İlk yurt dışı ziyaretlerini Azerbaycan ve KKTC’ye yapan Erdoğan, uçakta gazetecilerin sorularını da yanıtladı. Erdoğan gerekli görmesi halinde ikinci bir başkan yardımcısı atayabileceğini söyledi. Erdoğan ayrıca Genelkurmay’ın Milli Savunma Bakanlığı’na (MSB) bağlanabileceğini de vurguladı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Şu anda bir başkan yardımcısı olarak atadık ama ileride bir ikinci başkan yardımcısı atama durumum da olabilir. Bir mesafe alalım, nerede bir aksama oluyor olmuyor bakarız. İleride durumu değerlendirir, gerekli görürsek gerekli adımı atarız” dedi. Bakan yardımcılarının da birden fazla olabileceğini belirten Erdoğan, “Genelkurmay Başkanlığı Milli Savunma Bakanlığı’na bağlanabilir mi?” sorusuna da “Bağlanabilir, hiçbir manisi yok” karşılığını verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan Kıbrıs konusunda da şunları söyledi: “Bundan sonraki süreçte biz konumumuzu yine koruyacağız. Ama nereye kadar? Buna bir cevap bulmak kolay değil. Ama er ya da geç biz Türkiye Cumhuriyeti olarak, herhalde bir karar vereceğiz. Olacaksa olacak, nasıl olacak bundan sonra bunu da siz düşünün diyeceğiz ve adımımızı da atacağız.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Azerbaycan ve Kıbrıs seyahati sırasında uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı. Erdoğan’ın açıklamaları şöyle:
GELENEĞİMİZİ SÜRDÜRDÜK: Türkiye’de gerek Cumhurbaşkanlığı gerek genel seçimlerde bir gelenektir, seçimlerin hemen ardından KKTC veya Azerbaycan’a ziyaretler yapılır. Şimdi yeni bir yönetim sistemine geçtik, hatta kısa bir süre önce Azerbaycan’da seçimler yapıldı, bu seçimlerin hemen ardından Sayın Aliyev bizi ziyaret etmişlerdi, şimdi de bizim seçimlerden sonra dedik ilk ziyaretimizi Azerbaycan’a yapalım. Aynı gün bir de KKTC’yi ziyaret etmek suretiyle geleneğimizi yine kararlılıkla sürdürelim istedik. Azerbaycan’a yaptığımız ziyaret çok çok verimli; samimi iki kardeş ülke arasında hukukun devamı mahiyetinde cereyan etti. Azerbaycan ziyaretimizde tabii ki bölgesel konuları da ele alma fırsatımız oldu. Özellikle enerji konusu bizim Azerbaycan’la en hayati konumuz. Zira gerek TANAP gerek TAP (Türk Akımı Projesi) kapsamında adımlarımız var.
FETÖ AZERBAYCAN’A DA SIZMIŞ: FETÖ ile mücadele konusunda da Azerbaycan’la iyi bir ilişkimiz var. Bu konuda bizim tespitlerimiz var ise kendilerine bildiriyoruz ve kendilerinden istiyoruz. Azerbaycan’da da FETÖ terör örgütü çok önemli yerlere sızmış durumda. Onlar da ciddi manada bunun sıkıntısı içerisindeler. Sağ olsunlar, bize yakaladıklarını teslim ediyorlar, biz de kendilerinden sürekli istiyoruz. Bundan sonraki süreçte de işin yakın takipçisiyiz.
İKİNCİ YARDIMCI OLABİLİR: (Cumhurbaşkanı Yardımcısına nasıl karar verdiniz?) Fuat Oktay Bey özellikle Başbakanlık’taki Müsteşarlığı döneminde, AFAD’daki çalışma döneminde başarılı bir isimdir. Amerika’da önemli yerlerde çalıştı. Ben endüstri mühendislerine çok dikkat ederim, devlet yönetimlerinde de başarılı olurlar. Fuat Oktay üretimi ve katkısı ile MGK’larda yaptığı sunumlar ile hep dikkatimi çekmiştir. Bunun burada da yansıyacağına inanıyorum. Şu anda bir başkan yardımcısı olarak atadık ama ileride bir ikinci başkan yardımcısı atama durumum da olabilir. Bir mesafe alalım, nerede bir aksama oluyor olmuyor bakarız. İlerde durumu değerlendirir, gerekli görürsek gerekli adımı atarız.
