Cuma günkü yazımızda ülkemizdeki yabancı bir bankanın en üst düzey yetkilisi olan dostumuz, rakamlarla dünya ekonomisinin nereye gittiğini anlatmıştı.
Farklı ülkelerdeki ‘Büyüme’ ve ‘Faiz’ oranlarını tablolarla göstermiş ve özetle demişti ki:
- Dünya büyümez iken, Türkiye yüzde 4 ile büyümeye devam ediyor. Faiz oranları AB ülkelerinde sıfır olmuş iken ve ABD faizleri artırmamaya kendini endekslemiş ve Türkiye’den daha çok faiz veren ülkeler var iken, Türkiye cazip ülke olmaya devam ediyor!
-
Dostumuzla yaptığımız sohbete devam ediyoruz.
Ve ülkemizde en çok gündeme getirilen diğer bir konu ise işsizlik!
Türkiye’deki 10.8 olan işsizliğin abartılacak bir yanının olmadığını ama küçümsenecek durumda da olmadığını belirten dostumuz şunları söyledi:
- Tablodaki, kamu harcamalarına göz attığımızda ise görüyoruz ki Türkiye çok gerilerde... Yine borçlanmaya baktığımızda, 200 milyar doların özel sektöre ait olduğunu görmekteyiz. Yani, 1 Şubat’tan itibaren bugüne kadar 1.5 milyar doların Türkiye’ye girmesi, 2015 yılı yabancı direkt yatırım rakamının beklentilerin üzerinde çıkması ve bu sürecin gittikçe hızlanması halinde cazibe merkezi olmaya devam edeceğiz gibi...
Bu tabloya göre ise Türkiye’nin cari açığının -4.5 olduğunu belirten dostumuz ilginç bir değerlendirmede bulundu:
- İki yıl öncesine kadar cari açığımız yüzde 7.5 iken, petrol ve doğal gaz fiyatlarının 3’te 1 fiyatına inmesi cari açığımıza yaramıştır... Makas çok açılmış iken artık kapanmaya doğru ilerliyor. Bu yılın sonuna kadar döviz kurları, petrol ve gaz fiyatlarının artmayacağını anlıyoruz. Doların yıl sonuna kadar 3.15 seviyelerinde olacağını tahmin ediyoruz...
Rusya krizinin ise ülkemize zararı olduğu gibi faydalı yanlarının da olduğunu unutmayalım. Çünkü özellikle ihraç edilemeyen yaş meyve sebze ve giyim ürünlerinin yurtiçine verilmesinin de etkisiyle şubat ayında enflasyon sıfır çıktı!
-
Tüketici ve kamu harcamalarının bize anlattığı durumu şöyle özetliyor:
- Kamu harcamalarının büyük bir kısmının yatırıma de yönelik olduğunu görüyoruz. Ama daha önemlisi, tüketicinin artık bilinçli hareket ettiğini anlıyoruz. Yılın ilk üç ayında tüketici kredileri yüzde 12 arttı. Oysa beklenti yüzde 15 idi.
Yani, geçmiş ekonomik krizler halkımızı bilinçli tüketmeye yöneltmiş...
2.7 milyon Suriyeli ve 300 bin Iraklı mültecinin ülkemizde yaşadığına ve bunların nüfus artışına dikkat çeken dostumuz önemli bir ayrıntıya daha dikkat çekti:
- 2015 yılında 55 bin Suriyeli çocuk doğmuş. Oysa Danimarka’da 40 bin, Yunanistan’da 52 bin ve Türkiye’de ise 1.3 milyon çocuk dünyaya gelmiş.
Bu tablodan elbette Batılı ülkeler ürküyor.
-
Belçika, Paris terör saldırılarının Türkiye’nin önemini bir kez daha ortaya koyduğunu belirten dostumuz, şunları ifade etti:
- Hem ekonomik ve hem de güvenlik açısından Türkiye’nin problemli hale gelmesi bizden çok Batılı ülkelere zarar verecektir.
Gelişmeler bize şunu gösteriyor ki Batılıların Türkiye’yi batırma iddiasının rakamların dünyasında bir karşılığı yok! Ama siyasilerin savaş oyunlarıyla yapmak istediklerinin zararını her zaman halklar çekiyor.
Putin, Esed, Saddam, Kaddafi örneğinde yaşananlar gibi...
Kısacası, “Ağzı olan konuşuyor” misali ülkemizde felaket tellallığı yaparak, ekonomiyi çökerterek siyasi iktidarı alaşağı etme stratejisi ne acıdır ki hep oynanıyor.
Başını da medya çekiyor!
Oysa rakamların diliyle bize konuşan bankacı dostumuz Türkiye’nin gelecekte bölgede daha da güçleneceğini, bunun için hükümet gündeminde olan ekonomik reform paketlerinin bir an önce devreye girmesi ve 2017 yılına yönelik Turizm gelirlerini artırma girişimlerinin şu anda hızlandırılması gerektiğini belirtiyordu....