Noam Chomsky diyor ki;
- Özelleştirilecek herhangi bir hizmet için yapılacak ilk şey onun kötü çalışmasını sağlamaktır, böylelikle insanlar diyecektir ki: “Bunu başımızdan atmak istiyoruz . İşlemiyor, çalışmıyor. Onu Lockheed’e verelim.”
Ve devam ediyor;
- Böylelikle ilk önce sistemi yanlış işler hale getirirsiniz. Ardından bunu şirket sektörüne aktarabilmek için halk desteğini alırsınız!
Propaganda ve Toplumsal Zihin adlı eserinde büyük kalabalıkların şartlanmış alışkanlıklarını değiştirebilmenin birinci kuralının algıyı bozmaktan geçtiğini vurgulayan Chomsky’in bahsettiği o günlerden geçiyoruz...
Ve bahsettiği algı operasyonlarıyla yüzleşiyoruz!
***
Büyük Türkiye sözünün yankılandığı günden itibaren kirli gölgeler karanlık oyunları sahnelemeye başladı.
Ve oyun sokaklarda sahneleniyor.
Sınırları dışındaki katliamlara, zulümlere, bölünmelere başkaldırdığından, kirli gölgelerin vizyona soktuğu filmleri yaktığından beri, yangın yerine dönmüş bir Türkiye algısı için çok bilinmeyenli her senaryo filme çekiliyor!
***
Başkanlık sisteminden söz edildiğinden beri, eski ve mevcut sistemsizliğin ve kaosun devamından yana olan kirli gölgeler bütün kukla oynatıcılarıyla asgari müştereklerde buluşmaya başladı...
Savaş ihtimali, terör, korku, ekonomik kriz ve rakamsal göstergelerden ibaret oyunlarıyla, ülkeyi son dönemeçte durdurmaya ve uçurumdan aşağıya yuvarlamaya çalışıyorlar...
Ve başımıza gelen bütün belaların tek nedeninin de sanki başkanlık isteğinden kaynaklanıyormuş algısını yaygınlaştırıyorlar...
Ve bu algıyı zincirleme operasyonlarıyla hızlandırıyorlar.
***
Dışarıdaki ve içerideki kirli gölgeler karanlık sokaklarda buluşuyor!
Birinci meseleleri; Tayyip Erdoğan...
Gerisini ise çözmenin çok kolay olduğunu düşünüyorlar!
Ve nasıl olsa yine kendilerine “entegre aktörler” bulacaklarından hiç endişe etmiyorlar...
İçinde bulunduğumuz ihaneti yıllar önce Ahmed Arif ne kadar da güzel tarif ederek demiş ki;
- Ne alnımızda bir ayıp
Ne koltuk altında
Saklı haçımız
Biz bu halkı sevdik
Ve bu ülkeyi.
İşte bağışlanmaz
Korkunç suçumuz...
***
Kördüğüm olmuş esrarengiz olaylar karşısında çözümsüz kalındığında bilim adamları diyor ki;
- Doğruyu bulamıyorsak, o zaman yanlışları bulalım!
Ve artık yanlışları bulma zamandır!