Mehmet Soysal

Mehmet Soysal

mehmet.soysal@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Euro 2016 hayalimiz, umudumuz bitti..
Eve dönüş yolunda, belki de hemen herkes kendince kaybedişimizin nedenlerini sıralıyor..
Yüzlerce neden bulunabilir ama asıl mesele birinci nedeni bulabilmektir.. Bize göre birinci nedeni, yabancı futbolcu oynatma alışkanlığımız ya da hastalığımızdır..
Paris’ten eli boş dönme nedenimizin ana nedeni, kendi futbolcumuzu yetiştirmenin uzağında olmamızdır..
Ve gittikçe de uzaklaşmaktayız..
Uluslararası deneyimi olan yerli futbolcu eksikliğimiz de başka önemli bir nedenidir..
Ve artık ülkemizde futbolu kurumsallaştırmalıyız..
İlköğretim seviyesine düşürmeliyiz. Sadece futbolda değil, diğer bütün spor branşlarında da bunu başarmalıyız..
Kulüpler Birliği bu konuda öncü olmalı, kulüplerin yönetimlerini toparlayıp yabancı futbolcu konusunda başkanları uyarmalı..
Eğer, Türkiye Milli Takımı’nın başarılı olması isteniyorsa..
***
Paris’ten son maçımızın oynanacağı Lens şehrine giderken yol boyunca bir dostumuzun söylediklerini hatırladım.. Gazze’ye gitmişti, dönüşünde ise Ankara’da buluştuğumuzda hâlâ gördüklerinin etkisindeydi ve diyordu ki:
- Gazze’de misket bombaları altında çocuğunu emzirmeye çalışan anneyi, o korkan çocuğun gözlerini, savaşın tam ortasında yıkık binaların arasında ekmek bulmaya çalışan babanın gözlerindeki çaresizliği görünce, bizler neyle uğraşıyoruz ve nelere üzülüyoruz, buradakiler neyle uğraşıyor ve nelere üzülüyor?
***
Lens yolunda dostumuzun söylediklerini hatırlayınca, “Ekmeğinin derdine düşenlerin, ayakta durma savaşı verenlerin yanında bizim kaybedeceklerimiz telafisi mümkün olan şeyler olsun” diyebildim kendime..
Hocaların, akademisyenlerin, akil adamların televizyon ekranlarından futbolla ilgili çirkin ve ilgisiz yorumlarda bulunması da doğru değil..
Herkes kendi işine odaklanmalı ve kendi işini yapmalı..
Başkalarının işini yapmakta ustayız..
“Ben Cumhurbaşkanı’nın, Başbakan’ın yerinde olsam...” diye başlayıp, ne kadar saçma sapan laf varsa dinlemek zorunda kaldığımız milyonlarca insan yaşıyor aramızda..
***
Bu ülkede hemen herkes biraz siyasetçi, sporcu, sanatçı, gazeteci, fotoğrafçı, gurme, karikatürist, ressam, eleştirmen ve reklamcı imiş!
Sosyal medyaya baktığımızda sadece bu ülkede değil, dünyanın hemen her yerinde böyle olduğunu görmekteyiz..
Hemen herkesin içinde bir arka bahçe varmış..
Sosyal medya kendini ifade etme biçimidir.. Küfür ve hakaretle kendini ifade eden büyük bir kalabalık yaşıyor aramızda..
Gizli isimlerle ortalığı yangın yerine çevirmeye çalışan, küstahlaşan, itibarsızlaştırma operasyonlarına imzasını atan hayali gazeteci ve yazar diye geçinenlerin rağbet gördüğü dünyada insan çoğu zaman bir hiç olmayı istiyor..