İngiltere’de kullan at bebek bezine ek vergi gelmesi gündemde. Neden mi? Kullan at bebek bezi çevre için çok zararlı da ondan. “Bebek bezine vergi olur mu?” falan diye bir şey yok yani konu çevreyse sade vatandaşın çocuğunun kakasına bile müdahale var devletten. Yıkanabilenlerden kullanılması tavsiye ediliyor. Kullan at alınmasın diye de ek vergi konacakmış.
Yani çevreye duyarlıysanız ve Twitter âlemlerinde esip gürlemek dışında samimi olarak bir şeyler yapmak niyetindeyseniz elinizi çocuğunuzun kakası bulaşacak, başka yol yok.
Bir e-mail’in karbon ayak izi 0.3 grammış. Tamam, bugün artık birbirimize mesaj yollamak için ağaç kesmiyoruz ama e-mail’in de bir karbon ayak izi var, işin aslı bu. Öyle olur olmaz ha bire bombalamak yok bundan sonra, aklınızda olsun. Gerekli olduğu kadar atın şu mail’leri. Ama ne kadar azaltırsanız azaltın işi sırf mail atmak olan milyonlarca insan ve şirket var. Onlar ne olacak? E-posta vergisi konacak mı?
“How Bad Are Bananas? The Carbon Footprint of Everything” adlı kitapta her şeyin karbon ayak izine dair detaylı bilgiler var. İnternete girince bir sürü online karbon ayak izi hesaplayıcı da buldum. Siz de girip bakabilirsiniz.
Okuyunca, öğrenince bilinçlenmek yerine bende tersi oldu. Günlük hayatta ne yaparsak yapalım hiçbir anlamı yok noktasına geldim.
Bulaşık makinesinde 55 derecede bulaşık yıkamanın karbon ayak izi 770 gram. 65 derecede yıkayayım daha temiz olur diyorsanız, 990 gram. Aman elde yıkayayım, soğuk suyla derseniz sıfıra yakın (ama öyle uzun uzun değil). Uzun uzun elde hele de sıcak suyla yıkamak ve sonra makineye koymak kabul edilemez. Makinenin 990 gramına 9000 gram da elde yıkama karbon salımını ekleyin.
Bunları tek tek hesaplayıp, bütün sene soğuk suyla elde yalap şalap şap yıkadınız diyelim, kâğıt kullanımını azalttınız, çocuğun altına yıkanabilir bez bağladınız, naylon torba kullanmadınız, arabayı satıp bisiklet aldınız, her yere yürüdünüz vesaire vesaire...
Bütün bunların ardından uçağa binip Bodrum’a bir tatile gittiğiniz anda her şey çöpe gidiyor. Dört kişilik ailenin Bodrum’a gitmesi 1.1 ton karbon salıyor atmosfere. E, bu ne perhiz bu ne lahana turşusu? Bunun daha dönüşü var.
Londra-İstanbul dört kişi tek gidiş 4.4 ton karbon salımı demek. İster elini kakaya daldır ister çocuğunu çıplak dolaştır, hiçbir anlamı yok. Bir çocuk hayatı boyunca kullan at bez kullansa 490 kg karbon salıyor. Senin tek başına bir kez uçağa binmen bunun iki katından fazla salım demek.
Peki, “long weekend”çileri ne yapalım? “Hafta sonu Paris’e gidip geldik”. İyi halt ettin. Dünyayı mahvettin haberin var mı? Ya iş seyahatleri. “Şanghay’a toplantıya gittik. İki gün kalıp geldik.” Bravo. Sellere, kasırgalara biraz daha katkıda bulundunuz.
Hadi uçmayı da boş verelim (vermemeliyiz ama iki dakika düşününce daha da beteri var), dünyadaki termik santraller ne kadar karbon salıyor atmosfere haberimiz var mı?
Plansız programsız büyüyen şehirler kışın ısınmak için ne yapıyor? Dünyadaki binlerce tanker denizleri kirlete kirlete dolaşırken ne yakıyor? Savaşların karbon salımını hesaplayalım mı mesela? Vatandaşından bebek bezine vergi kesmeyi planlayan devletlerin uçak gemilerini, savaş uçaklarını, tanklarını, tüfeklerini hesaplayalım mı?
Bütün bunlar dururken, biz çocuğumuzun altına bağlayacağımız bebek bezinden ödün vermeliyiz, naylon torba kullanmamalıyız. Çünkü çevre... Tamam, peki, ama nasıl olacak?
Elektrikli arabalara geçiş oluyor, ne güzel diyor herkes. İyi de kardeşim, Elon Musk bir yandan elektrikli araba üretiyor, öbür yandan uzaya turist götürmeye çalışıyor. Tek seferde ne kadar karbon salıyor acaba bir hesaplayalım mı? Ürettiği arabaların hiçbir anlamı, katkısı yok çevreye.
Virgin Galactic, yakın tarihte yılda 400 uzay seyahati yapabileceğini hesaplıyor. Bir normal uçak yolcusunun Atlantik ötesi uçuşlardaki karbon ayak izi 4.5 ton. Bir uzay uçuşunda bu rakam 50-100 katına çıkabiliyor. Hesabı siz yapın.
Zenginler uzaya gidip duygusal anlar yaşayacak ama biz bebek bezine vergi ödeyeceğiz ya da kullan at bez kullanarak kaka içinde yaşamayı göze alacağız. Çünkü çevreye duyarlı olmalıyız.
Bu manzarada ters giden bir şeyler var gibi geliyor bana.