Oturup insanları izlemeye başladım. Can Bonomo’nun Eurovision’a katılacak olması pek çok yönden aydınlatıcı bir deneyim oldu. Bakın neler düşündürdü
Bir kere çok iyi bir sınav oldu. Anlaşıldı ki müzik dünyasının bir kısmı yenilikleri hiç takip etmiyor. Bu çok açık bir biçimde belli. Yenilik diye yeni Ajda’lar ve yeni Sezen’leri görüyorlar sadece. “Tanımıyorum”, “Hiç duymadım”, “Dinlemedim, genç bir arkadaş herhalde”, “O da kim?”... Can Bonomo’ya Eurovision için görev verilince gelen yorumlar böyleydi. Bunu söyleyenler sade vatandaş olsa eyvallah. Aranjör, müzik adamı, müzik yazarı bu kişiler. “Sevmem” ayrı, “Dinlemem” ayrı, “Beğenmedim” ayrı, “Adını duydum ama dinlemedim”, ona da tamam. Ama “Hiç duymadım” diyen, bence “Ben ne yapıyorum” diye kendini sorgulasın.
* Doğru bir iş yaptı TRT. İki ay kadar önce ortalık Atiye, Hande diye inlerken “İşte benim adaylarım” diye bir yazı yazmıştım. Can Bonomo da adaylar arasındaydı. O listeden kim gitse aynı şekilde sevinirdim. İyi müzik, eğlenceli müzik, “Türk insanının seveceği müzik” bir grup müzisyenin tekelinde değil çünkü. Eurovision’a gidebilir ve gidemez diye ikiye mi ayrılıyor müzisyenler? Önceki sene de Kürt bir sanatçımız Kürtçe ve Türkçe şarkıyla katılsın diye yazmıştım. Umarım TRT bir gün bunu da yapar.
* Birinci gün “O da kim?” diyenlerin ikinci gün “Tamam ya bu çocuğu biliyorum, zaten ilk ben keşfetmiştim. Bizim çocuk bu Can. Nasıl tanımazsınız!” diye çevirmesini muhabbetle karşıladım. Demek “Kim bu Bonomo?” diye Youtube’a girdiler ve gördükleri şeyi beğendiler. Memnuniyet verici...
* Bir de şu var. Her Eurovision muhabbeti açıldığında Twitter’da falan “Eurovision? Iyyy, ne alaka?” yazanlardan olmadığım için şanslı hissediyorum kendimi.
Ne fazla ciddiye al, ne de nefret et... Biraz eğlen. Hepsi bu...
Abdurrahman Dilipak’ın derin araştırması!
Twitter’dan aynen yayımlıyorum, noktasına virgülüne dokunmadan, sırayla. Üzerine bin tane yorum yapabilirim, yazı yazabilirim ama araştırmanın orijinalliği bozulmasın. Sadece parantezler benimdir.
* bonoba ne demek, türkçe mi, bilen var mı ? (Bonoba?)
* sözcüğün ibranice karşılığına da baktım, bir şey anlamadım.. bonomo, bonobo karıştırdım biraz (karıştır karıştır çok heyecanlı oluyor.)
* o bir maymun cinsi, kendini ona benzetiyor, onu yazdım bir kaç gün önce (Ertuğrul Özkök’ten ve yazısından bahsediyor. Aklı orada kalmış...)
* bonomo bonobo gidiyoruz öyle (Güle güle...)
* hı.. googl tercümesinde yok (Araştırma derinleşti...)
* kimine göre ibranice,kimine göre latince,kimine göre banana gibi bir şey,kimine göre iyi adam demek,kimine göre maymn cinsi,kimine göre bono (Adam “Benim soyadım iyi adam demek” diyor ama inanan yok, hâlâ “kimine göre...” Ajanlar araştırıyor; ya dinimize uygun değilse, ya küfürse falan...)
* Ah TRT Türkiyeyi temsil edecek bu sanatçıyı nasıl buldun be kardeşim.. Kimsenin tanımadığı, bilmediği.. Baküde Türk rüzgarı.. :( (Ah be TRT bulacaktın şöyle öz be öz sünni bir Türk kardeşimizi... Geri kalanlar bizi temsil etmez.)
* bon fr iyi demek. ama adam omo değil. o zaman bonhomo olması gerek. Homosapines, homo economicus der gibi (Bon homo çok heyecanlı oldu, orada ekmek var...)
