Mehmet Soysal

Mehmet Soysal

mehmet.soysal@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İster dijital çağ, ister sosyal medya diyelim...
Ne diyeceksek diyelim, deyişlerimizin bir anlamı yok, adını koymakla sorunların çözülmeye-ceğini bilmeliyiz.
Ve her geçen gün hukuki alandan biraz daha uzaklaşan dijital ortam hukuksuzluğun birinci adresi olmaya devam ediyor...
Yasaların üzerinde at koşturanlar ortamı duvarlar ve hendeklerle örmüş... Belirsiz adreslerden ve kişilerden ya da gruplardan ne kadar değer varsa hepsi yerle bir ediliyor...
Bunun adı; dijital terör...
***
Mesele, dürüst olmaktan geçiyor...
Yalan, iftira ve hakaret çukurlarına dönüşen dijital veya sosyal medyanın şeytanları ve avukatları hemen her gün bir yerlere saldırıyor...
Ve karşısında durmaya çalışan kalabalıklar ise, bu şeytanları taşlamakla ömür tüketiyor!
Şeytanların işi; fısıldayarak vesvese vermektir...
Fısıltıların gazetecileri ise “perde arkası” veya “kulis” haber diyerek mesleğin aranan ve değerli adamları haline geldi...
Propagandist ve algı ajanları gibi çalışanların gazeteci sayıldığı günden beri basına güven yerlerde sürünüyor...
Bu yüzden medya kan kaybediyor!
Ve böyle giderse daha da çok kaybedeceğe benziyor...
***
Vardığımız nokta; akrep ruhlu, tetikçi, itibar düşmanı ve çapsız kişilerin var olabilme savaşıdır, başka bir şey değil.
Dijital medyanın büyük bir kısmı; yalan, iftira ve dedikodu iddialarıyla itibarsızlaştırma süreçlerine teslim olmuştur.
Dün siyah dediğine bugün beyaz diyenler dijital aynalara bakıp da yaptıklarından hiç utanmıyor...
Merak ediyoruz; her akşam eve vardıklarında, çocuklarının gözlerine utanmadan, sıkılmadan nasıl bakabiliyorlar...
Eşi ve çocuklarının gözlerine bakarak; babanız bugün yazdığı iftira ve yalan haberlerle bir hayli okundu ve yine birçok yürek yaktı diyerek mutlu mu oluyorlar...
Heybesinde taşıdıkları yalan ve iftirayla kazandıkları o ekmeği evdeki masumlara yedirirken zevk mi alıyorlar?
***
‘İnsanı anlamak için adam olmak lazım’ diyerek bizleri büyütenlere diyoruz ki bu söz artık geçerliliğini yitirmiş. Çünkü, insanı anlamak için artık âlim olmak lazım.
‘Ateş olmayan yerden duman çıkmaz’ sözünü doğru kabul ederek hayatı dizayn edenler bu söze bir formülmüş gibi inandıkları müddetçe meselenin doğrusu asla öğrenilmeyecek...
Komplo teorileriyle, iftira ve yalan iddialarla kendine saygın bir yer edinmeye çalışanlardan da hukuk önünde hesap sorulmalı...
Ve dijital ya da sosyal medyada yüzlerce yüzü gözükmeyen, adı bilinmeyen kalabalıklarla dolu...
Yani maskeli yüzler topluluğunun yazanları diyebiliriz...
Yiğitlik, yazdığına resmini ve adını koyabilmekten geçiyor...
İnanıyoruz ki o dijital aynalar bir gün çatlayacak...