Ankara’-daydık...
Ve seksen kişilik dost grubuyla uzun bir akşam yemeğinde bir araya geldik.
İşadamı, siyasetçi, gazeteci, bürokrat, asker, polis, savcı, hâkim, mühendis ve yüksek yargıya mensup dostlarla hasret giderdik...
Çocukluk yıllarına kadar dayanan dostluklarımızın samimiyetine güvenerek hemen herkes inandığı şeyleri konuşmaya çalıştı...
Konu ister istemez siyaset, medya, ekonomi ve adalete geliyor...
Ve bir ara dayanamayıp dedim ki;
- Bu ülkede gerçekten bir hukuk komedisi oynanıyor. Dört yıl önce hukukun üstünlüğü diyenler ve adaletten söz edenler ve hukuk adına operasyon yaparak ortalığı kasıp kavuranlar hukukçuydu ama şimdi yoklar! Kaçıp gittiler...
Ve hukuka göre değil hukukçuların değişimine göre adalet değişiyor.
İki yüzlü bir madalyona dönüşen hukuk yüzünden anlıyoruz ki yeni bir anayasaya ihtiyaç var...
*
Ve yine dedim ki;
Siyasi ve tartışmalı olmayan bir tek somut örnek vereceğim, memleketteki uyuşturucu baronlarının hiçbiri cezaevinde değil! Ama ülkenin bütün uyuşturucu trafiğini sanatçı Deniz Seki yönetmiş gibi bir duruma düşürülmesinden dolayı bu ülkedeki hukuka artık isyan ediyorum.
Bütün uyuşturucu baronları cezaevinde ise o zaman bir gram uyuşturucu madde satanın ve alanın da cezaevine gönderilmesini anlarım!
Oysa görüyoruz ki adaletin simgesi sayılan terazinin bir kefesinde baronların torbacılarından başka kimse yoksa ve diğer kefesinde sadece Deniz Seki varsa, kimse kusura bakmasın, böyle bir adalete hiç inanmam!
Ve PKK’nın uyuşturucuyla kendini finanse ettiğini sağır sultan bile duydu ama bu trafikten hiç bahseden yok!
*
Korkut Özal anlatmıştı:
Adamın biri kadıya gitmiş ve demiş ki:
- Kadı efendi, bir öküz bir öküzü vurursa sahibine ceza var mıdır?
Kadı alay edercesine gülmüş:
- Niye ceza olsun ki bir hayvan bir hayvanı vurup öldürmüş... Sahibinin ne suçu olabilir ki!
Adam mahcup bir ifadeyle:
- Kadı efendi, galiba ben eksik anlattım. Aslında, bizim öküz sizin öküzü vurup öldürmüş!
Kadı gürleyerek ayağa kalkıp bağırmış:
- Ey gafil, şimdi işin ciheti değişti, kitaba bakmak lazım!
*
Eşitlik diye slogan atıp duran kitlelere yıllardır diyoruz ki:
- Eşitlik sadece suç ve ceza denkleminde geçerlidir! Kim suç işlemişse cezasını da çeker. Cezada ayrıcalık olmaz... Lakin, çifte standart duygusunun başlangıç tarihi kaç yüzyıl öncesine gider bilemiyoruz ama artık dünyanın hemen her yerinde zirvelerde geziniyor...
*
Ve Belçika terör yüzünden en ağır darbeyi evinde almasına rağmen PKK çadırını hâlâ kaldırmıyor ve terörist Fehriye Erdal’ı iade etmiyor ve iki polisle de koruyor.
Acaba aynı mekânda şehitlerle ilgili bir çadır açmak istesek ne derler!
PKK terörünün 30 yıldan beri vahşetini resim ve videolarla göstermek lazım... Ve bizlere insanlık ve medeniyet dersi veren Batılı efendilerin çifte standart uygulamasını görmek ve denemek lazım...
Yoksa konsolos kovmakla meseleleri çözemeyiz!