“Soul of a Woman”Sharon Jones and the Dap KIngs
Sharon Jones’un ölümünün ardından yayınlanan son albümü, bir “anısına” albümü değil. “Best of” da değil. Bu yeni bir albüm. Jones bir yandan kanser tedavisi görürken diğer yandan bu albümü yetiştirmeye çalışıyordu. Soul müziğin son 10 yıldaki en güçlü en karakteristik vokallerinden ve kişiliklerinden biriydi. Gerek müzikal çalışmaları, gerek kişiliği bakımından gerçek bir “bağımsız” sanatçı olduğunu söyleyebiliriz.
Albüm belki de şu ana kadar yaptıklarının en iyisi. Dap Kings tarafından ustaca çalınmış 11 nefis soul şarkısı. Son derece pozitif bir albüm bu üstelik.
Yıllarını ırkçı ve seksist önyargılarla, müzik kartelleriyle ve son olarak da kanserle mücadele ederek geçiren, her olumsuzluğu gülümsemeyle karşılamayı bilen yürekli, müthiş bir insandı. Sevgiyle anıyorum.
“Waiting On A Song” - Dan Auerbach
The Black Keys’in solisti Dan Auerbach’ın gruptan ayrı projesi The Arcs’ı biliyoruz. Ama bu ilk solo albümü. 2010’dan bu yana Nashville’de yaşayan ve buradaki Easy Eye Sound adlı stüdyoda pek çok uluslararası sanatçıyla kayıtlar yapan sanatçının 10 şarkılık albümü blues, soul, rock, country sularında dolanan, Amerikan müziğinin en yerel ve en geleneksel tarzlarına odaklanan bir çalışma. Elbette bu şaşırtıcı değil. The Black Keys’den zaten aşina olduğumuz müzikler bunlar. Albüm bu sayfada tanıttığım albümler içinde en fazla hit potansiyeli olan, radyo dostu şarkılarla dolu. Auerbach’ın ve The Black Keys ekolünün de alameti farikası zaten bu eksi usül müziklerden ve gelenekten yepyeni hit çıkarmak. Bugün grup, müzik sektörünün en fazla talep alan, en değerli ekiplerinden biri. İşin sırrı geleneksel müzikler, babaları iyi dinlemek, özümsemek. Bu sizi kültürlü yaptığı kadar sanatçıların klasikleri seviyesine ulaştırıyor.
“Face Your Fear” / CurtIs HardIng
Amerikalı soul vokalisti ve besteci Curtis Harding’in üçüncü solo albümü ilk ikisinin çizgisinde, 60’lar, 70’ler garaj rock, soul, blues havalarında. Bu sound’u 2010’ların stüdyo ortamında canlandırıyor ama bunu yaparken bu eski usul sound’un kimyasını bozmuyor. Bana kalırsa ruhu ve vokal tarzı da buna uygun. Zaten asıl önemli olan da bu. Albümün adı “Korkunla yüzleş” anlamına geliyor. Korkularımızla yüzleşirsek ileri gidebilir miyiz? Evet. Ama gitmemişiz işte. Harding, en küçük korkudan, “siyahları sevmiyorum” gibi bir korkuya kadar hepsiyle yüzleşmek gerekiyor diye konuşmuş. 60’lardan bu yana ne korkular ne de önyargılar azaldı doğrusu. Elimizde böyle bir bilgi yok. Böyle bir hayat da yok.
Curtis Harding çok güçlü vokallere sahip bir isim. Gnarls Barkley’den Cee Lo Green’in vokalistliğini yapıyordu. The Black Lips ve Mastodon üyeleriyle çalıştığını biliyoruz. Rock, blues-soul çizgisini koruyor ve müzikal algısı, yelpazesi geniş bir tablo çiziyor. Ancak alt yapıda ne olursa olsun bu adam ağzını açtığı anda vokaller 1960’ların soul’unu işaret ediyor.
Çok satan edebiyat dergileri
Tamam ünlü isimleri kadronuza katıyorsunuz, ünlü isimler aracılığıyla edebiyatı daha geniş kitlelere sevdirmeye çalışıyorsunuz. Tamam şu saçma sapan gündemde edebiyatın az da olsa gündeme gelmesini, iki tane eve girmesini sağlıyorsunuz,
Tamam, Türkiye gibi futbol ve siyaset dışında kimsenin hiçbir şeyle ilgilenmediği bir ülkede edebiyat alanında dergi yayımlamak gibi çok zorlu ve saygıdeğer bir yola çıkmışsınız. Tamam kitap okunmayan bir ülkede kitap okumayı özendiriyorsunuz.
Kimsenin yazmadığı, yazının, yazanın sevilmediği bir toplumda yazmayı özendiriyorsunuz. Ama biraz da ünlü olmayan isimlere, yeni yeteneklere yer verseniz de gelecek vadeden genç yazarlar geniş kitlelere ulaşma fırsatı bulsa... Fena mı olur?
Single dünyası
“Yüreğim İmparator” Ars Longa: Sony Music’in İstanbul Blue işbirliğiyle yayınlanan bir dizi single plağın sonuncusu işlerini yıllardır ilgiyle takip ettiğimiz Ars Longa’nın “Yüreğim İmparator” adlı single’ı. Bu güzel şarkıyı meraklısı plak olarak da köşeye koymalı.
Geceleri radyo dinlemenin faydaları
Televizyon seyretmiyorsun.
Normalde dinlemeye vakit bulamadığın kadar şarkıyı art arda dinleyebiliyorsun.
Yeni şarkılar öğreniyorsun. Hele zevkine göre bir istasyon bulduysan.
Aynı anda başka bir şey yapabiliyorsun. Mesela bir Rus klasiğine dalmak, insanlığın sefillliği ve güzelliği arasında gidip gelmek. Yazı yazmak. Ders çalışmak icabında...
İnternette oradan oraya sürtebiliyorsun bir yandan, istersen o da mümkün.
Düşünebiliyorsun.
Yalnızlık hissetmiyorsun. Veya en güzel şekliyle yalnızlığını hissediyorsun. Geceleri radyo dinleyenler kulübü mü kursak?