Bunlar da bizim “indie”ler

3 Ocak 2010



Sakin son iki yılda adını duyuran başarılı gruplardan. Baba Zula’dan Murat Ertel (sağda) indie aleminin en eski, en ilgi çekici ve yaratıcı müzisyenlerinden biri.



Nekropsi sahne performanslarıyla meşhur. Bedük ise (altta) şu sıra yeni albümünün hazırlıklarını tamamlıyor.

Yazının Devamı

Gülşen, Candan Erçetin’e karşı

2 Ocak 2010




Gülşen’in “Önsöz” ve Candan Erçetin’in “Kırık Kalpler Durağında” isimli yeni albümleri aynı anda karşıma geldi. İkisini de aynı anda dinlemeye başladım, aynı anda notlar aldım. Ve ister istemez iki albümü kıyaslamaya giriştim


Candan Erçetin’in albümüne baktım. Hissettiğim şey şu oldu: Candan hanımın herhalde düşmanı olsa o da bu fotoğrafı seçerdi albüm kapağı için. Bu kadar duygusuz boş bir bakış, bu kadar anlamsız, birbiriyle uyumsuz renkler nasıl seçilebilir? Bir sanat yönetmeni, bir görsel yönetmen, onu da bırakın biraz gözü olan vasat biri bu görünümü nasıl bir albüm kapağı olarak değerlendirebilir? Ya o kapak fontları? Candan Erçetin’in boynundan aşağısı degrade desem değil, çamur gibi garip bir şey. Kapaksız çıkın daha iyi. Ne yapılmak istendi de olmadı, o bile anlaşılmıyor.

Yazının Devamı

Suyun öte yanı tartışması...

27 Aralık 2009

Yok Yunanistan değil Türkiye, İstanbul. Şu yandaki suyun iki tarafı arasındaki rekabet yıllardır devam ediyor. Hangi yaka sonradan görme, hangi yaka cool, hangi yaka köylü, hangisi şehirli?

Avrupa yakasında oturan Anadolu yakasını tanımaz. Anadolu yakasında oturan Avrupa yakasını tanır.
Avrupa yakası Avrupa yakasıdır, Anadolu yakası “karşı”. Avrupa yakasında oturan kendini şehirli “karşı”dakini köylü sanır. Anadolu yakasında oturan karşıdakini ya da kendini bir şey “sanmaz.” Herkes ne olduğunu “bilir.”
Avrupa yakasında oturan dünya kendi etrafında dönüyor sanır. Anadolu yakasında oturan İstanbul’da başka bir dünya daha olduğunun farkındadır.
Avrupa yakasında karanlık sokaklarda, bakımsız dairelerde oturmak, bütün maaşı kiraya vermek, “Ama merkezdeyim, Taksim’e Nişantaşı’na iki dakika,
eğlence, muhabbet, trendler hep burada” diye kendini kandırmak mümkündür.
Anadolu yakasında kendini kandırmazsın. En azından aynı kiraya daha iyi bir yerde ve çevrede oturabilirsin. Avrupa yakasında oturunca “cool” olduğuna inanırsın. E o şartlarda yaşamaya devam etmen için de bir şeye inanman gerekir. Anadolu yakasında cool olmana gerek yoktur.

Yazının Devamı

Yeni Şebnem Ferah albümünü dinlerken...

26 Aralık 2009

“Benim Adım Orman” yılın sonunda gelen, yılın belki de en iyi Türkçe albümü diye düşündüm. Şebnem yine döktürmüş ama eleştirilerim de yok değil

Şebnem Ferah’ın yeni albümü bir süredir merakla bekleniyordu. Acaba nasıl şarkılar yapacak? Müzikte yenilikler var mı? Nasıl hikayeler anlatacak?
“Benim Adım Orman”ı hafta boyu dinledim. Şöyle notlar aldım...
-Los Angeles’taki Capitol Stüdyoları’nda Evren Göknar tarafından yapılan mastering çok etkili olmuş diye düşündüm. Mastering bir albümü dinlenmeye hazırlayan son aşama. Ve seslerin dinlediğiniz cihazdan kulağınıza en dengeli biçimde ulaşmasını sağlıyor. Artık müzik daha çok küçük hoparlörler ve kulaklıklardan dinlendiği için mastering de genellikle bu cihazlara göre yapılıyor. İyi bir tesisatta dinlenince tek katmanlı, derinliği olmayan müzik yavan kaçıyor. “Benim Adım Orman”da böyle bir sorun yok.
-“Şebnem artık şaşırtmıyor” dedim kendi kendime. Bunun bir iyi, bir kötü yanı var. İyi yanı şu: Kaliteli müzik garanti. Yani ondan artık kendi yükselttiği çıtanın altında bir şey gelmesi mümkün değil. Gitarda Metin Türkcan, basta Buket Doran, davulda Aykan İlkan, tabii ki klavyelerde Ozan Tügen ve prodüktör Tarkan Gözübüyük

