Pandemin dünyada hüküm sürdüğü son bir yılda pek çok alışkanlığımız değişti. Hayata bakışımız değişti. Hayatla başa çıkma yönetmelerimiz değişti. İnsanlarla ilişkilerimiz değişti. Tatil anlayışımız değişti (bitti). Yolculuklar sona erdi. Ofisler değişti. Evimiz değişti. Bunların bir tanesi bile bayağı fazla değişiklik demek. Hepsi birden değişti.
İlk başta çok bariz göze çarpan değişiklikleri oldu. Ofisler hayatımızdan büyük ölçüde çıktı. Evde yaşamaya başladık. Dışarı çıkamayınca yerini evde yapılacak şeylerle doldurduk. Ekmekler yaptık (yaptım), spora verdik kendimizi (vermedim). Televizyona dadandık. Stream çıldırdı. Ne bulursak izledik, ne varsa dinledik (evet bunu da yaptım).
Bunları artık herkes biliyor ama gözden kaçan bir şey var. Evde oturmak sadece izlemeyi ve dinlemeyi yani sadece stream’i coşturmadı. Kitap satışları da çıldırdı. ABD’de pandeminin ilk aylarında kitap satışları yüzde 50’ye yakın arttı. Çocuk kitabı satışlarında yüzde 66 artış oldu. Nedeni elbette okulların kapanması ve
Britney Spears’in “Circus” adlı şarkısı haftalardır Tik Tok’ta trending. Halen 400 binden fazla video var TikTok’ta bu şarkı kullanarak çekilen. Şarkı 2008’de yayınlanan aynı adlı albümde yer alıyor. 2008 tarihli de olsa, Britney Spears, hepimiz biliyoruz ki 90’ların sembolü.
Bir süre önce İbrahim Tatlıses televizyon şovuna başladı. En son ne zaman televizyonda bir şov yapmıştı hatırlayamıyorum bile. Kim var kim yok sırada bekliyor çıkmak için bu şova çünkü bu şovdan elde edilen her tür görüntü ve video klip YouTube’da anında trend oluyor. İbrahim Tatlıses bile bu kadarını beklemiyordu herhalde. Öyle ki “Gelmesin” adlı yeni bir şarkı yaptı ve o da şu anda YouTube’da ve muhtelif stream dünyasında zirvede yer alan şarkılardan. Emrah Karaduman’ın Dom Dom kurşunu adlı Tatlıses remiksi de şu an sanırım bir numara olmuştur.
Trendler listesine şöyle bir göz gezdirmeye devam ediyorum. Ragga Oktay var. TikTok’ta pek seviliyor. Zamanında reklamlarda oynayan ve ardından muhtelif şarkılarla kendine çıkış aramış
İstanbul Güngören’de doğup büyüyen Uzi, son aylarda giderek yükselen grafiğiyle Billboard Global Excl. US listesine girebildi
Türkiye dünyaya nasıl açılır konusu vardı bir ara. Türk müzisyenler dünyada nasıl seslerini duyurabilir? Vesaire vesaire. Bugün de herhalde önemli başlıklardan biridir. Bu soruya verilebilecek tek bir yanıt yok. Her sanatçının kendi yolunu çizmesi mümkün. Hele stream dünyasında artık sesini duyurmak daha kolay.
Bakın İstanbul Güngören’de doğup büyüyen Uzi (Utku Yalçınkaya), son aylarda giderek yükselen grafiğiyle Billboard Global Excl. US listesine girebildi ve bu Billboard tarafından haber olarak duyuruldu. Bu liste 200’den fazla ülkenin stream, download ve satış rakamları incelenerek oluşturuluyor. Dünyadaki en popüler parçalar yer alıyor bu listede. Uzi’nin “Kan” albümünden “Makina” daha önceden hit olmuştu. Albümden pek çok şarkı stream rekorları kırarken “Krvn” son dönem en popüler şarkı oldu. Bütün
Şu ara Londra radyolarında en popüler parçalardan biri, bir dans parçası olan “Summer 91”. Los Angeles’ta yerleşik Noizu’nun (Japonca gürültü demek) 1991 yazına gönderme yapan nostaljik parçası 80’ler sonu, 90’lar başı house müziğinde çok moda olan piyano riff’leriyle giriyor. Şarkı yine o yıllarda çok popüler olan Detroit techno tipi beat’lerle donanmış. Bir yandan sanki Inner City’den bir parça dinler gibi oluyoruz bir yandan da parçada sample’ları kullanılan Jocelyn Brown’ın “Love’s Gonna Get You” adlı şarkısındaki kısacık vokal ile (teknik olarak sadece
“ye yeee yee” kısmı) nostalji denizine açılıyoruz.
Noizu ince çalışmış çünkü buradaki “ye yeee yee” vokal sample’ı o dönem ergen olanlar için bir nostalji sireni etkisi yaratıyor. Ben araba radyosunda parçanın piyano intro’sunu işittiğimde kulak kesildim “Aaa bu neydi?” diye. Ardından “ye yeee yee” kısmıyla adeta paralize oldum, kilitlendim. Eski
Dünyanın dört bir yanından konser haberleri geliyor. Haluk Levent, annesinin sevdiği türkülerden oluşan “Vasiyet” ile raflarda! Coldplay, Sagopa Kajmer, Ufuk Beydemir ve Alman rapçi Luciano-Lil Zey yeni şarkılarla gündemde. Ve gençlik, artık “iki dakka huzur ver!” diyor.
