Beşiktaş’ın şampiyon oluşuna sevindik...
Ve aynı zamanda BJK’ın eski bir yöneticisi olarak şampiyonluğa sevinişimizin birkaç farklı noktası daha var...
Bunu da anlatabilmek için biraz geçmişe dönmek durumundayız.
Guti, Almeida, Queresma, Simao ve teknik adam Bernd Schuster’in transferiyle yola çıktığımız günlerdi.
Sporun skordan, yani sportif başarıdan ibaret olduğunun ötesine bir adım dahi geçemeyen duyguların hakim olduğu süreçlerde hemen herkesin kariyeri sorgulanır hale gelir...
İşte o günlerde seyirci ve spor medyasının ağır eleştirilerine tahammül edemeyenlerin yüzünden dolayı Schuster görevinden ayrıldı.
***
Ve Başkan Yıldırım Demirören acil gündemle yönetim kurul toplantısı düzenledi. Ve yeni teknik adamın kimin olması gerektiği konusunda yöneticilerden açık görüş belirtmelerini istedi.
Ve ilk sözü de bana verdiğinde, kafamın arkasında nokta kadar gizli bir gündem maddesi taşımayan biri olarak dedim ki;
- Türkiye’nin futbol tarihine dönüp baktığımızda uluslararası tanınan, başarısının tartışılmayacağı ve yaşayan iki isim var...
Biri Fatih Terim, Galatasaray’ı UEFA şampiyonu yaptı... Diğeri ise Şenol Güneş, Türkiye Milli Takımı’nı dünya üçüncüsü yaptı...
Kişisel görüşümün iki teknik adamdan biri olduğunu söyledim...
***
Ve bu teklifime dahi tahammül edemeyen bazı yönetici dostlarım şiddetle karşı çıktı.
Yani, yerli ve milli duruşu olan teknik adamların takımları çalıştırmasından yanaydım...
Yönetim toplantısında daha sonra tanıdığım ve sevdiğim Tayfur Havutçu’ya karar verildi... Benim için bu da sevindirici bir karardı.
Ve bir zaman sonra şike kumpasıyla karşı karşıya kaldık.
O dönemde TV programlarımda, köşe yazılarımda isyan edercesine operasyonun bir kumpas olduğunu söyledik ve yazdık ama kimseyi inandıramadık...
***
Zaman gelip geçti...
Ve şikenin bir kumpas olduğu, arkasında yığınla dönme dolabın çevrildiğini gördük...
O süreçte çok önemli rolleri olan iki kişiyle görüştüm... Yapılan yanlışlığı ve haksızlığı ofislerinde yüzlerine karşı anlattım...
Adeta, “salağa yatarak” beni dinleyen iki kişi “Bizimle ne ilgisi var?” diyerek beni uğurladılar.
Ve yıllar sonra olay aydınlatılınca anlıyoruz ki, meğerse, düğmeye bizzat o iki kişi basmış...
***
Zaman geldi geçti...
Şenol Güneş Beşiktaş’a geldi ve şampiyonluğa imza attı.
Ve Fatih Terim Milli Takım’da büyük başarılara imza attı ve daha da atacağına inanıyoruz...
Bugün sözün bittiği yerdeyiz...
Ve Beşiktaş’ın şampiyonluğunu kutluyoruz...
SOCAR’ın eski CEO’su Kenan Yavuz dostumuzun “Şenol Güneş’in başarısı, umarım yabancı hoca hayranlığının sonu olur” dileğinin de bu ülkede her sektörün yöneticilerine, kulağına ve aklına küpe olur diyoruz.
Ve “yerli ve milli” adam gibi adamlara da tahammülsüzlüğe bir son verilir!