Teoriler arasında dolaşarak kendilerine yeni öyküler yazmak isteyenler sürekli duvarlara çarpıyor...
Büyük gelenekleri çatıştırarak kendilerine yeni alanlar açmak isteyenler çareyi farklılıkları ve güçsüz kesimleri terörize etmekte buluyor...
Ve büyük kırılganlıkların kapılarını aralıyor...
***
Doğu Akdeniz’de suları ısındırmaya çalışan AB, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti varlığını hiçe sayarak uluslararası bir problemin fitilini ateşlemek istiyor...
Kendi fantezileriyle bir yol haritası çiziyor...
***
Uydurulmuş gerekçelerle dünya kamuoyunu inandırıp yeni savaşları başlatıyor...
Bin yıldan beri hep aynı pis oyun...
Açık konuşmadıkları için düşünceleri de bilinmiyor...
Irak’ta da güya kimyasal silah üretimi vardı...
Ve bu uyduruk gerekçeyle bir ülkeye girip üçe bölerek petrol kaynaklarının üzerine oturan bu güçlere herkes inandı...
Yıllar sonra CIA Başkanı “Yanıldık” diyerek konuyu geçiştirdi...
***
Oysa “Yanıldık” dedikleri savaşta binlerce insan hayatını kaybetmişti...
Kim hesap sorabildi?
BM dâhil hiç kimse...
Irak’a müdahale için piyasaya sürdükleri kimyasal silah yalanlarını yazdığımız kadar “Yanıldık” yalanını yazmadık ve iki satırla geçiştirdik...
Haklının değil, zorbalığın hâlâ geçerli olduğu bir dünyada yaşamak utanç verici...
***
Bugün aynı uyduruk gerekçelerle Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de petrol ve doğal gaz aramalarına karşı gelen, engel çıkartmak isteyen AB ülkeleri kendi sularımızda fırtına çıkartıyor.
Fransa ve İsrail ise Rum kesimine ait sularda petrol ve gaz arama çalışmalarını hızla sürdürüyor.
Kendilerine gelince sorun yok, Türkiye söz konusu olduğunda büyük sorun var...
Bin yıllık pis oyunu revizyonist stratejistler yeniden yazıp piyasaya sürüyorlar...
Ve her defasında suçlu ise mazlum devletler oluyor...
***
Bu devran hep böyle sürer mi?
Sürmeyeceğini biliyoruz da nasıl sona ereceğini pek kestiremiyoruz...