Geçenlerde yanımdan geçen mor spor ayakkabılı adamı görünce, “Benden daha çirkin koşu ayakkabısı olan insanlar da varmış” diyerek sevindim. Koşu ayakkabılarımdan nefret ediyorum.
Çünkü hangi markaya bakarsam bakayım, istediğim gibi bir şey bulamıyorum. Gidip en az çirkinine razı olarak satın alıyorum. Bütün spor ayakkabıları, özellikle performansa dayalı olanlar ve başta koşu modelleri kendilerinden kesin suretle nefret etmemizi sağlayacak ince ince detaylarla işlenmiş gibiler.
Birinin tipini beğeniyorum ama renk skalası berbat. Başka birinin rengi istediğim gibi, ama adeta spor ayakkabıdan nefret eden biri tarafından tasarlanmış. Başka biri rahat görünüyor ama tabanını öyle bir yapmışlar ki ayağına araba lastiği giyip çıksan daha iyi görünebilir.
Logosunu sevdiğim markaların yeni modellerinde logo yok. Logosunu sevmediklerimin logoları dev gibi. Balık pulu gibi dokular, anlaşılmaz ve anlatılmaz çirkinlikte degradeler, parlak yüzeyler, yaldızlar şunlar bunlar. Ne yapıyorsunuz arkadaşlar, bu kadar çirkinlik için cidden çok uğraşmak lazım.
İlk yabancı spor ayakkabısını 80’lerde alan (Nike Legend, 1982), 80’ler ve 90’ların spor ayakkabılarıyla büyümüş biriyim. Üzgünüm ama bu çok yüksek bir seviye ve aşılması zor. Teknik olarak günümüzün “lifestyle” adı verilen kategorisi altında yer alan klasik modeller, daha çok “originals” adıyla bildiğiniz şeyler, benim zamanınım güncel ayakkabılarıydı. Bugün de tercih ediliyorlar çünkü çok iyiler. Bence spor ayakkabı budur ve estetik olarak daha üst bir seviyeye geçilemedi.
Bu söylediklerimi yaşlanmak ve eskiyi özlemek sanabilirsiniz ama değil. Bugün bu modelleri herkes hâlâ giyiyor. Berbat yeni modelleri ise sadece mecbur olduğumuzda, koşu için, tenis, futbol, basketbol oynamak için mecburen alıp giyiyoruz. Bir tanesi bile güzel değil.
Bugün güzel görünen, şık olmak için alıp giymek isteyeceğiniz ayakkabıların neredeyse tamamı, Adidas Gazelle’den, Stan Smith’ten (ki şu ara yeniden 555’inci kez trend olarak iteleniyor) Nike Air’e, Jordan’a, New Balance 574 ya da 997’den Converse All Star’a ve Vans’in klasik modellerine bütün ayakkabılar 1960’lar ve 1990’lar arasındaki altın dönemde tasarlanmış ayakkabılar. Bugün hâlâ bu tasarımların bire bir aynıları ya da modernleş-tirilmiş versiyonları satışta.
Teknik olarak dedelerinizin giydiği spor ayakkabıları giyiyorsunuz, bana kuşak farkından bahsetmeyin. Burada açıkça korkmadan belirtelim ki günümüz spor ayakkabı tasarımcılığı yerlerde sürünüyor. Başta Kanye West, sırf rap’çilerin spor ayakkabılara ettiği kötülüklere bakmak yeterli. Lil Nas X’in Nike ile tasarladığı “Satan” modeli tabuta çakılan son çivi olabilir sadece.
Pandemi döneminde evlere kapanma, resmi ortamlardan uzaklaşma, kıyafet kodu gerektiren durumların azalmasıyla birlikte spor ayakkabı ve spor giyim önem kazandı. Dolayısıyla, spor giyim kuşam ve ayakkabıların tasarımı bence daha da önemli oldu.
Bu zevksizlik devam edecek diye cidden üzülüyorum. Ama markaların alışveriş sitelerinde “originals” tab’i durdukça bana sıkıntı yok.
Ayıptır söylemesi, spor ayakkabılar için düşündüklerimi popüler müzik için de düşünmeye başladım. Odadaki fil işte bu. Günümüz popüler müziği berbat bir yere geldi, tıkandı kaldı. Hikâye kısırlığı, vasatlık, tekdüzelik, siyaseten doğruculuk, yaratıcılık adı altında insan doğasına ve müzikal estetiğin tarihsel gelişimine aykırı birtakım sığlıklar ve mood bakımından berbat bir yerde pop müzik. Geçenlerde bir süpermarkette dolanırken 90’lar çalan bir radyoya denk geldim. Bir anda mood değiştirdim. 90’ların süpermarket müziği bile günümüz popundan daha iyi.
80’lerde ve 90’larda pop dinleyerek büyümüş biriyim. Artık dinleyemiyorum. 15-25 yaş arasında dinlediğimden bile daha fazla alternatif müzik dinliyorum. Çünkü pop mainstream olmaktan uzaklaştı. Alternatifin hem de en kötü ekolü tarafından esir alındı. Aradığım farklı renkleri ancak alternatif alanlarda bulabiliyorum.
Uzun lafın kısası, spor ayakkabılar ile pop müzik arasında bir ilişki var ve konuyu kuşak farkından başka bir perspektifte değerlendirmek isteyenler burada üzerinde düşünülecek çok şey bulabilirler.