Konser biletinin yarısını devlet ödesin

8 Ağustos 2020

Kafede ödeme yaparken rakamın kasada otomatikman yarıya indiğini görünce şaşırdım; meğer o gün hesapların yarısını hükümet ödüyormuş! Bu tip bir uygulama Türkiye’de müzik sektörüne çok lazım






Yazının Devamı

Boş havalimanları

4 Ağustos 2020

Prag’daki Vaclav Havel Havali-manı’nda kovid yüzünden in cin top oynuyormuş. Bu yüzden yetkililer artık yolcuların doldurmadığı havalimanını doldurmak için özel etkinliklere kiraya vermeye başlamışlar.

Haberi okuyunca etrafıma bakındım ve dedim ki evet yakında burasını da etkinliklere kiraya verirler. Tabii şu devirde etkinlik düzenlemek isteyen birilerini bulurlarsa. Dalaman havalimanı o kadar büyük ki normal zamanda bile bomboş. Şu andaki manzaraya bakılırsa tam olarak terk edilmiş gibi duruyor.

Memleketlerine dönen birkaç İngiliz, Alman ve Rus dışında etrafta kimse yok. Uçak da boş. Normalde çok dikkat edilen sosyal mesafe kuralına uçakta nedense kimse dikkat etmiyor. Herkes balık istifi yan yana oturuyor. Ancak uçuş boş olunca mesafe kendiliğinden oluşuyor.

Pandemi sonrası seyahatler ve turizm nasıl olacak sorusu sıkça soruluyor. Bana kalırsa tenha olacak. Hem Dalaman hem de seyahat ettiğim Londra Gatwick havaalanları çok boş, tatsız, keyifsiz.

Açık dükkân sayısı temel ihtiyaçlara indirgenmiş. Herkes yemeğini içeceğini dışarıdan getiriyor.

Yazının Devamı

Türk usulü tatilcilikte son durum

2 Ağustos 2020

Kovid bayram alışkanlıklarını değiştirdi mi emin değilim. Ama kurbanlar kesilmeye devam etti. “Kaçan danayı kovalayanlar ilginç görüntüler oluşturdu”culukta bir değişiklik gözlemedim. Bu eski alışkanlık devam ediyor. Canının derdine düşmüş hayvancağızların bu nafile kaçış çabaları neden bu kadar komik geliyor size bilmiyorum. Eskiden beri hiç sevmem.

Televizyon seyretmiyorum ama internette ve hâlâ görebildiğim kadarıyla sosyal medyada bayağı bir “kurban mizahing” vardı. Espriler espriler... Ay harikasınız... Her şey hakkında espri yapmalıyız, her şey hakkında zekâ şov sergilemeliyiz. Çünkü Twittercılık bunu gerektirir. Instagram tarafındaysa hâlâ her şey çok seviyeli, çok elit. Hep aynı gülüşlerle ve ifadelerle farklı fonlar önünde birtakım sıkıcı insanlar.

Hayattaki tek amacı bir an önce Instagram’da gördüğü şeyleri yapmak olan güruhun sayısı giderek artıyor. Bunun dışında bir dünya var demek tahammül edilemez bir “sıkıcılık” kaynağı kimilerine göre. Ne

Yazının Devamı

Hafta sonu ne zaman başlar?

19 Temmuz 2020

Geçenlerde bir chat grubunda bunu tartışıyorduk. Günlerden cumaydı ve öğleden sonra toplantısı olan bir arkadaşım duruma isyan ediyordu.

Hafta sonu ne zaman başlar? Prekend diye bir şey var. Urban Dictionary’lere falan bakarsanız perşembe öğle yemeği sonrası başlayan cuma gün bitimine kadar olan zaman dilimi ifade ediliyor. Neden böyle bir özel zaman dilimi tarifi ihtiyacı var? Çünkü hafta sonu yaklaştı hissine herkesin ihtiyacı var. Pazartesi-cuma arasındaki mesafeyi kısaltma, çeşitli duraklarla kâbus gibi olmaktan çıkarma girişimleri de denebilir.

Hafta sonu teknik olarak cuma iş saati bitiminde başlıyor. Ama resmi olmayan ama bayağı meşru kabule göre cuma öğleden sonra hafta sonudur. Bana sorarsanız, saat 12.01 olduğu an hafta sonu başlamıştır. Cuma öğle yemeği arasından sonra gün bitimine kadar gerçekten çalışıldığına inanmıyorum. Cumanın, hafta sonunun önünde duran ve bir an önce çarçur edilmesi gereken son engel olarak görülmesine doğrusu şaşırmıyorum.

Şöyle düşünün: Pazartesi sabah 7’ye toplantı koyan

Yazının Devamı

Katliam 4 ve kalabalık işler

18 Temmuz 2020

Rapçiler “ortak çalışma” ruhuyla yepyeni ufuklara doğru yol alıyorlar. O ufuklarda Massaka’nın “Katliam” serisi iyi bir örnek. Şanışer’in “Susamam” ile Killa Hakan’ın önderliğinde Ben Fero’lu Ceza’lı, Ezhel’li Fight Kulüp gibi örnekler de var elbette.

