Mehmet Soysal

Mehmet Soysal

mehmet.soysal@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Ankara’daydık bir hafta boyunca...
Köşe başlarında kurulan cadı kazanlarının altındaki ateşlerin şimdilik küllendiğini görünce birazcık mutlu olduğumuzu söyleyebiliriz.
Lakin yeni arayışların toplantıları da hız kazanmış durumda. Pozisyonlarını kaybedenler vakit kaybetmeden bir yerlerin önünde ve arkasında yeni pozisyon kapabilmenin peşine düşmüşler bile...
Siyasetçi diye geçinenler siyasetten geçinmeye hâlâ devam ediyor.
Tek sermaye; düşün, konuş, yaz...
Nasıl olsa dün ne düşündüğünüzü, ne konuştuğunuzu ve ne yazdığınızı hatırlamıyor!
***
Ankara, “kartların dağıtıldığı ev” olmaya hâlâ devam ettikçe, kimse mutlu olamayacaktır.
Ankara; dizaynların, senaryoların, iftiraların, savaş ve barış oyunlarının ilk adresi olmaya devam ettikçe kavga bitmeyecek.
Asıl statükocular bu pozisyonu koruyanlardır.
Bu statükoyu ise kimsenin yıkmaya niyeti dahi yok.
***
İktidar oyunlarını savaş stratejisi üzerine inşa eden siyasetçiler ve özellikle de muhalefetin her şeye karşı olan anlamsız duruşu kronikleşen bir hastalığa dönüşmüş...
Yargı başkanlarının seçilmiş Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile birlikte bazı programlara katılması üzerine muhalefet yapanlar, kuvvetler ayrılığını kuvvetler düşmanlığına dönüştürmeye çalışıyor!
Ne hikmetse, kutuplaşmadan da en çok yine kendileri şikâyet ediyor!
Ve bir yandan birlik beraberlikten dem vurup diğer yandan kendileriyle çelişkiye düşen kronik muhalif koronun içine düştükleri bu çelişkiyi kendilerine nasıl izah ettiklerini de gerçekten çok merak ediyoruz...
***
Devletin içerisine sızan adeta zehirli sarmaşık misali her yeri gizli işgal eden her türlü illegal yapılanmalara nasıl karşıysak, kuvvetler ayrılığının da düşmanlığa dönüştürülmesine karşıyız...
Ve diyoruz ki artık ne kimseye ayrıcalık tanınmalı ne de ayrıcalıklar savaşa dönüştürülmeli.
Tanınmaya, dönüşmeye devam ettikçe işte o zaman statükocu olunur...
***
Allah diyerek ayrıcalık elde edenlerin, etmek isteyenlerin de ne kadar dünya ve dünyalıkların peşine düştüğünü gördük!
Ve ayrıcalık elde eden sosyal demokratları da solcuları da...
Rakamların konuşulduğu yerde başka şeylerin unutulduğuna da şahit olduk.
Dini öğretmek isteyen her organize yapıya, şirketleşmeden amacı dışına çıkmasına izin verilmemeli.
Peygamber Efendimiz İslamiyet’i parayla, pulla, inşaatla, bankayla, üniversiteyle, medya ile ve inşaat şirketleriyle yaymadı.
Ve birilerine makam, mevki ve koltuk dağıtarak da...