Kıbrıs’ta ‘bundan sonra siz düşünün’ diyerek adım atarız: KKTC’deki gelişmeleri de BM çerçevesinde gerekli tüm katkıları bizler bugüne kadar sürdürdük. Özellikle Kofi Annan döneminden beri işin içinde bizzat olan bir kişi, o süreci, takvimi iyi bilen bir kişi, Kıbrıs sorununu çözmek için teşvik eden benim. Annan iki kez bana geldiğinde ve ‘artık çözemiyorum’ dediğinde, ‘Beraber girelim, Türkiye sizi mahcup etmeyecek göreceksiniz, biz her zaman Rum kesiminin bir adım önünde olacağız’ dedim. Bu görüşmeyi biz Davos’ta yapmıştık. Annan bir hafta süre istedi ve bir hafta sonra görüşmeler başladı. Tabi biz yine üzerimize düşeni yaptık. Tabii bizim için en önemli macera Bürgenstock macerasıydı ve bunu ciddi manada ele aldık maalesef yine sözlerinde durmadılar. O günden bu güne ne zaman masaya bu konu gelse Güney Kıbrıs masadan öyle ya da böyle her zaman kaçmıştır. Türkiye garantör ülke olarak kararlı duruşunu koymuştur. Maalesef diğer garantörler aynı tavrı ortaya koymamışlardır. Bundan sonraki süreçte biz konumumuzu yine koruyacağız. Ama nereye kadar? Er ya da geç biz Türkiye Cumhuriyeti olarak herhalde bir karar vereceğiz. ‘Olacaksa olacak, nasıl olacak bundan sonra, bunu da siz düşünün’ diyeceğiz ve adımımızı da atacağız.
'EMİNİM FAİZ DÜŞECEKTİR'
(Kabine açıklanırken doların yükselmesi) Birileri bu işi tırmandırmaya çalışsa da, bunun düştüğünü göreceksiniz. Bu kadar emin konuşuyorum. Hazine ve Maliye Bakanımız elbette ne gerekiyorsa yapacaktır. Burada birçok enstrümanlarımız var. Önümüzdeki süreçte inanıyorum ki faizin de düştüğünü göreceğiz. Ben eminim, sadece devlet bankalarımız değil, özel bankalarımız da gerektiğinde taşın altına eline koyacaktır. Yüksek faiz, istihdamda düşüşü de beraberinde getirebiliyor. Gerçek girişimcilerin, yatırımlarını geliştirmeleri, istihdamı artırmaları, elbette kendilerine imkan sunulmasıyla mümkündür. Bu işi sadece devlet bankalarının sırtına yükleyemeyiz.
BERAT BEY DAHA SERİ TOPARLAYACAK: Hazine Bakanlığı ile Maliye Bakanlığı’nı birleştirdik. Devlet bankaları da Merkez Bankası da artık bu bakanlıkla ilişkili kurum olarak ilintili hale geldi. Berat Albayrak Bey’in finans sektörü ile hem pratikte hem de teorikte geçmişi var. Özel sektörde başarıyla çalışmış, son dönemlerde Marmara Üniversitesi’nde bu konunun dersine girmiş, böyle bir geçmişi olmuş bir arkadaşımız olması sebebiyle bu işi çok daha seri derleyip, toparlayacağına ve başarıyla yürüteceğine inanıyorum. Maliye ve Hazine bakanlıkları geçmişte zaten tek bir bakanlıktı ancak sonradan ayrıldı. Ama uygulama fayda getirmedi, zarar getirdi. Zira maliye hazineden ayrı hareket ediyor, hazine maliyeden ayrı hareket ediyor. Bunlar aslında bir bütünün parçalarıydı. Şimdi biz bunu birleştirmeyi uygun bulduk. Çalışma şemasında Hazine-Maliye Bakanlığı’nın alt birimleri olarak çok önemli kurum kuruluşlar var. Bu adımla birlikte Hazine ve Maliye Bakanlığı, devlete finans temininde çok daha güçlü bir kaynak oluşturacak.
