoruz... Çevrelerinde hemen hiç koruma görevlisi görülmüyor. Geçen hafta sokağa çıkan Saddam Hüseyin’in çevresinde de belirgin bir koruma fark etmedik.
Bizim bakanlar değil sokakta insan içine çıkmak... Sadece gazetecilerin katıldığı basın toplantılarında bile en az 10 koruma tarafından çevreleniyor, etten duvar içinde konuşuyorlar. Neden acaba? Türkiye’de asayiş Irak’tan daha mı bozuk? Yoksa bizimkiler "Zalim Saddam"a göre kendi halklarından daha mı çok korkuyor? Ne olursa olsun bizimkiler korumaların arasında adeta kaybolurken çok aciz ve sakil bir görüntü oluşturduklarını acaba farketmiyorlar mı?
Büyükler neden mi büyüktür? Biz, dizlerimizin üstüne çökmüşüz de ondan. Artık ayağa kalkalım!
Bush’a can almak yetmedi, doğumevine attığı bombalarla gözünü ceninlere bile dikti.
***Çok güzel şeyler var dünyada ...Ben mesela bir sokak tanırım İzmirde yere düşen inci taneleri gibi dökülür denize.Ekvatorda, Qito kentinde uykulu sokaklarçok kızarlarsa dağlara açılırlar birdenbire. Zaten akşam kırmızı düşer o dağlara.Amazonların derinliklerinde akan nehirlerde bembeyaz bir orkide büyür:O kadar güzel ve keskindi ki kokusu çılgın bir tay gibi koşuşturur kalbimizin kıyısında.Kalbimiz zaten tüm çiçeklerin aynası.Aydan yeryüzüne bakılıncaYalnızca Çin Seddi görülürmüş. Hayır! Yanlış.Ben baktım: Palandöken dağında açan bir gelinciği gördüm.Ve havada uçuşarak sevişen bir çift kelebeği.***Ey Şair! Güzel sözlerle, büyülü sözcüklerle kandırırsın kullarımı, diyor koca tanrı:Ben yalnız güzel şeyleri mi yarattım? savaşları, açlıkları, ölümleri, ayrılıkları... ben yaratmadım mı?Sen yarattın elbet tanrım! Onları da sen anlat kullarına.Bense güzel şeyler anlattımhiçbir şey beklemeden insan kardeşlerime:Hiç olmazsa bu şiiri okurkenmutlu olsunlar diye.Buysa suçum: Hazırım!Cayır cayır yanmaya cehenneminde. Şair Özkan Mert gençlik yıllarında Almanya ve İsveçte birlikte işçilik yaptığımız dost... Hâlâ İsveçte.. Güzel şiirler yazıyor... Savaşa Direnen Şiirler adlı kitapta gözümüze