70000 Tons of Metal festivali bu yıl 7-10 Ocak tarihleri arasında gerçekleşecek. Festival Karayipler’de bir cruise gemisinde gerçekleşiyor. Yolcular, pardon seyirciler, ada ada dolaşıp gemide 60’tan fazla metal grubunu izleyecek
Birkaç yıl önce müzik festivali trendlerinin nereye gittiğine dair bir yazı yazmıştım. Bu yazıda tematik festivallerden, doğada yapılan özel müzikli buluşmalara, belli müzik türlerine odaklı butik festivallerden yemek ve spor, sağlık gibi temalarla iç içe geçen gezici festivallere pek çok örnek vardı. Orijinal bir formatı gözden kaçırmışım. Geçenlerde bir haberle önüme düşünce hayretimi gizleyemedim. Cruise gemisinde heavy metal festivali. Heavy metalin ruhuna aykırı mı değil mi bu tartışma bir kenarda dursun ben size durumdan bahsedeyim.
Müzik dünyasında teknoloji, oyunu ve kurallarını değiştireli çok oluyor. Bugün müzisyeni de dinleyicisi de internette, aynı sosyal medyada elde telefon oradan oraya savrularak var olmaya çalışıyor. Aynı sistemin iki farklı parçası gibiler (gibiyiz). Albüm format olarak bitti. Her hafta yeni bir şarkı çıkarmazsanız dünyanın en ünlü şarkıcısı bile olsanız maalesef bir aya herkes adınızı unutuyor. Unutulan isimler (!) -ya da emekliliği tercih edenler- eskiden katalog telif ücretleri sayesinde yüklü gelirler elde ederdi. Bugün bu yok. Unutulunca konser bileti satamayacağınızdan katalog sanatçısı olmak (eğer Beatles falan değilseniz) her şeyin sonu demek. Ya torununuz yaşında bir rapçiyle düet yapmanız lazım ya da hayatınızı yazmanız. İşte bu şartlar müzik dünyasını hep yeni çözümler bulmaya itiyor.
Satıştan para kazanmak tarih olduğundan stream ve sponsorluklar dışında en önemli geliriniz konserler. Konserlerin de günümüzde kuru kuruya masrafları karşılayamamasının ardından festivaller, turneler ve bu çatı altında türlü yeni formatlar icat olunuyor ki sistem devam edebilsin. “70000 Tons of Metal” işte böyle bir çabanın sonucunda ortaya çıkan görece yeni bir format.
2011’den bu yana her yıl bir cruise gemisinde düzenleniyor. Festivale ya da deniz seyahatine ya da metalli “island hopping”e ya da adı her neyse bu etkinliğe elbette sınırlı sayıda kişi katılıyor. 2 bin 38 kişilik yer var. Müzisyenler ve çalışanları da hesaplarsak 3 bin kişilik bir kalabalık söz konusu. Gemide farklı sahneler var. Bu sahnelerde günün her anı bir metal konseri düzenleniyor. Havuz başında metal var, havuzun içinde çalan grup var. Gece ana sahnede yani balo salonunda çalan grup var. Havuza gir, ye iç metal dinle şeklinde bir durum.
Independence of the Seas gemisinde 60 kadar metal grubu çalacak bu yıl. Michael Schenker, Venom, Candlemass, Flotsam and Jetsam, Haggard ve daha nicesi kadroda.
Sanırım organizatör belli bir yaşın üzerinde ki artık hali vakti yerinde metalcilere hitap ediyor. Cruise demek zaten yaşlı tatili demek (bana göre cruise tam bir kabus). Bu konsepte yeni bir yaklaşım getirilmiş. Müzik ve turizm bir araya gelince cidden ne olacağını kestiremiyorsunuz. Kimbilir belki biri çıkar mavi yolculukla rock konserlerini birleştirir ve 40 yaşın üzerindeki rock dinleyicisini memnun eder. Festival kadrosunu sağlam tutarsanız neden olmasın.
Haftanın albüm ve single’ları arasında Sagopa Kajmer bu hafta “Sarkastik” adında bir EP yayınladı. Beş şarkılık bu albümde “Toz Taneleri” öne çıkarılan şarkı. Bir de video çekilmiş. Sagopa minimal “chill” elektronik altyapılar kullanıyor albümün genelinde. Bu tercih son dönem “arabesk rap” kategorisinde anılan Sagopa’nın müziğine, en azından bu EP’de farklı bir açı aradığını da gösteriyor.
Murda, Ezhel ile ortak çalışmaları “Boynumdaki Chain” ve “Aya”nın ardından bu defa kendi başına şansını deniyor. “Aya” yılın en büyük rap şarkılarından biri olmuştu. Murda’nın yeni parçası “Nereye Kadar”, “Aya” tadında aynı sound ve beat’lere sahip Türkçe.
Indie sevenlerin aradığı ilaç Mint Julep’in yeni EP’si “Blinded”da olabilir. Derhal ve acil ilgilenilsin.
Elektronik müziğin danstan ibaret olmadığına inananlar için Lapalux’un yepyeni pırıl pırıl albümü “Amnioverse” dikkat çekici. Baltra’dan yeni albüm “Ted” 15 şarkılık elektronik rüyası gibi olmuş. Gözden kaçmamalı. Polo & Pan’ın “Gengis”i French house sevenlere gelsin benden.