Yıllara meydan okumak sadece salatayla mı olmalı?

Merak ediyorum, yıllara meydan okumak demek sadece iyi ve fit görünmek midir? Bir müzisyen, besteci ya da şarkıcı, olduğu yaşın hakkını vererek sadece müziğiyle yıllara meydan okuyamaz mı?

Madonna mı yıllara meydan okuyor, yoksa Leonard Cohen mi? Ajda Pekkan mı yoksa Bülent Ortaçgil mi? Benim temel sorum bu aslında. Ne alaka diyeceksiniz. Türkiye konseri haberi, bir haftada bütün biletlerin tükenmesi, yeni videolar falan derken nereye baksam Madonna’yı görüyorum. Ama gördüğüm sadece bir adet ‘yıllara meydan okuma’ muhabbeti.
Madonna hep gündemde. Kabul. Ama bir fark var. Son 10-12 yıldır yaptığı şarkılarla, yazdığı sözlerle yani sanatıyla değil ‘yıllara meydan okuması’ ile gündemde. Cinsellik, kişisel özgürlük mesajları vererek, kurallara itiraz eden güçlü kadın figürü olarak Madonna oldu Madonna. Klibinde Hz. İsa’yı siyah bir oyuncuya canlandırtacak kadar cesurdu. Şimdi tek gördüğümüz “Ne kadar şahane vücudu var ama o yaşta.” “O hareketleri o yaşta yapmak kolay mı?” “Kadın 50 yaşında ne kadar fit...” Bu... E bu mudur peki?

Üçüncü dünya ülkelerinden hangisi o sıra Hollywood’da modaysa oradan bir çocuk evlat edinmek, Kabala merakı, giyim kuşamı, kocaları, sevgilileri ve oynadığı reklamlar falan da var... Madonna bugün bu. Dünya da başka dünya diyeceksiniz. Doğru ama ne yapayım, beni kesmiyor.
Elbette eğlence sektörünün dinamiklerinden ve piyasa kurallarından haberdarım. Madonna ne yaptığını bilen biri. Çok da başarılı bir entertainer olduğunu görüyorum. Benim derdim başka.
Bu ‘yıllara meydan okuma’ meselesi acaba artık İngilizcedeki ifadesiyle çok mu ‘overrated’. Yani abartılıyor, gereğinden fazla mı yüceltiliyor?

Sağlıklı yaşam, ‘50’ler yeni 30’lar’ gibi yeni klasmanlar, ilaçlar, vitaminler, Osman Müftüoğlu gibi uzun yaşama gurularının “Bu yıl hangi vitaminler moda” gibi yazılar yazması hepsi aynı paketin içinde. İnsanlara bir yaşam modeli işaret ediliyor. Uzun yaşa, sağlıklı yaşa. Ama elbette yaşarken de tüket. Birine 50’sinden sonra “Sen artık yaşlandın” derseniz eve kapanır. Ama “Daha 30’larındasın” diye gazı verirseniz tüketmeye devam eder. Bir bakış açısı da bu.
Bir müzisyenin yıllara meydan okuması sadece “Kadın ne kadar atletik”le mi olur? Eğer bir sanatçı kendini zaman içinde yenileyebiliyor, yaşının, gelişen zihninin, hayatta edindiği tecrübelerin ışığında yeni şarkılar yazabiliyor, yeni fikirlerle kendisiyle beraber hayatına devam eden dinleyicisinin ufkunu açabiliyorsa yıllara meydan okumuş olmaz mı?

Cohen’in 78 yaşında yaptığı ve geçenlerde yayımlanan albüme ve şahane şarkılara bakınca ben yıllara meydan okuyan bir adam görüyorum. Madonna’ya bakınca son 20 yıldır aynı lafları tekrar eden, yeni hiçbir şey söylemeyen oldukça fit ve güzel 50’lerinde bir kadın. Ve ilkinden daha çok şey öğreniyorum galiba.

BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ?

* Madonna’nın bu yıl 52, Lady Gaga’nın 110 konser vereceğini ve ilkinin tahmini olarak
500 milyon dolar, ikincisinin 250 milyon dolar hasılat elde edeceğini;
* Bu yıl 7-10 Haziran tarhlerinde ABD’de düzenlenecek Bonnaroo festivalinde Radiohead, Beach Boys ve Red Hot Chili Peppers’ın assolist olarak açıklandığını (ne kadro ama);
* Dave Grohl’un FX kanalında yayımlanacak ve bir rock grubunun başından geçen komik olayları konu alan bir sitcom’un prodüktörü olacağını;
* Lana Del Rey’in Billboard ABD Top 40 albümler listesine iki numaradan girdiğini ve bunu ilk hafta 77 bin adet satarak gerçekleştirdiğini; bu satışın sadece yüzde 20’sinin CD olduğunu;
* Irak’ta eski rejime muhalif metal gruplarının türemesine karşılık Libya’da Kaddafi döneminin zulümlerini anlatan rap gruplarının giderek çoğaldığını;
Biliyor muydunuz?

