Başbakan hayalinin evrensel demokrasi olduğunu söyleyince..
Dün umudum yok ama hadi hayırlısı demiştim..
Bir gün bizim de olur inşallah!..
*
İnşallah dedim de bir yığın soru geldi.. Soruyorlar; evrensel çapta demokrasiye geçmek için ne yapmamız lazım?
Tabii ki yasa değişiklikleri şart ama yetmiyor.. Hazırlık yapalım bir yıl sonra, iki yıl sonra, üç yıl sonra evrensel demokrasiye geçelim demekle geçilmiyor..
Toplumun değişimi ve dönüşümü şart..
Mesela.. Aklıma gelenleri sıraladım, küçük bir liste yaptım..
- Dünya çapında, iki üç üniversitenin olması gerekiyor.. Bizde 81 ilde üniversite var ama fakültelerin çoğu lise düzeyinde..
- Okuryazarlık oranının misliyle katlanması gerekiyor.. Kâğıt üstünde değil, gerçek okumadan bahsediyorum.. Gazete, dergi, kitap satışı Batı ortalamasına çıkmalı..
- Tabii ki gelir düzeyi en az ikiye katlanmalı.. 20 bin dolarlar seviyesine çıkmalıyız..
- Sadece bu da yetmez, gelir dağılımı adaletli olmalı.. Uçurum kapanmalı..
- İnsanlar yan gelirlere muhtaç olmamalı..
- Sosyal yardımlar lütuf değil hak olmalı..
- Sivil toplum kuruluşları partiler kadar güçlenmeli..
- Sandık demokrasisine son verilmeli.. Sandık her şeydir anlayışı terk edilmeli..
- Siyaset ekonomiden elini ayağını çekmeli.. İhale dağıtan konumunu bırakmalı..
- İktidarlar kızınca müfettiş silahına sarılmamalı..
- Yürütme-yargı-yasama kesin ve kalın çizgilerle birbirinden ayrılmalı.
- Her gelen iktidar ülkeye yeni biçim verme sevdasına kapılmamalı..
- Gücü eline geçiren topluma şekil vermeye uğraşmamalı..
- Nesil yetiştirme anlayışı tarih olmalı..
- Hükümet olan milli irade adına karar verme duygusundan kurtulmalı..
*
Aklıma gelenleri sıraladım.. Liste çok daha uzayabilir..
Meselenin temeli şu.. Gelir ve eğitim düzeyi yükselmeden, okuyan toplum olmadan evrensel demokrasiye geçilmiyor..
Karne kötü gelecek galiba!
Kredi derecelendirme kuruluşları ‘Moody’s ve Fitch’e bombardıman başladığına göre..
İktidar siyasi değerlendirme yaptıklarını ilan ettiğine göre..
Demek ki; karne kötü gelecek..
Maliye Bakanı da Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı da Moody’s ve Fitch’i uyardı..
Başbakan ‘Objektif kriterlerle hareket etmezlerse Türkiye buna sessiz kalamaz’ dedi..
Yani.. Karne kötü gelirse Ankara herhalde o karneyi çöp tenekesine atacak.. (AB ilerleme raporunu attıkları gibi)
Cumhurbaşkanı ise ilişkiyi kesmekten yana..
Anlaşılan o ki; kötü karne gürültü koparacak.. İktidar bu tehlikeye karşı şimdiden hazırlık yapıyor..
Biliyorduk, söylemiştik, karar siyasi diyecekler.. Kasıtlı olduğunu ilan edecekler..
İyi gelirse.. İstenilen gibi çıkarsa..
O zaman da gücümüzü gösterdik derler..
Beşiktaş’ın seyircisi nereye gitti..
Ligin ikinci maçı.. Avrupa’da oynadığı iki maçta da beğeni toplayan Beşiktaş ligde ilk defa seyircisinin karşısına çıkacak..
Gerçi kendi sahası değil, dağ başında ama olsun..
Galatasaray takılmış, Fener, Trabzon takılmış.. İkinci hafta liderlik kapısı açılmış.. Beklenen Beşiktaş’ın rahat bir maçla hatta farklı bir skorla zirveye çıkması..
Hal buyken satılan bilet sayısı 1300..
Statta beş altı bin kişi var.. O muhteşem seyirci nerede?
Yoksa küs mü? Yönetime kırgın mı?
Galiba öyle..
*
Gezi olaylarına destek verdi diye Çarşı grubunun başına gelmedik kalmadı.. Bir yıldır hedefteler.. Çarşı’nın önder isimlerine darbe girişiminden dava açıldı.. 35 kişi hükümeti silah zoruyla indirecekmiş!..
Beşiktaş yönetimi ne yaptı?
Sırtını döndü.. Arasına mesafe koydu.. Onlarsız olsa daha iyi olur havasına girdi..
Sahip çıkmalarını geçtim, seslerini bile çıkarmadılar.. Yöneticiler, Çarşı’yı sorarlar diye kameralardan köşe bucak kaçtı..
Şimdi diyorlar ki niye seyirci yok?
Niye olsun ki..
*
Rize maçı uyarıydı.. Çarşılı olmayan Beşiktaş seyircisi de Çarşı yoksa biz de yokuz mesajını verdi..
Tribünler boş olunca takım da ilk vurgunu yedi..
Düşünün.. Şampiyonluğu oynayan takım sahaya çıkıyor, ara ki seyirciyi bul.. Futbolcu havaya girebilir mi? Giremez..
Girmediler zaten..