Kimler geliyor, neler oluyor?

17 Mart 2012

Ne zaman memlekete konser vermek için bir ismin geleceği açıklansa bana soruyorsunuz: “Doğru mu lütfen söyleyin, sizden duymak istiyoruz.” Madem öyle, buyrun benden duyun...


Guns N’ Roses İstanbul Open Air festivali kadrosunda.

İki konunun vazgeçilmeziyim. Aniden ölen ünlü şarkıcılar ve yazın Türkiye’ye gelecek isimler. Ünlü bir şarkıcı öldüğü zaman telefonlarım susmaz, bütün kanallar ve gazeteler arayarak fikrimi sorar, beni yayınlarına davet eder. Sağ olsunlar.
Bir de ünlü bir ismin geleceği açıklanmaya görsün. Eş dost arar, mail kutum dolar, okurlar meraklanır. “Filanca gelecek diyorlar, gerçekten gelecek mi?” Ya da “Biletler satışa çıktı ama almaya çekiniyoruz, iptal olur mu?” Ben de değerli okuyuculara yardımcı olmaya çalışırım.
Whitney Houston’dan bu yana hiçbir ünlü şarkıcıyı kaybetmediğimize göre (tahtaya vuruyorum) bakalım bu yaz İstanbul’da neler olacak...

Yazının Devamı

Rock öldü mü ölmedi mi?

11 Mart 2012

Bir süre önce Grammy ödül töreninde konuşan Foo Fighters solisti ve eski Nirvana üyesi Dave Grohl “Rock ölüyor, ona sahip çıkın” dedi, herkes telaşlandı. Telaşa gerek yok


Eminem ve Rihanna’nın elinde gitar yok ama onlar bugünün harbi rock’çıları.

Dave Grohl’un öncesinde, Guardian’da çıkan bir makalede bu durumdan biraz bahsedildi. Yani rock’ın artık satmadığından. Listelerde yokmuş artık rock. O yüzden ölmüş. 2009’da listelerdeki rock oranı yüzde 13’müş. 2010’da yüzde 3’e düşmüş. R&B oranıysa yüzde 47’ymiş, pop yüzde 40, dans yüzde 10.
Kategoriler böyle. Zannedersin Toprak Mahsulleri Ofisi’nin yıllık hububat verileri açıklanıyor. Pardon ama bu rakamlara bakıp “Rock öldü” diyen arkadaşlar, rock nedir size göre? Gitarlı-dövmeli-uzun saçlı adamlar, viski, kızlar, sahne arkasında partilemek... Gitar solosu, davul atakları, haykırarak şarkı söyleyen bir solist. Bunlar mı? Ha bir de asi olacaksın. Bir-iki kavga çıkarıp şişe kıracaksın, basına hareket çekeceksin falan...
Kimine göre, gitarı gördün mü rock diyeceksin o müziğe. Kimine göre dövmeyi ya da deri ceketi. Kimi “Bon Jovi turnesi acayip iş yaptı, rock hâlâ salonları dolduruyor” der, kimi Bon Jovi’yi rock’tan saymaz,

Yazının Devamı

Texas usulü Anadolu rock!

10 Mart 2012

Olur mu demeyin, yapmışlar olmuş. Bir süredir severek dinlediğim White Denim’in “D” isimli albümünde öyle şarkılar var ki “Texas’lı yapıyor, Türk neden yapamıyor?” sorusunu sordurtuyor insana


White Denim

Bir defa şunu söyleyeyim; başlıktaki yakıştırma bana ait. Yani White Denim muhtemelen Anadolu’nun yolunu bile bilmeyen, yeni nesil Amerikalı indie gruplardan biri. Memleketleri her yıl müzik dünyasının görücüye çıktığı, bütün camianın bir araya geldiği South by Southwest (SXSW) festivalinin de yapıldığı Austin, Texas.
Bir parantez açayım. SXSW önemli bir etkinlik ve Austin müzik açısından önemli bir yer. Festival şu günlerde başlıyor. “Interactive”, “Film” ve “Music” olarak üç başlıkta yapılacak ve mart ayı boyunca konferanslar, etkinlikler, konserler yer alacak... Kapa parantez...
White Denim tanınmış bir grup değil. Milyonlarca kez tıklanan videoları falan yok. Stat da doldurmuyorlar. Neden anlatıyorsun o zaman diye soracak olursanız söyleyeyim. Çünkü iyiler.
Ve 60’ların ve 70’lerin Anadolu popunu andıran bazı şarkıları dikkat çekici...

Yazının Devamı

CD’nin üç yılı kaldı

4 Mart 2012

90’lardan beri düşüşte olan CD satışları geçen yıl ilk kez dijital satışların altında kaldı. Uzmanlara göre CD üç yıl sonra hayatımızdan çıkıyor


Evdeki CD’lerinize iyi bakın. Birkaç yıla antika muamelesi görecekler çünkü...

Bu konuda bir ‘hislenme’ yaşayıp yaşamadığımdan emin değilim. Galiba CD’ye hiçbir zaman tam olarak ısınamadım. Bana her zaman 80’lerin sonundaki acid akımı, MC Hammer’ın şalvar pantolonu, C&C Music Factory ve benzer dönemin kitsch’vari rüküşlüğünün teknolojideki izdüşümü gibi geldi CD. Herhalde ilk olarak o zamanlar hayatıma girdiğinden kafamda böyle bir eşleşme var. Ama sanmayın ki CD’ye karşıyım.
Evdeki raflarda, her taşınmada beni ve
taşıyıcıları çileden çıkaran birkaç bin CD’m var.
Büyük kısmını 2002’den beri ellememişimdir, taşınmalarda kolilemek hariç.