Geçen hafta bir konsere bilet aldım. Kapalı alanda gerçekleşecek bir konser. Tıpkı normal günlerdeymişiz, hiç salgın yaşamamış gibi biletimi aldım. Bastım satın al tuşuna. İnsan kendini garip hissediyor. Acaba salgın geçti havalarına erken mi girdik? Halen Hindistan ve Türkiye’deki rakamların gidişatına bakılırsa hiç de bu iş bitti gibi gelmiyor! Ama erkenden kapanmalar yaşayan (ve gerçekten kapanabilen, kapanmanın ilk gününde belediyelerin yoğunluktan ek seferler koymak durumunda kalmadığı) ülkeler, halkını aşılayabilen ülkeler, şu anda iyi durumdalar, ama dünya iyi olmadan kimsenin iyi olamayacağı bir durum bu. Bütün bu düşünceler içinde biletimi aldım. Kendimi iyi hissettim. 9 Kasım’da Roundhouse’daki Jarv Is konserine umarım
Türkiye’de kapanma, İngiltere’de açılma var. Üç aylık kapanmanın ardından nisan başında alışveriş merkezleri, mağazalar, spor salonları berberler ve temel ihtiyaç sınıfına girmeyen daha bir sürü dükkân, iş yeri açıldı. Restoranlar, kafeler dışarıya masa atıp servis yapmaya başladı. 17 Mayıs itibarıyla iç mekânlar da artık serbest olacak. Ülkede durum eskiye dönecek. Deniyor.
Şu ara her yerde “dışarıya masa atma” furyası var. Kaldırımlar bazen yeterli olmuyor, talebi karşılamak için sokaklarda normalde araç parkına ayırılan bölümler belediyeden kiralanıyor ve buralara da masa atılıyor. Bu haliyle şehirde ortam eski Asmalımescit, eski İstanbul gibi. Hani sokakta yürünemiyor diye masalar kaldırılmıştı ya. İşte o uygulamadan önceki neşeli, hareketli cıvıl cıvıl, hayat dolu şehri hatırlatan bir ortam var her yerde.
Ancak elbette İngilizler dışarı hizmet verme konusunda henüz acemiler. Biz Türkler kadar tecrübe kazanmaları için birkaç sene sınanmaları lazım. Biz sigara yasağıyla bu işi öğrendik. Dışarı masa
Z kuşağı + Tik Tok = yeni gençlik terminolojisi. “Cheugy” diye bir kavram varmış. Bir anda her yerde aynı anda bununla ilgili haberler çıkmaya başladı. Rolling Stone, New York Times ve daha birçok büyük basın cheugy nedir ne demektir bundan bahseden makaleleri paylaştı. Yani tamam da neden bir anda, nedir bu hararet?
Genellikle bir şey basında “yeni” diye çıkıyorsa o artık çoktan eskimiştir. Bunu basında çalışan ve “yeni nesil şey” haberi yapılan ortamlarda çokça bulunmuş biri olarak söylüyorum. Bu tip şeyler en son gazetede yazar. O yüzden sanırım geç kalmış olmanın da etkisiyle daha fazla bağırma ihtiyacı duyulur.
2000’lerin başında “clubber” haberleri çok gözdeydi. Clubber’lar ne yer, ne giyer... Çok komikti. Clubber’ların sevdiği markalar, şu bu... Ama iş 90’ların sonunda zaten çoktan olup bitmişti. 2000’lerin başında yeni diye çıkan haberlerin çoğu aslında teknik olarak eskiyi bitmiş bir şeyi anlatıyordu. Eski derken yanlış anlaşılmak istemem. Yüz yıl, elli yıl, 10 yıl
Stream platformlarının kullanıcı sayıları her yıl artıyor, kişi başı ortalama müzik dinleme süresi devamlı düşüyor.
“Sosyal medya ve stream platformlarında en fazla dinlenen ve paylaşılan şarkılar” diye yazacaktım ama başlık için uzun olacaktı. O yüzden “sallayan” yazdım ve bu klişeyi kullandım. Neden basitçe “en çok dinlenen” yazmak yerine bu kadar açıklama yazdım? Çünkü hepimizin bildiği gibi şarkılar eskiden dinlenirdi, şimdi internet ortamlarında tüketiliyor. Tüketim işlemi ve dinleme aynı şey değil. Bugün müzik dinliyorum diyen çoğu insan, bir şarkıyı sonuna kadar sabredip dinleyemiyor. Şarkılar dinlemeden paylaşmak için, birilerine göndermek için ya da videolarındaki enteresan şeylere bakmak için varlar. Kötü bir şarkı Tik Tok’a uygun bir videoyla çıkarsa trend oluyor. İyi bir şarkı, videosuz ise çok ama çok nadir sesini duyurabiliyor. İlk 30 saniye dinlenirse şanslısınız!
Platformların ortalaması -kişisel fikrim- 1 dakikayı belki biraz geçer ki bu da günümüz