Siyaset kazanı kaynıyor, kaynatılıyor...
Ve alabildiğine odun taşınıyor.
Bilmediğimiz, beklemediğimiz yerlerden.
Kırılma beklentileriyle pusuda gün tüketiliyor.
***
Siyasetin dizaynı kapalı kapılar arkasında planlanıyor...
Bu yüzden gelen veya giden her iktidarın başı belaya bulaştırılmak isteniyor.
Bugün olmasa bile yarın.
Siyasetin arka bahçesinden hiç eksik olmayan sıra dışı operasyonlar yapılması da gelenekselleştiriliyor.
Ve bu gizli oyunlara millet olarak hiç direnemiyoruz...
***
Uzun dönem iktidarda kalan partileri bekleyen kaçınılmaz bir başka sorun da yeni kimliklere yer açamaması.
Değişimi isteyen her siyasi parti kendisine karşı duruşa geçen küskünler korosunu da kurmuş oluyor...
Ve çizgi dışı sesler kendi içlerinden çıkmaya başlayınca da birlik bozuluyor, ortam terörize ediliyor...
***
İktidarı sorgulayanlar bir taraftan da muhalefeti selamlıyor...
Ve iş dünyası, siyaset, spor ve medya aktörleri de dizayn etme gibi kötü alışkanlıklarına aralıksız devam ediyor.
İçeride ve dışarıda bir dizi ilişkiler kuruluyor.
Her yerde ateşli, spontane konuşmalar yapıp, sözlerine, vaatlerine kutsal anlamlar yükleyen eski ve yeni siyasi portreler açığa çıkarak muhalif koroyu kalabalıklaştırıyor.
***
Az gelişmiş toplumlarda kahramanlara ihtiyaç duyulurmuş.
Bin yıldan beri bu ülkede;
- Derdi
- Kederi
- Ekonomiyi
- Eğitimi
- Savunmayı
- Sağlığı
- Adaleti
- İşsizliği
Kısacası, bir ülkeyi bir kişinin sırtına yükleyip, kenara çekilip seyrederek, konuşarak hayatı keyifle yaşayanlar vatandaşlık görevlerini yerine getirdiklerini sanıyorlar...
Ve bu tutarsız davranış modeliyle hem kendilerini hem de kahramanları tüketiyorlar...
Mesele, çizgi dışına çıkarak kural dışı, gizli oyunların bir parçası olmak değildir...
Asıl mesele, vatan, millet çizgisinde kim, ne biliyorsa elini taşın altına koyması ve zorlu yolculuğun birlikte tamamlanabilmesidir...
Aksi halde bu yolculuğa ne kahraman ne de ülke dayanabilir...