Yazının Devamı

Yıllara meydan okumak sadece salatayla mı olmalı?

3 Mart 2012

Merak ediyorum, yıllara meydan okumak demek sadece iyi ve fit görünmek midir? Bir müzisyen, besteci ya da şarkıcı, olduğu yaşın hakkını vererek sadece müziğiyle yıllara meydan okuyamaz mı?


Madonna son yıllarda müziğinden çok yaşına göre formdaolması sebebiyle gündemde.

Madonna mı yıllara meydan okuyor, yoksa Leonard Cohen mi? Ajda Pekkan mı yoksa Bülent Ortaçgil mi? Benim temel sorum bu aslında. Ne alaka diyeceksiniz. Türkiye konseri haberi, bir haftada bütün biletlerin tükenmesi, yeni videolar falan derken nereye baksam Madonna’yı görüyorum. Ama gördüğüm sadece bir adet ‘yıllara meydan okuma’ muhabbeti.
Madonna hep gündemde. Kabul. Ama bir fark var. Son 10-12 yıldır yaptığı şarkılarla, yazdığı sözlerle yani sanatıyla değil ‘yıllara meydan okuması’ ile gündemde. Cinsellik, kişisel özgürlük mesajları vererek, kurallara itiraz eden güçlü kadın figürü olarak Madonna oldu Madonna. Klibinde Hz. İsa’yı siyah bir oyuncuya canlandırtacak kadar cesurdu. Şimdi tek gördüğümüz “Ne kadar şahane vücudu var ama o yaşta.” “O hareketleri o yaşta yapmak kolay mı?” “Kadın 50 yaşında ne kadar fit...” Bu... E bu mudur peki?



Yazının Devamı

Ne olur itaatkar yapın bizi!

26 Şubat 2012

İsyankar değil dindar ve itaatkar bir nesil yetiştirilmek isteniyor. Benimse şu ara memlekette gördüğüm tek “isyankar” türü romantik isyankar

Başbakan açıkladığında düşündüm. Demek ki dindar insan itaatkar oluyor. İsyankar olmuyor.
E ‘dindar’ diye artık nesli tükenmeye yüz tutan üç beş Hıristiyan vatandaşımızı kast etmediğine göre Başbakan “Müslüman nesil isyankar olmaz” demek istiyor.
O bunu söylüyor ama dünya tersini yapıyor. 21’inci yüzyılın en büyük isyanları Müslüman ve dindar ülkelerde çıktı. Bu yüzyılın başı gelecekte Arap Baharı’yla anılacak. Yönetimlerine, zulme ve totaliter rejimlere isyan eden Müslümanlarla yani...
Dindar Müslüman itaatkarsa eğer; Mısır, Tunus, Suriye, Yemen’dekiler dinsiz mi? Tinerci mi?
Dindar nesil meselesi üzerine çok yazıldı çizildi ama bana bu muhabbette bir şeyler hep yanlış ya da eksik geldi. Sonunda o eksiği buldum galiba: İsyan. Daha doğrusu isyankar.

Yazının Devamı

Hem şifreli, hem paralı, hem sansürlü!

25 Şubat 2012

Altın Portakal ödüllü “Bornova Bornova” filmi şifreli kanalda sansürlenince yönetmeni İnan Temelkuran dava açtı. Şifreli kanallardaki sansürü artık tartışmaya açmak gerekiyor


“Bornova Bornova” filmide rol alan Öner Erkan En İyi Oyuncu dalında ödül kazanmıştı.

Sinema kanalıyız diyeceksin. Üyelik satacaksın. Sinema paketi aldıracaksın. Sonra insanların kendi rızasıyla para ödeyerek satın aldığı sinema kanallarında Altın Portakal ödüllü filmi sansürleyip öyle izleteceksin.
Türk halkı küfür etmez, Türk halkı o....uluk yapmaz, Türk halkı içki, esrar içmez, Türk halkı... Neyse yani, böyle kafalar...
“Neden yaptın peki?” diye soru sorulunca da “Ne yapalım, RTÜK fena ceza veriyor, onlar kesmeden biz kesiyoruz” deyip işin içinden sıyrılacaksın.
2012 model Türk televizyonculuğu böyle.

Yazının Devamı

Yolumuz mutlaka onun bir şarkısından geçmiştir

13 Şubat 2012

Son sekiz ayda Amy Winehouse ve Etta James’in ardından şimdi de Houston’ın ölüm haberi geldi. Hayatımızda şöyle ya da böyle yer eden, dertlerinden çok şarkılarıyla hatırladığımız güzel sesler birer birer aramızdan ayrılıyor...


Los Angeles’da Beverly Hilton otelinin dördüncü katında bir hareketlenme olduğunda insanlar herhalde Whitney Houston fenalaştı ya da gene başı ilaçlar, uyuşturucu ya da alkolle derde girdi diye düşünmüş olmalı. Ama durum en kötüsüydü. Oteldeki Grammy partisi için hazır bekleyen acil tıbbi müdahale ekibi hemen odaya girdi ama yapacak bir şey yoktu. 90’ların en büyük yıldızlarından ve pop tarihinin en inanılmaz seslerinden Whitney Houston hayatını kaybetmişti. Türkiye saatiyle 04.00’te öldüğü resmen açıklandı. Müzik alemi ve dünyadaki milyonlarca hayranı 20. yüzyılın en önemli pop diva’larından birini kaybetti. Houston’ın Grammy ödül töreninde şarkı söylemesi bekleniyordu, ama kısmet olmadı.



Yazının Devamı