Elazığ’dayız...
Yani, baba evinde.
Doğduğum yer, çocukluk ve gençlik yıllarımın geçtiği memleketim; Elazığ. Otuz beş yıldan beri iki yılda bir gelerek hasret gideriyoruz.
Kimi insanların ve şehirlerin kaderi, ülkesinin kaderine benzer.
Ve adeta Elazığ gibi.
Kentin seyir defterine baktığım zaman Türkiye’nin kaderini yaşıyor sanki...
Yani, çoğu zaman itilmişliği, horlanmışlığı ve “değerli yalnızlığa” sürüklenişi ve etrafının ateş çemberine dönüşmesindeki talihsizliği gibi...
Küçük bir Türkiye sanki...
Bingöl, Tunceli ve Diyarbakır’daki terör eylemleri yüzünden zor günler yaşayan Elazığ inadına huzur adası gibi...
Lakin, halk bu durumdan çok rahatsız...
Elli yıldan beri komşu kentlerdeki terör yüzünden sürekli göç alıyor...
Ve göçler sonucunda kendine has kültürüyle, duruşuyla büyük bir farklılık gösteren Elazığ’daki demografik yapı büyük bir değişime uğramış!
Bu durumdan oldukça rahatsız olan Elazığlılar başka kentlere göç etmeye başlamış...
***
Doğu Anadolu’nun huzur adası diyebileceğimiz Elazığ bu pozisyonunu şimdilik koruyor ama ilçelerde sıklıkla olmasa da arada bir meydana gelen terör saldırılarından dolayı halk tedirgin!
Seksenler öncesindeki dönemi hatırlarım. Etrafındaki komşu illerdeki her türlü farklılıkların ve aykırılıkların etkisinde kalmadan ve hiç farklı yerlere savrulmamış bir kent.
Devlet ve milletin varlığını daima kendi geleceğinin önünde tutmuştur.
Her dönemde elbette bir siyasi fikrin veya partinin kalesi haline gelmiş ve bir siyasi ve genel duruşu olmuş ama ülkenin siyasi istikrarsızlığına ve birlik ve beraberliğinin bozulmasına asla bir katkı sunmamaya da özen göstermiş bir kent...
***
Özal’dan beri Malatya-Diyarbakır arasına sıkışmış talihsiz bir kent; Elazığ!
Ve genellikle devlet ve özel sektörün ekonomik yatırımlarından da fazla nasibini alamamış olmasına ve idealist, vatansever büyük bir gençliği ülkeye kazandırmasına rağmen...
İzm çatışmalarından, siyasi kavgalardan her zaman olumsuz etkilenmiş bir talihsiz bir kent; Elazığ!
Özal döneminde Malatya’nın cazibe merkezi haline gelmesinden dolayı da unutulmuş ve ne gariptir ki daha sonra Demirel döneminde de Özalcı bir kent olmasının bedelini ödemiştir...
Ve her seçim sandığından çıkan siyasi aritmetik tablo yüzünden intikam ve ihmal duygularının arasına sıkışıp kalmış Elazığ’dan intikam almak sanki festival gibi gelenekselleşmiş...
Ta ki AK Parti’nin yani, Erdoğan’ın iktidarına kadar...
***
14 yıldan beri Elazığ’dan bir Bakan’ın olmayışı da belki gelebilecek birçok yatırımın engeli ve mazereti sayılmış...
Yine de gördüğümüz kadarıyla başta havaalanının yenilenmesi dahil en çok yatırımlar AK Parti’nin iktidarı döneminde yapılmış...
80 öncesi yapılan yatırımların en büyüğü Keban Barajı hariç...
Lakin, işsizlik bölge halkının en büyük derdi. Diplomalı işsizlerin sayısı giderek artıyor. İş bulamayanlar büyük kentlere göç ediyor...
Diliyoruz ki terör yüzünden Doğu ve Güneydoğu bölgesinde kilitlenen ekonomi yeniden düzelecek ve bozulan huzur tekrar eski günlerine dönecek...
Baba evindeki gözlemlerimize salı gün devam edeceğiz...