İTİRAF EDİYORUM...

* Ata Demirer’in Avea reklamındaki tiplemeler ve espriler Şahan Gökbakar’a makara kukaraysa şahane. Yok öyle değil de Demirer “Ben özgün bir iş yaptım” iddasındaysa, o zaman fena.
* Geçen hafta Malt’ın Hafif Müzik Kanyon’da akustik performansını izleyince her grup bir noktada şarkılarını akustik olarak yeniden keşfetmeli diye düşündüm. Malt yakında akustik bir konser serisine başlarsa şaşırmam.
* Nada Surf’ün yeni albümü hayal kırıklığı yarattı. Oysa ne severdim “Let Go”yu. Giderek üzdün bizi Nada Surf.
* Vatandaşa vapurda Türk kahvesi içmek neden çok görülüyor anlamıyorum. Vapurda ‘neskahve’ mi içilir, bu ne vicdansızlıktır!
* Tanju Okan’ın “Ben Artık Parkta Yatıyorum” isimli şarkısının modasının hiç geçmediğini düşünüyorum.

Demir Demirkan Özge Fışkın’a iyi gelmiş

Türkiye’de yayımlanan albümlerin yüzde 90’ının özensiz, laf olsun diye yapılmış albümler olduğunu düşünen ve buna üzülen biri olarak iyi bir şeyler karşılaşınca heyecanlanıp hemen yazıyorum. Özge Fışkın’ın “Bir Avuç Fotoğraf” isimli yeni albümünü dinleyince iki satır yazmadan edemedim. Model’in de mimarı Demir Demirkan besteci, prodüktör ve müzik adamı olarak yine çok iyi iş çıkarmış. Özge Fışkın’a ihtiyacı olan bakış açısını ve tarzı kazandırmış. Düzgün bir rock albümü dinlemek isteyenler kulak vermeli. Yeni Türkü klasiği “Yağmurun Elleri”ni cover’lamak da iyi fikir. Şık olmuş. Her ikisini de tebrik etmek lazım.

‘Gebete’ kader mi?

Son birkaç ayda dört kez ‘gebete’lendim. Mahallemde, evimin önünde, vapurdan inerken, Kadıköy’de çarşıda. İki kişi ayak üstü sohbet ediyoruz, yanımızda bir üçüncü beliriyor: “Kimlikleri alayım.” “Sahile inip bi GBT’lenip geleyim ben” esprisi standart oldu (bkz. Sezyum). Yalnız başına yürüyorsan GBT. Elinde torbalarla eve dönüyorsan GBT. Vapurdan inerken GBT, kahve içerken GBT. Kendimi hayatın her dakikasında kart basmak zorunda bir tutsak gibi hissediyorum. Mahallemde şüpheli muamelesi görmeyi kendime yediremiyorum. Vatandaş şikayetçi ve mağdur. Hırsızı, katili yakalamanın yolu bütün mahalleyi her gün falakaya yatırmaksa, bunun adı 2012 model güvenlikse söyleyin bilelim.
Soruyorum, neden ben? “Biz görevimizi yapıyoruz, sormayalım mı?”
Evet mümkünse sormayın. Havaalanında değiliz, sınırda değiliz, bir yere giriş yapmıyoruz, özel bir alanda değiliz, girilmez bölgede değiliz ve en önemlisi sıkıyönetim falan yok. O yüzden sormayın... Polisin görevi buysa, vatandaşın da hakları yok mudur? Gebete kader midir? İnsan evinde, sokağında mahallesinde daha ne kadar rahatsız edilebilir?
“Yasa böyle” diye kestirip atmayan, “yasalar insanlar içindir ve değişir” diyebilen vatandaş olarak mağduriyetimi dile getiriyorum diye beni polis düşmanı ilan etmeyecek birileri bana yanıt verebilir mi?

İçinde para geçen 10 şarkı

* “Can’t Buy Me Love” / The Beatles
* “Money” / Sharon Jones & The Dap Kings
* “Dirty Cash” / Stevie V
* “Money Money Money” / Abba
* “Night Shift” / Bob Marley & The Wailers
* “I Need a Dollar” - Aloe Blacc
* “She Works Hard For The Money” / Donna Summer
* “Rich Personality” / Benjamin Diamond
* “Who Makes Your Money” / Spoon
* “Money” / Pink Floyd