YABANCI BASINA GÖRE HAREKET ETMEYİZ: (Mehmet Şimşek’in kabinede yer almaması) Yabancı basının yaklaşımlarına göre hareket etmek doğru bir anlayış değildir. Onların yaklaşımlarını pek umursamıyorum. Kaldı ki yabancı basın bizim için hiçbir zaman hayırlı rüyalar görmemiştir. Kredi derecelendirme kuruluşları, biz tırmanışta iken bile bize hep eksi verdiler. Buna karşılık, komşuda dibe vurma var ama bir bakıyorsunuz komşuyu dört derece birden yükseltiyor. Onun için biz onların açıklamalarına değil, daima kendi işimize bakalım. Türkiye iyi yolda. Yatırımlarımız ortada. Uluslararası kuruluşların, kredi kuruluşlarının, Türkiye’de yatırım yapanlara kredi vermesi de bunu gösteriyor.
CUMHURBAŞKANI’NIN GÖZÜYLE YENi BAKANLAR
(Kabinedeki iş dünyasından isimler) Bu arkadaşlarımız dünyayı iyi tanıyorlar, dünya ile entegre olmakta bir sıkıntıları yok. En büyük özellikleri dürüstlükleridir, ehliyet ve liyakatleridir.
- Dışişleri Bakanlığı’nda Mevlüt Çavuşoğlu, İçişleri Bakanlığı’nda Süleyman Soylu, Adalet Bakanlığı’nda ise Abdülhamit Gül, onların da her biri kendilerini ispatlamış arkadaşlarım.
- Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy: Turizm sektörü içinde bir numara operatördür. Davet ettik, kırmadı, görevi üstlendi.
- Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan: Sektörün içinden bir iş insanı. DEİK ile, TOBB ile yoğun çalışmaları olan bir isim. Kendisine inanıyorum, ondan da çok şey bekliyorum.
- Sağlık Bakanı Fahrettin Koca: Bir DEİK Toplantısı’nda “Burada da babayiğitler çıksın, dışarıdan kuru sıkı atmaya benzemez, gelin elinizi taşın altına koyun” demiştim. Sonra da “Madem sağlık sektöründen şikayetin var, o zaman gel sen de bu işin içine gir, hem bu şikayetleri ortadan kaldıralım, hem de özel sektör mantığını devlette daha hakim hale getirelim” dedim. Sağ olsun o da kırmadı.
- Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk: Benim ilk dönemimde MEB Talim Terbiye Kurulu Başkanı idi. Onun da akademisyenlik hayatı var ayrıca başarı grafiği yüksek okulları var. Oradaki başarılarını devlet okullarımıza hakim kılmasını temenni ediyorum.
- Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli: Babasından genlerine işlemiş bir başarı var, gıda sektöründe önemli görevlerde bulundu, ekonomi dünyasını da iyi bilen bir isim. Sevk-i idare kabiliyeti olan bir arkadaşımız.
- Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez: Berat Albayrak’ın bakanlığı dönemindeki müsteşar arkadaşımız.Yıllardır sektörün içinde başarılı bir arkadaşımız.
- Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank: Zaten tanıyorsunuz. ODTÜ mezunu, Amerika’da yüksek lisans öğrenimi oldu. Gayretli, pratik, zeki, tuttuğunu koparır; atom karınca diyebilirsiniz.
- Çalışma, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk: Çok zeki, farklı yerlerde eğitim görmüş, iyi bir istatistikçidir, kadın istihdamı ile ilgili önemli çalışmaları var. Aslında ben onu en son İslam İşbirliği Teşkilatı’na bağlı Sesrıc’de Genel Sekreterliğe direktör olarak teklif ettim. Ama kabine gündeme gelince biz bundan vazgeçelim dedik. Ben Fatma Betül Sayan Kaya Hanım’dan, Jülide Sarıeroğlu’ndan da çok memnundum ama parlamentodan kabineye çok fazla isim çekmeyelim istedik.
- Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Kasapoğlu: Spor Toto’nun başında idi. Amerika’da eğitim yaptı, Spor Toto’da bize çok ciddi katkıları oldu. Bakanlıkta da başarı olacağına inanıyorum.
- Ulaştırma Bakanı Mehmet Cahit Turhan: Daha önce Karayolları Genel Müdürlüğü yapmış, özel sektörde üst düzey yöneticilik yapmış, çok çalışkan, dürüstlüğü ile bilinen, saat mefhumu olmayan bir isim.
- Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum: Emlak Konut’tan aldık. Emlak Konut’un Murat Kurum ile nasıl uçtuğunu, güçlendiğini biliyorsunuz. İnsanı iyi yöneten, parayı iyi yöneten bir arkadaşımız. Bu sürede İmar Barışı olayımız var. İmar Barışını iyi takip edecek, teslim aldığı noktadan çok daha iyi noktaya götürecektir. Şu anda 3 milyonu aşkın bir müracaatı almış durumdalar.
Finans ofisinin görevi dünyadan para bulmak
BİRDEN FAZLA BAKAN YARDIMCISI: Bakan yardımcıları birden fazla olabilecek, bazılarında ikiyi bazılarında üçü zorlayacağız. Bakanlıkların güçlü olması lazım. İşlevlerine göre belirleyip çalışmaları güçlü hale getirmek istiyoruz. Personel de ciddi manada üst düzey yönetici de azaltmaya gidiyoruz. Amerika’yı düşünün, bir bakanın altında üç tane, dört tane bakan yardımcısı var. Biz de bakanlığın vasfına göre buralarda bu tür adımları atacağız. Sistemin bir diğer özelliği yalın olması.
BAŞKANLIK SAYISI ARTABİLİR: Kurullar ve başkanlıklar var. Başkanlıkta sayı 11 ama artabilir. Atanmış olanlar var atanacak olanlar var. Strateji ve Bütçe Başkanlığı, bende belli... Kendisini çağırdım görüştüm. Görüşmelerimiz, belirlemelerimiz akabinde, diğer başkanlıkların ve kurulların atamaları da yapılacak.
ENDİŞEM YOK: (Yetki karmaşası olur mu?) Yok olmaz, o konuda hiçbir endişem yok. Kurullar ve kurumların hepsi bana bağlı. Ama tüm bu kurum ve kurullarda birer tane vekilim var. Benim vekilim o kurum ve kurulları benim katılmadığım zaman benim adıma yönetecek. Zaten her gün çalışan kurullar değil. İcabında haftada bir gün iki gün gelecekler. Ama başkan sürekli Ankara’da olacak. Kurulların ilgi alanları daha çok bakanlıklarla paralel veya paralellik arz eden konular olacak. Ayrıca bir de ofisler var. Örneğin Finans Ofisi. Görevi dünyadan para bulacak, yani icrai bir yanı da var. Direkt olarak Cumhurbaşkanı’na bağlı çalışacak. Dünyadaki para üreten yerlerle ilişki kurarak Türkiye’ye para getirme gayreti içinde olacak.
‘TSK ve MSB ilişkisi daha dayanışmacı olacaktır’
(Hulusi Akar’ın Milli Savunma Bakanı oluşu) 2014 yılı sonunda Avrupa Birliği (AB) müktesebatına göre Genelkurmay Başkanlığı’nı Milli Savunma Bakanlığı’na bağlama süreci ve gerekliliği vardı. O günden bugüne, biz bir tatsızlığa fırsat vermeyelim diye bu işi pek kurcalamadık. Ama yeni yönetim sistemi içinde bu konuyu arkadaşlarımızla değerlendireceğiz. Bir çift başlılığın olması doğru bir şey değil. Bunu artık bir yoluna koymamız lazım. Bunu kararlılıkla aşacağımızı tahmin ediyorum. Gerek Hulusi Akar Paşa’nın gerek ise Yaşar Güler Paşa’nın ve Ümit Dündar Paşa’nın birbirleri ile olan gönül bağları ve birliktelikleri ‘şüpheci nazar’ ile bakma gibi bir durumu ortadan kaldırmıştır. Sivil-asker gibi bir yaklaşım kalmamıştır, aşılmıştır. Milli Savunma Bakanı ile Silahlı Kuvvetlerimiz arasındaki ilişkiler çok daha dayanışmacı olacaktır. İnanıyorum ki karar alma sürecinde de bir sekteye fırsat vermeyecektir... Genelkurmay Başkanlığı Milli Savunma Bakanlığı’na bağlanabilir, hiçbir manisi yok. Dikkat ederseniz, Hulusi Akar Paşa’yı bakan olarak açıkladık. Aynı anda da Genelkurmay Başkanı’nı, Kara Kuvvetleri Komutanı’nı ve Genelkurmay İkinci Başkanı’nı atadık. Çünkü Silahlı Kuvvetler boşluk kabul etmez. Aslında devlet yönetiminde hiçbir yer boşluk kabul etmez. Nitekim ben aşağıda bakanlarımızı açıklamaya giderken, vekaleten olmaz dedik ve atamaları hemen yapalım diyerek, işi bitirdik.
