Mehmet Soysal

Mehmet Soysal

mehmet.soysal@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Sınırlarımızın yanı başında yaşanan savaşlarda ölen ve yaralananların dramı artık rakamlarla ifade ediliyor.
Yani, insan toplam bir sayıdan ibaret hale gelmiş.
Ve ülkelerini terk edip de denizleri geçmek isteyen mültecilerin cesetlerinin karaya vuruşuna ait resimlerle durum geçiştiriliyor.
Uzay çağının duvarlarımıza astığı tablolardaki modern çizgi böyle...
***
Savaşın ve terörün kol gezdiği kentlerde yaşamaya çalışanların bugünkü durumu nedir?
Kimsenin hâlâ net olarak cevabını bilemediği büyük bir soru işareti.
Modern dünyada sanki sinemada savaş filmi ya da oyunu izleniyor gibi.
Yıkık dökük, harabeye dönüştürülen kentlerde, köylerde aç ve susuz kalan yüz binlerce insan, yokluğa mahkum edilmiş.
Türkiye, sınırlarını açıp milyonlarca insana kucak açmış ama başta Avrupa Birliği, Rusya ve ABD hâlâ aldatmacaların peşinde.
***
Ve sokaklarımızda gezen yüzlerce Suriyeli kadın ve çocuğun dramıyla karşı karşıyayız..
Lakin insanlar düşüncesizce bakarak yetiniyor..
5 dil bilen Suriyeli işadamı İbrahim Bey’in sokaklarda kâğıt toplayarak geçimini sağladığına dair haberleri okudukça yürek parçalanıyor..
Duvarlarımıza asılan bu utanç tablosunu hemen herkes seyrediyor..
Arka yüzü ise belediyelerin kentlerin hemen her duvarına yapıştırdığı festival, konser ve fuzuli faaliyetlerinin afişleriyle dolu.
Eğlence merkezleri, restoranlardaki sürekli keyfiyet ile çöplere atılan yemek ve ekmek artıklarıyla alabildiğine yapılan israf ise ayrı bir tablo..
Ve sabahtan akşama kadar maçlarla yatıp kalkan büyük kalabalıkların sorumsuzluğu karşısında ise düşünülmesi ve ağlanması gereken başka bir dram tablosu..
***
İbret tablolarından ders çıkartamıyoruz.
Lakin bu keyfiyet maçlarının bir final günü elbette gelecek.
Dünyayı yöneten efendilerin acımasızlığını sürekli gündeme getiriyoruz ama kendi içimizdeki büyük kalabalıkların sorumsuzluğuna ise değinmiyoruz.
Bir ülkeyi ve dünyayı sadece bir liderin sırtına yükleyip, bir kenarda durup seyretmekle ve beklemekle yetinenler, diğer taraftan ise sadece o kişiye taş atarak bir ömür tüketenler var..
Her iki taraf da insanlık görevini yerine getirmiş olmuyor!