Sandıktan tek parti iktidarı çıkma- yacağına olan inanç giderek kuvvetleniyor..
Tahminler de bu yönde..
HDP barajı aşarsa AKP’nin tek başına iktidara gelmesi zor..
HDP barajı geçemezse başkanlık sistemi, tek adam rejimi kapıda..
Yani..
Dört seçenek var..
BİR: Tek parti iktidarı..
İKİ: Anayasa değiştirecek güçte tek parti iktidarı.. Başkanlık rejimi koşusu..
Cumhurbaşkanı, Diyanet İşleri Başkanı Görmez’i, milyonluk Mercedes kullanmasını hoş göstermek için, meşru kılmak için dini lider ilan etti..
Dini liderlik kavramını getirdi.. Yeni bir tartışmanın kapısını araladı..
Cumhurbaşkanı bununla da kalmadı..
Diyanet Başkanı’nın dini lider görmeyenleri ‘Bunların dinle, Diyanet’le alakası yok‘ diye suçladı..
Baştan şunu söyleyeyim..
Demokratik, laik, hukuk devletlerinde dini lider yoktur..
Bizde böyle bir müessese yok.. Başimamlık makamı yok.. Ayetullahlık kurumu yok..
Kabul edilen, taraftar bulan yorum şu: İktidar partisi için seçim bıçak sırtında..
İktidara destek veren yazarlar da yavaş yavaş ‘koalisyon’ ihtimalini dillendirmeye başladı..
Tahminler şu yönde..
İktidar partisi ya ucu ucuna yerini koruyacak.. 276’nın bi gıdım üzerine çıkacak.. Ne bileyim; 278’le 280’le iktidar olacak..
Ya da 276’nın altında kalacak.. Siyaset formatlanacak..
Olasılıklar arasında şu da var tabii.. HDP yüzde 9’la baraj altında kalır.. İktidar partisi avantadan 45-50 milletvekili çıkarır..
330 eşiğini aşar..
İki uç gibi görünüyor ama gerçekten durum böyle.. İktidar partisi anayasa değiştirecek sayıya da ulaşabilir, hükümeti kuramaya da bilir..
Farkına yeni mi vardın diyebilirsiniz ama öyle değil..
Siyasi davaların kumpas olduğu, insanlara tezgâh kurulduğu ispatlanmıştı.. İktidar partisi ‘tezgâhı’ kabul etmişti..
Kandırıldık, aldatıldık söylemiyle işin içinden sıyrılmaya çalıştı..
Başardı mı bilemem..
Ama şu bi gerçek, siyasi davalarda yargı sıfırlandı.. Yargıya güven dibe vurdu.. Polis-savcı-hâkim üçlüsü Türkiye’ye çok zarar verdi.. Türkiye’yi muz cumhuriyeti yaptı..
Yargıyı itibarsızlaştırdı..
-
Siyasi söylemin neresine oturur bilemiyorum ama bana komik geldi..
Komik değil de valla garip geldi..
İktidarın tavrı hadi neyse de, İktidarcıların korosuna ne diyelim..
Pitbull gibiler..
Muhalefet ne söylerse söylesin, değişmiyor.. Pitbull gibi, köpekbalığı gibi saldırıya geçiyorlar..
İşleri bu!..
Önlerine gelene hakaret etmek..
Anlatmaya başlayayım..
Seçim süreci başladığında Cumhur- başkanı ‘başkanlık meselesini’ gündeme getirdi..
Bu seçimin başat konusunun başkanlık rejimi olmasını istedi..
Hatta seçimin bir tür referandum olacağını ilan etti..
Katıldığı her toplantıda, çıktığı her meydanda ‘başkanlık için’ oy istedi.. Ekonominin üç yıldır patinaj yaptığını söyledi.. Başkanlık rejimine geçmezsek bizi kötü günler beklediğini ima etti..
Seçmene 400 vekil verin dedi.. Gönlündeki partiye oy istedi..
Ama ne yaptı ne ettiyse muhalefet partilerini kulvarına çekemedi.. Muhalefet başkanlık topuna girmedi.. Başbakan girdi girmesine ama kerhen girdi..
Günler ilerledikçe başkanlık tartışması köpüreceğine söndü..
Gündemden düştü..
Kim ne derse desin; HDP’yi popüler yapan Eş Genel Başkanı Demirtaş’tır..
Geniş kitlelere mal eden.. Sempatik kılan..
Demirtaş Cumhurbaşkanı seçiminde eline geçen fırsatı çok iyi kullandı.. Sakin, esprili ama keskin cevaplar vererek batılı kentli seçmenin dikkatini çekti..
Sevgisini kazandı.. Güler yüzüyle ilgi odağı oldu..
-
Demirtaş 7 Haziran seçim sürecine de iyi girdi.. Hazır cevaplığıyla, düzeyli ve dozajında eleştirileriyle, yarattığı sempatik atmosferi daha da genişletti..
PKK’ye ters bakanlar, Demirtaş’a ters bakmadı.. PKK’yla Demirtaş’ı aynı kefeye koymadı..
Kimilerine biraz sert gelecek, keskin gelecek ama samimi düşüncem böyle..
Beşiktaş ruhuna ihanettir.. Daha açıkçası; ucuzluktur..
Beşiktaş camiası ucuz galibiyetlerle, avanta gollerle kupa kaldırma peşinde olan camia değil ki!..
Beşiktaş’ın bir duruşu vardır.. O duruşu temsil eden futbol takımı vardır.. Taraftar grubu vardır.. Teknik direktörü vardır.. Bir kimliği, kişiliği vardır..
Bilic, bu kimliği, kişiliği çok iyi temsil etti.. Beşiktaş’a teknik direktör olmanın hakkını verdi..
Çok da yakıştı..
*