Şu günlerde Londra’da bu soru “Mars’ta ne yiyeceğiz?” sorusundan daha fazla tartışılıyor. Design Museum’da açılan “Moving to Mars (Mars’a Taşınmak) adlı sergi dolayısıyla gündeme gelen konulardan biri bu. Ama aslında giyim kuşamın yeme içmeye galip gelmesi yeni bir konu değil. Eğer sizin için “life style” önemliyse, sağlık, beslenme ve tüm diğer konular hep ikinci planda kalıyor. Kuru ekmek ve suya talim edip “o ayakkabı”yı giymek modern çağlardan günümüzün postmodern ultra teknolojik dijital/bilişim toplumuna pek de değişmiş bir davranış türü değil. Yarın Mars’ta da anlaşılan aynısı olacak gibi duruyor. E insan aynı insan, neden Mars’ta farklı olsun ki?
“Mars’a Taşınmak” sergisinin ana cümlesi “Mars’a gitmeden sizi Mars’a götürüyoruz” olarak belirlenmiş. Bence de Mars’a gitmenin en güzel yolu bu. Mars fantezileri yapanlara en iyi teknolojiyle 8 ayda varılacak, soluyacak bir atmosferi olmayan, artı 80, eksi 140 derece arası sıcaklıklara sahip bir kızıl çöle gideceklerini hatırlatmak lazım. Ama biz insanlık olarak kimilerine göre illa ve nasılsa oraya gideceğiz. Mars, modası geçecek, günün birinde buzdolabına kaldırılacak bir hayal midir, yoksa gerçekten gidiliyor mu göreceğiz. Ya da torunlarımız görecek.
Ama gideceksek ve de modamızla, kültürümüzle gideceğiz. Kültürümüze ait sadece iyi ve güzel şeylerle değil içi her tür ıvır zıvır dolu berbat bir bagajla da gideceğiz.
Christopher Reaburn Bahar Yaz 2020 koleksiyonunu hazırlamış. Mars’ta bahar ve yaz denmek mi istenmiş tam anlaşılmıyor. Kesin olan, alüminyum folyo başrolde. Dünyada güneşin zararlı ışınlarından yaşanmaz hale geldiğinde bol radyasyonlu Mars’a gideceğimizi bilmek beni pek rahatlatmıyor, sizi bilmem.
Bu bir fantezi ve bir modasal/sanatsal refleksiyon. Bunu anlıyoruz. Ama işin sahici kısmı da yok değil. Bakın geçen hafta Mars sergisi haberiyle aynı anda başka bir haber daha dolaşımdaydı. Virgin Galactic adlı şirketiyle uzay turizmini başlatmaya hazırlanan Richard Branson uzay seyahatinde kullanılacak kıyafetleri basına tanıttı.
2020’de kendi şirketiyle yolculuk edecek ilk uzay turisti olacak Branson. Ardından seri geziler başlayacak. Virgin Galactic 60 ülkeden 600 kişinin uzaya gitmek için kaparo verdiğini açıkladı. 2500 kişi de bekleme listesinde yer alıyor. Bu listeye girmek için 250 bin dolarlık bir kayıt ücreti ödüyorsunuz. Branson hazırlıkları tamamlamış gibi duruyor. Kıyafetleri Under Armour hazırlamış. Branson Twitter hesabında “Uzay kıyafetinin görünümünü ve hissini sevdim. Asıl sevdiğim şey ise gelecek defa bunları giydiğimde uzaya çıkıyor olacağım gerçeği” notuyla paylaştı fotoğrafları. Açıkçası, tasarım olarak Star Trek’ten (Uzay Yolu) daha öte bir noktada değiller. Yaklaşık 50 yıl önce Kaptan Kirk ve Mr. Spock da böyle giyiniyordu.
Uzay kıyafetleri moda tarihçileri için apayrı bir inceleme konusu olmalı. 1960’larda Pierre Cardin’in uzay yolculuğu konseptli tasarımlarından günümüze gelena kadar pek çok kere uzayda ne giyeceğiz konusu gündeme geldi. Kubrick’in Space Odyssey 2001’inden Battlestar Galactica’ya (2004’teki uyarlaması bence tüm zamanların en iyi uzay temalı TV draması olabilir) giyim kuşam farklı uçlara savruldu. Bazen estetik, bazen fonksiyonellik ön plana çıktı. Ama ilk kez sanırım iş ciddiye biniyor. Yani hayal âleminde değil gerçek hayatta uzaya gidiliyor.
Mars hayalleri, beni dünyama daha fazla yakınlaştırıyor. Eski, bildik, sevgili dünyamda kot ve tişörtümle dolaşmaktan memnunum. Berrak bir yaz gecesinde güneyde bir yerlerde gökyüzündeki yıldızları seyretmekten de mutluluk duyuyorum. Uzayla ilişkimi farklı boyutlara taşımaya hiç niyetim yok.