Yazının Devamı

Müzisyenlerin yaptığı beş büyük hata

20 Aralık 2009

Dünyada ve Türkiye’de nice başarılı, yetenekli, şahane müzisyen zirve dönemi bitince sefil olur. İster tecrübeli, ister toy. Bir müzisyen bunlara dikkat etmeli


Hayranlara prim vermek
Hayranlar, üzgünüm ama tecrübe konuşuyor. Sanatçılar hayranlardan nefret eder. Ve bunu asla itiraf etmezler. Ey müzisyenler, kariyerinizi hayranlara emanet ettiniz mi yandınız. Onlar sizin hakkınızda her şeyi bildiklerini düşünür, sizi tanıdıklarını iddia ederler. Ama bildikleri her şey yanlıştır. Üstelik hayranlar büyür. Ve büyüdükleri zaman hayranlığı bırakır, size tekmeyi basarlar. Sizi nostalji sınıfına sokar, eskiden bayıldıkları şarkılarınıza gülmeye, bir zamanlar onları dinledikleri için hafiften utanmaya, kendileriyle dalga geçmeye başlarlar. Sizi dinlemez, yeni çıkan albümlerinizi almazlar. Yeni gelenler de artık sizi ve yaptıklarınızı demode ve komik bulur. Hayranları boşverin, bildiğinizi yapın. Buna benzer laflar Elvis Costello’nun şu anda dünyanın en başarılı genç gruplarından Jonas Brothers’a verdiği öğütler arasında da yer almıştı.

50’sinde 20’sinde gibi davranmak

Yazının Devamı

Bir rock yıldızı olarak Başbakan!

19 Aralık 2009

Başbakan Tayyip Erdoğan sahneyi kullanmayı Ozzy Osbourne kadar iyi biliyor; seyirciyi gaza getirmekte de Kaan Tangöze kadar usta

-Bir kere Duman etkisi var. Kaan Tangöze “Nasılsınız arkadaşlar? İyi misiniz? Eyvallah...” gibi cümleler kurar. Seyirciye ne kadar delikanlı ve onlardan olduğu mesajını verir. Kendi söylediklerine sizi bu şekilde ortak eder. Seyirci hiç o kafada olmasa bile durduk yerde etkilenir, gaza gelir. “Vay be, bu Kaan da acayip harbi bir çocuk” der. Duygusal bir bağ kurar. O noktadan sonra hayır demek mümkün değildir. Başbakan da bunu yapıyor.
- Erdoğan, Ozzy Osbourne gibi civciv ezmedi ama sahneyi kullanmayı bildiğini gösterdi. Özellikle TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin’e söyledikleri çok rock’n roll’du. Rock yıldızlarının en eski numaralarından biri, etrafta konser sırasında görevini yapan teknik ekiple dalaşmaktır. Mesela Ritchie Blackmore gitarını kendisini çok yakından takip eden kameramanın kafasına indirmişti. Kalabalık coşmuş, saatlerce uğraşsan anlatamayacağın mesaj seyirciye geçmişti. Eve, kameramana yazık ama “şov mast go on” beyler. “Başkan sen mi susturacaksın, ben mi susturayım” aynı etkiyi yaptı.
-Başbakan’ın diğer başkanlara doğrudan hitap

Yazının Devamı

2009’un “en”leri

13 Aralık 2009





Dergilerin, gazetelerin yaptığı yıl sonu listelerini okuyun, bilgilenin ama kendi listenizi yapmayı ihmal etmeyin. Bakın benim yıl sonu “en”ler listem şöyle

Efendim, baştan söyleyeyim. Listeler kişiseldir. Ve her zaman itiraza açıktır.

Yazının Devamı

Bu yaz İstanbul’da şenlik var!

12 Aralık 2009



Metallica’nın 27 Haziran İstanbul konseri kesin, yer ve ayrıntılar açıklanacak. Lady Gaga’nın (solda) 15 Haziran 2010’da Kuruçeşme Arena’ya geleceği konuşuluyor.


Gece yarısı telefon acı acı çaldı. Arayan Eric Clapton’dı... Diye başlamayı çok isterdim. Ama günümüzde eğer doğru adresleri biliyorsanız internet de aynı etkiyi yapıyor. Gece gece mutat internet turumu gerçekleştirirken sağdan soldan mesajlar gelmeye başladı. Metallica, Rammstein, Slayer, Anthrax, The Cult... İstanbul’a gelen gelene...
En baba isimler birbiri ardına “Bu yaz İstanbul’da” patlangaçlarıyla anaonslanıyor. Bloglar çıldırmış olmalı. Olacak iş değil dedim. Sonra anladım ki haberler doğru.

Yazının Devamı