Clubhouse Y kuşağının ilgisini pek çekmedi galiba. En azından İngiltere’de benim içinde bulunduğum çevrelerde denk geldiğim 20’lerinde, 30’larının başında insanlar Clubhouse’u saçmalık olarak nitelendiriyor. Yani burada öyle her gelen yeniliğe buyur deyip atlamak gibi bir tutum yok. İçinde bulunduğum bir Whatsapp grubunda konu öyle eleştirel ifadelerle tartışıldı ki şaşırdım. 70 yaşında dedelerin genç kuşağı eleştirmesi gibiydi. Tek fark: Yaş 70 değil 25.
Clubhouse 2020’de kuruldu ama 2021 başında her yere yayılmaya başladı. 2020 Eylül, Ekim ve Kasım’da neredeyse hiç indiren falan olmamış. 2021 Ocak’ta bir anda 2.3 milyon kişi tarafından indirilmiş ve kullanılmaya başlanmış. Bir önceki üç aylık dilime göre % 3250 oranında artış var. Bu ani popülerliğin nedeni olarak Elon Musk, Mark Zuckerberg gibi isimlerin Clubhouse’u kullanması gösteriliyor. Bu isimlerin konuşmalarını dinleme fırsatı bulmak. Geçen mayısta 100 milyon dolar olan değeri ise bugün 1 milyar dolar olarak hesaplanıyor Clubhouse’un ve pek çok uzman temkinli de olsa geleceğin sosyal medyasının “audio chat” üzerine kurulacağını tahmin ediyor. Bu çok önemli çünkü yazılı kültürün sonu demek bu. Sosyal medyanın yazılı olması, kullanıcıların anonim kalabilmesi gibi özellikleri burada yok. Bu bir devrim gerçekten. Yani insan illa bir şeyler yazıyor ama söyleyecek, konuşacak bir şeyi var mı herkesin? Kaç sosyal medya kullanıcısı anadilinde düzgün cümle kurabiliyor, bu bile bana göre araştırılması gereken bir konu.
Teknik olarak konu bazlı chat odaları var. Girip dinliyor ya da konuşuyorsunuz. Diğer sosyal medyadan büyük bir fark, davetle girilebiliyor. Bunun trolleri uzak tutacağı ya da trollerden sıkılanların kendi başına “konu dışı” sohbetler yapabilecekleri bir yer olması bekleniyor sanırım. Ancak ilk duyduklarım bu mekanizmanın pek işlemediği.
Twitter’da mesela “Şu konu konuşuluyor, koşun, davet lazımsa ben ederim” diyen bir sürü hesap karşıma çıktı. E birader, o zaman davetle girmenin ne kıymeti kaldı bu bir. İkincisi, davet edecek kişiye bütün bilgilerinizi vermeniz lazım, telefon dâhil. Yani trollerden kaçacağız diye bütün bilgilerimizi bir yerlere vereceğiz. Yağmurdan kaçarken doluya tutulmak.
Öte yandan, konuşulan konuların “konu dışı/out of context” olduğu da gerçek değil. Herkes gündemi olduğu gibi chat odalarına taşımış durumda.
İnsanların artık gündem dışı mevzuları konuşmak istediği bir gerçek. Bugün Twitter’a girdiğinizde gündem üzerinize boca ediliyor. Sesinizi çıkarıp “Şu albüm çok güzel, şu grup hakkında bir analiz var okumalık” dediğinizde ya da bir kitap önerdiğinizde millet ya ilgilenmiyor ya da üzerinize çullanıyor “Vay efendim, sokakta neler oluyor, senin derdin bu mu?” gibisinden. Zaten son 10 yıldır gündem denen şeyden başka bir şeye kafa yormadığımızdan her konuda komple geriledik. Kafa yorduğumuz konularda da ileri gittiğimiz söylenemez, o da ayrı. Yani gündeme dalıp, ileri geri konuşmak bize hiçbir şey kazandırmıyor. Aksine, aptallaşıyor ve renksizleşiyoruz. Lafı şuraya getireceğim. Gündem dışı muhabbetlerin edileceği trolsüz bir sosyal medya ortamına cidden ihtiyaç var. Ama neresi olacak? Belli değil.
Yetişkinler için sosyal medya bu şekilde çıkmaza girerken, ergenler ve çocuklar TikTok gibi “konu dışı/out of context” mecraları seviyorlar. Ancak elbette gündem dışı mecra lazım derken kastım ailecek eşofmanları giyip, dans ettiğiniz komik videolar çekin demek istemiyorum. Bu da aşırı aptallaştırıcı bir süreç. Hele pandemide evde oturan işsiz güçsüz insan sayısı arttığından Tik Tok tarihinin en hareketli dönemini yaşıyor ve sanırım gelecekte de pek kırılamayacak rekorlar kırılıyor şu anda.
Gündem, siyaset ve muhtelif duyarlılıkların her gün cirit attığı kavga dövüş mecralardan bayıldı, bıkıldı. Konu dışı muhabbetler özleniyor, ancak yeni mecralardan buna uygun bir tane henüz benim gördüğüm kadarıyla yok.
Geleceğin sosyal medyası haber ve gündem odaklı olmayacak dersek doğru bir tahmin olur mu? Bekleyip görelim.