Ankara’nın başını ağrıtan iki konu var:
Yumuşak karnı da diyebiliriz..
Birincisi; Suriye’ye militan geçişi.. IŞİD’in Türkiye’yi geçiş yolu olarak kullandığı iddiası.. İngiliz, Fransız, Çeçen, Afgan binlerce militanın Türkiye’ye geldiği, Reyhanlı, Kilis ve Akçakale’den Suriye’ye geçtiği söyleniyor..
ABD Savunma Bakanı Senato’ya bu geçişi gösteren bir harita gösterdi..
Ankara karşı çıkamıyor.. Çünkü, sınırların bir dönem yolgeçen hanı olduğu biliniyor..
*
İkincisi; IŞİD’in petrol geliri.. IŞİD adlı terör devleti militan devşirdiğine göre o militanları beslemesi lazım..
Suriye meselesinin dallanıp budaklanıp başımıza büyük dertler açacağı başından belliydi..
Sınırı ardına kadar açtık..
Ne girene baktık, ne çıkana.. Sınır yolgeçen
hanı oldu..
Açık sınır politikası yanlıştı, bedelini ödüyoruz...
Batı medyasına kızıyoruz.. Türkiye’yi IŞİD’i destekleyen ülke gibi gösterdikleri için öfkeleniyoruz..
Doğru, desteklemedik..
Başbakan hayalinin evrensel demokrasi olduğunu söyleyince..
Dün umudum yok ama hadi hayırlısı demiştim..
Bir gün bizim de olur inşallah!..
*
İnşallah dedim de bir yığın soru geldi.. Soruyorlar; evrensel çapta demokrasiye geçmek için ne yapmamız lazım?
Tabii ki yasa değişiklikleri şart ama yetmiyor.. Hazırlık yapalım bir yıl sonra, iki yıl sonra, üç yıl sonra evrensel demokrasiye geçelim demekle geçilmiyor..
Toplumun değişimi ve dönüşümü şart..
Okuyunca heyecanlandım.. Yüreğim çarptı, umutlandım.. Hadi hayırlısı dedim..
Bu halim birkaç dakika sürdü, geçti gitti..
Yüreğim çarptı ama beynim, mantığım aynı tepkiyi vermedi..
Ne mi oldu?
Anlatayım..
Başbakan, Menderes’in yolla, Demirel’in barajla, Özal’ın liberal ekonomiyle, Erdoğan’ın milli iradeyi egemen kılmakla anıldığını belirtmiş..
Sormuşlar; siz neyle anılmak istersiniz?
Kim ne derse desin, genel seçim herkes için kritik seçim olacak.. İktidar için de, muhalefet için de, sıradan vatandaşlar için de..
Çünkü sadece ülkeyi kimin yöneteceği belli olmayacak..
Rejim değişecek mi, değişmeyecek mi sorusu cevabını bulacak..
Başkanlık mı?
Parlamenter mi?
İktidar partisinin amacı gizli saklı değil.. Açık, net.. Anayasa’yı referandum yoluyla değiştirecek Meclis çoğunluğuna ulaşmayı hedefliyorlar..
Fiili durumu yasallaştırma derdindeler..
Ara sıra yapıyorlardı ama Soma faciasından sonra sistematik hale getirdiler..
Memlekette ters giden bir şeyler mi oldu.. İktidarın medya kolu anında devreye girip parmak sallıyor..
İstismar etmeyin..
Tercümesi şu..
Konuşmayın..
*
Bunun en belirgin halini Soma faciasında yaşadık.. 301 işçimizin öldüğü maden sapır sapır dökülüyordu..
Kim ne derse desin, kim nasıl savunursa, savunsun başlık şudur:
Torba yasadan hukuksuzluk çıktı..
Torba yasa 146 maddeydi.. İçinde yok yoktu..
Madencilerin emeklilik yaşından ev altından geçecek metroya, üç çocuk yapana altı yıl erken emeklilik hakkından öğretmen atamalarına kadar..
Torba değil çuvaldı..
Yasalaşan maddelerden biri de şöyle:
‘Mahkeme kararlarının gereğini yerine getirmeyen kamu görevlisi hakkında ceza soruşturması ve kovuşturması yapılamayacak ancak disiplin hükümleri saklı olacak.’
Türkiye’nin başına ‘yeni’ koydular, zannettiler ki Türkiye yenilenecek.. Gerçekten Yeni Türkiye olacak..
Yeni Türkiye türküsünü o kadar çok çaldılar, söylediler ki, muhafazakâr kesimden bile tepki almaya başladılar..
Kimi, yeni her zaman iyi değildir uyarısı yaptı.. Kimi, yeni Türkiye kutlamalarını bırakmalarını tavsiye etti..
Gerçekten de acayip bir durum vardı.. Olmayan bir şeyi kutluyorlardı..
Yeni denilerek yeni olmadığını sonunda anladılar mı bilmiyorum.. Çünkü eski tas eski hamam gidiyor..
Son günlerden üç örnek..
Torba yasa.. Yeni Türkiye dedikleri torba yasa mıdır? Meclis’in işlevi birbiriyle uzaktan yakından ilgisi olmayan yasa maddelerini aynı torba içinde ele alıp jet hızıyla onaylamak mıdır? Yasamanın görevi yürütmenin bir dediğini iki etmemek midir?