Rapçilerimiz, popçularımızın aksine bir araya gelip ortak işler yapmayı seviyor. Eskiden düet konsepti vardı. Hiç hoşlanmazdım. Çünkü müzikleri, insanları, tarzları birbirine karıştırmaktan hoşlanmazdım. Bunu yapanları da direkt silerdim defterden. Hele ki sevdiğim bir sanatçı hiç sevmediğim biriyle ya da bir müzik türünden biriyle düet yapsa direkt sırtımdan bıçaklanmış hissine kapılırdım: “Sen de mi Brütüs?” Zamanın ruhu muydu yoksa ergenliğin ruhu mu bilmiyorum ama durum buydu. Bugün düet tarih oldu. Daha doğrusu evrim geçirdi. Artık en az dört beş kişinin bir araya gelip şarkı yapmadığı hafta yok! Rapçilerimiz ise zaman zaman neredeyse 20 kişi aynı şarkıda bir araya gelerek “ortak

Yazının Devamı

‘Dünyayı dolaştın, şimdi de biraz yakın çevreni keşfet!’

14 Temmuz 2020

Geçenlerde denk geldiğim bir online booking/turizm sitesi reklamında şöyle deniyordu: “Dünyayı dolaştın, şimdi de biraz yakın çevreni keşfet!” 

Kovid sonrası ilk reklamlardan olduğundan ilgimi çekti. Hem turizmin gideceği yönü hem de yeni turistin psikolojisini özetliyor bir bakıma bu reklam.

Bugüne kadar dünyayı dolaştın. Ne kadar klişe varsa yaptın. O restoranda yemek yedin, o müzeyi gezdin, o meydanda o meşhur noktada durup selfie’ni çektin, o meşhur sahile gittin, hani o şey dizisindeki kadının koştuğu yolda koştun, yediği yerde yedin. Bunları yaptın. Eşe dosta da kanıtladın Instagram’a koyarak. Şimdi virüs geçse de artık bunları yapman zor. Hem sağlığın, hem cebin risk altındaysa hayat tarzını değiştirmekten başka şansın da yok elbette.

Tabii turizmciler hadiseye bu açıdan bakmıyor. Kendi pozitif açılarını getiriyorlar. Getirmek zorundalar. “Bu krizden bir fırsat doğar mı” adlı, artık krizlere gire gire sormaya alıştığımız o soru
yine karşımızda. Ve anlaşılan yanıt da belli. 

Yeni dünyada biraz da etrafını keşfet. Kendi mahallene,

Yazının Devamı

Kovid sonrası alışveriş ve yeme-içme manzaraları

12 Temmuz 2020

Kovid’den sonra hayat değişecek dediklerinde tam olarak nasıl değişeceğini insan hayal ediyor elbette ama gerçekten görene, yaşayana kadar çok da anlamıyor.

Geçen hafta İngiltere’de pub’lar ve restoranlar açıldı. Ancak her şey eskisi gibi olmadı. Bir restorana girmek, bir pub’a gidip bir şey içmek için bayağı formaliteyi yerine getirmek lazım.

Bir “pint” almak için bir form doldurup ev adresime kadar girmek zorunda kalmak bana pub ruhuna aykırı gibi geliyor. Nüfus cüzdanı sureti istemediler diye sevindik neredeyse. Kovid sonrası dünyada küçük şeylerle mutlu olmayı öğrenmemiz lazım. Beklentileri de düşürün: “Bugün de hasta olmadım.
E harika.”

Önce kapıdaki sırada yere çizili alanlarda beklemek durumundayız. (Evet, dünyanın sonu değil ama olsun ben gene de anlatayım.) Sonra içeri girince karşımıza çıkan insana “Bi tane doldurur musun?” diyeceğimizi sanırken, o bize internete girip bir elektronik form doldurmamızı söylüyor.

“Yav birader, şurada zaten toplasan yarım saat

Yazının Devamı

Yaz müziklerinde son durum

11 Temmuz 2020

Yazın coşmak için Serdar Ortaç’ın yeni şarkısını bekleyen Türkiye’den, Patron’un “Yaz Albümü”nün en çok ses getiren albüm olduğu Türkiye’ye bayağı bir yol kat edildi son 10 yılda. 10 yılda poptan rap’e yolculuk da diyebiliriz birilerini kızdırmayı da göze alarak.

Geçen hafta Serdar Ortaç’ın yaz şarkısı “Biz İstemezsek” geldi. Açıkçası çok büyük bir gürültü koparmadı bu şarkı. Bildiğimiz, Türkiye’nin alışık olduğu tarzda -ya da bu artık tedavülden kalkmış bir klişe- eller havaya türde bir şarkımız. Ama işte artık çok büyük bir etki yaratmıyor bu tip müzikler. Çünkü Kral TV yok. Onu seyrederek yaşayan insanlar ne yapıyorlar şu anda bilemiyorum ama internete girip eller havaya dinlemedikleri kesin gibi. Bugün eller havaya yerine, şöyle “cool” beatlere sahip bir hip-hop havası daha iyi gidiyor.

Hatta çoğu popçunun trap altyapılarında şarkılarla geldiğini görüyoruz. Her müzisyen bir gün trapi

Yazının Devamı