Gecenin bir vaktinde kırık dökük bir bankın üzerine oturup düşünmeye çalıştınız mı?
Ve elleriniz uzanırken geçen yılların hatıralarına doğru kan revan içinde kaldınız mı?
Sönmüş ateşin külleri sayılan toprağın üzerindeki savaşlar hiç bitmiyor.
- Silahlara veda edilmiyor.
- Cinayetler bitmiyor.
- Günahlar yakılarak yok olmuyor.
- Unutulmuyor.
- Silinmiyor.
***
Lacivert akşamların kör vakitlerinde, avuçlarınızda yarım kalan aşkların kokusunu duyuyor musunuz hiç?
İhanet üstüne ihanetleri unutarak yaşamaya çalıştınız mı?
Bir deniz kenarındaki gelgit dalgaları gibi içinde yaşadığımız dünya.
Biri bitiyor, biri başlıyor...
- Uzağınızdaki.
- Yanı başınızdaki.
- İçerideki.
- Dışarıdaki.
***
Bir akşamüstü denize yağarken yağmur,ikiyüzlü hayatların şahidi oldunuz mu?
Bir kentin sokaklarında kaybolurcasına gözlerin buğusunda hiç kayboldunuz mu?
- Arandınız mı?
- Aradınız mı?
- Ağladınız mı?
- Ağlattınız mı?
***
Ruhları ürkütür artık aldanmışların sis dağlarında gezinerek dost arayışları.
Canımız yanıyor dolaştığımız sokak aralarında.
Umutlarımızda iyiler yoksa her şey yarım kalıyor içimizde.
Kimse bakmasın, sormasın, bilmesin diye çatlayan topraklar üzerinde bin bir türlü oyun oynanıyor.
***
Hayatı insana zehir eden yine insanların kendisi.
Kimi kendisine, kimileri başkalarına zindan etmek için yırtınıyor adeta.
Ve bu yüzden hayat kuşlara güzel galiba...
Savaşları kazananlar barışı kaybettiklerini unutuyorlar...