‘Millet Kıraathaneleri’ni süratle inşa edeceğiz’
En önemli sözlerimden biri Millet Bahçeleri. Bunu hem Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile hem de belediyelerle yürüteceğiz. Kültür Turizm Bakanlığı ile de Millet Kıraathanelerini süratle yapacağız. Bunun için Mili Emlak Genel Müdürlüğü’nü Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndan aldık, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na devrettik. Amacımız devletin elindeki emlakın tamamen devlet, millet ve ülke için kullanılmasını sağlamak. Millet Kıraathaneleri il, ilçelerin büyüklüklerine göre ölçümlenerek yapılacak. Amacımız gençlerimizi kötü alışkanlıklardan kurtarmak hem bunun yerine hem de tüm gençlerimize okuma alışkanlığı kazandırmak. Kitap, dergi okurken, çayı, kahvesi, keki olsun... Millet Kıraathaneleri’nin en güzel örneği Zeytinburnu Merkez Efendi Camii’nin yanında. Allah rahmet eylesin Turgut Cansever Hocamızın projesiydi. Zeytinburnu Belediyemiz o projeyi hayata geçirmiş. Zeytinburnu Belediyesinin yaptığının ötesinde Cağaloğlu’nda eski Millet Kütüphanesi vardı. Kültür ve Turizm Bakanlığımız ise burayı restore etti. Orayı buna dönüştürdü ve nefis ve bir proje. Bu projeyi de bazı büyük yerlerde uygulayalım istiyoruz... Ama asıl hedef gençlik, gençlik, gençlik...
'BU TÜR YAKLAŞIMLARA GÜLER GEÇERİZ'
(Muhalefetin yemin törenindeki tavrı) Muhalefetin bu tür yaklaşımları kendilerine zarar verir. Hepsi milletin gözü önünde oluyor. Örneğin İstiklal Marşı okunacağı anda bile birilerinin gözüne bakarak ayağa kalkanlar milletin gözünden kaçmadı. Cumhurbaşkanı içeri girerken ayağa kalkmış kalkmamış hiç umrumda değil.
Tayyip Erdoğan cumhurun başkanı olarak oraya inmiştir ve 26 milyon 334 bin kişinin oyunu almış bir Cumhurbaşkanı var. Kabul edersin etmezsin, bu 26 milyon 334 bin kişiye saygısızlıktır... Süleyman (Soylu) Bey’e tavır koymuşlar ya da diğer arkadaşlara, Hulusi (Akar) Bey’e tavır koymuşlar ki şimdi kimin kime neden tavır koyduğu ortada. Şimdi söyle bana arkadaşını, söyleyeyim sana kim olduğunu. Şimdi Milli Savunma Bakanımız ne yaptı? Vatanı korumanın, teröre karşı dış güçlere karşı mücadelesini verdi, Süleyman Bey ne yaptı? Teröre karşı, dış güçlere karşı amansız bir mücadele verdi. Şimdi bütün bu mücadeleyi verenlere karşı eğer burada bir ittifak oluşuyorsa, bu onların kim gerçek kimliklerini göstermesi bakımından çok önemli ama bizim için önemli değil. Biz sadece güler geçeriz.