* adını da sesini de, müziğini de haberlerde duydum.. Ama o Türkiyeyi, dolayısı ile beni temsil ediyor.. ah TRT! (Ah TRT ah...)
* eurovision, yarışmacıların batılılaşma performansını müzikle ölçüyor ve yarıştırıyor gibi sanki. (Deccalvizyon...)
* ben sadece beni temsil edeni tanımak istiyorum. iyi ya da kötü de demedim.. Biri bizi işletiyor. İşleten TRT olmamalıydı.. (Bence de fena halde işletiliyoruz. Ama işleten TRT değil...)
Bizim 80’ler 90’lar!
Bir süre önce Ümit Besen’e gitmiş, taverna döneminin klasikleriyle çok eğlenmiştik. Bu tip bir şeyi tekrarlamak istedim ama fırsat olmadı. Sonra Çelik’in Bostancı’da bir restoranda program yaptığını öğrendik. Gidelim dedik, gelecek hafta, gelecek ay diye diye o yalan oldu. Şimdi öğrendim ki Cengiz Kurtoğlu Tarihi Suadiye Gazinosu’nda programa başlıyormuş. Bu sefer kararlıyım... Bizim 80’ler-90’lar günlerini başlatıyorum.
Klasik 80’ler ve 90’lar gecelerinden sıkılanlar varsa
onlara da öneririm. Bizim 80’ler, 90’lar...
Zenci miyiz biz yahu?
“Süleyman Demirel Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hasan İbicioğlu, geçen yıl banka promosyonuyla aldıkları Audi A6 marka makam aracının eleştiri konusu yapılmasına tepki gösterdi. 215 bin liralık otomobilin rektörü temsil boyutu olduğunu belirten İbicioğlu şöyle devam etti: ‘Birçok üniversitenin rektörü çok daha lüks araçlarla geliyor. İyi de SDÜ Rektörü zenci mi yahu?”
Yok arkadaş. Sen zenci değilsin, bembeyazsın, pırıl pırılsın. Daha da iyilerini hak ediyorsun. Audi A8’lere, Q7’lere layıksın... Rektörlüğe aynen devam. Yaşasın üniversiteler. Yaşasın bilim adamları.
Öneri: Bir dahaki arabayı “Ermeni miyiz biz”, ya da “Yahudi miyiz biz” diye savunurlarsa daha da isabetli bir hareket olur. Aynı Abdurrahman Dilipak gibi maymunlu, “homo”lu... Durmak
yok yola devam.
İTİRAF EDİYORUM
* Tinariwen’in “Ishweg Attay” isimli şarkısına çektiği çaylı video beni benden alıyor. Touareg abinin çölün ortasında bir ayindeymişçesine ağır ağır, köpürte köpürte demlediği çaya hayranım.
* The Rolling Stones, Lady Gaga, Madonna, Bruce Springsteen, Adele, Radiohead, Van Halen, The Eagles, Red Hot Chili Peppers turnelerinden birinin memlekete uğraması ne iyi olurdu diye düşünmeden edemiyorum.
* Nina Simone’un “At Newport” albümünü dinlemeye doyamadım. Mükemmel...
* MİT’in web sitesinde çocuklara MİT’i sevimli göstermek amacıyla konulan, “İstihbaratın sadece görünürde yaşananların bilgisi değil özel araştırmalarla ortaya çıkarılan durum bilgileri” olduğunu anlatan istihbarat oyunlarını hazırlayanların kafasını merak ediyorum. Ne ilacı kullanıyorsunuz, tansiyon mu kolesterol mu?
Gaipten sesler!
Gaipten sesler duyuyorum. “Kulaklarını çınlattık” tadında değil. Harbi kulak çınlaması. Sol kulağımın içinde bir haftadır rüzgarlar esiyor, ıslık çala çala. Hayırdır bir gaipten sesler eksikti dedim kendi kendime. Meğer çınlamaymış bu. Tinnitus. Olmayan bir sesi duyuyorsunuz. Beyniniz size bir oyun oynuyor. Doktor “Müzik dinler misiniz” diye sordu. Evet. “Gürültülü yerlerde zaman geçirir misiniz?” diye sordu. Evet. “Kulaklıkla müzik dinler misiniz?” dedi. Ona da evet. “Bir süre dinlemeyin” dedi özetle. Kulaklıksız günler başladı. Kulaklıklarla takılanlar; aman dikkat, sesi fazla abartmayın, kulaklarınız tehlikede olabilir.