Avrupa Birliği çatırdıyor...
Brexit süreciyle başlayan kırılmayla AB’den ayrılan İngiltere’nin açtığı çatlağın derin boşluğu bir türlü kapatılamıyor...
***
67. Bilderberg Grubu Toplantıları yapıldı...
Montrö’de kapalı kapılar ardında gerçekleştirilen toplantıda “seçkin grubun nelerin altını çizdiği ve hangi konularda hemfikir olup hangi konularda görüş ayrılığı” yaşadıklarına dair merakımızı Prof. Dr. Selva Demiralp’in notlarıyla gidermeye çalıştık.
Prof. Demiralp yazısında diyor ki:
- Amerika’nın Çin’e karşı ittifak kurma konusunda iktisadi değil ideolojik endişeleri ön plana çıkarmak istemesi, belki işin iktisadi boyutunu ikinci plana attı.
-
Savurganlığa doğru savruluyoruz.
İhtiyaç listesini olağanüstü kabarık tutuyoruz.
Ve bir gün imkânsızlığı hiç düşünmüyoruz...
***
Kaynakların her zaman az, ihtiyaçların ise sonsuz olduğunu unutuyoruz.
Tüketim bir hastalıktır.
Kavuşabilme, sahip olabilme arzusundan kaynaklanıyor.
Lakin bu arzunun son bir durağı da yoktur.
Dünya susar...
Ve insanları konuşur.
Kendisine itiraf etmekten dörtnala kaçtığı bir korkuya esir düşmemek uğruna...
Savaş kapılarda gün sayar.
Putin bir kez daha bağırıyor:
ABD’nin füze savunma anlaşmalarından çekilmesi küresel güvenliği istikrarsızlaştırmaya yönelik bir adımdır.
Ve başka bir tehlikenin yaklaşmakta olduğuna dair uyarıyor:
Uluslararası silah kontrol sisteminin çökmesi konusunda ciddi bir risk bulunuyor!
Köhne gemiler geçiyordu denizlerden.
Biraz buruk, biraz yaralı ve biraz isyankâr...
Ve hangi ara sokaklara çıksa yolu...
Karşısına çıkıyor bir ihanetin resmi.
Yağmur çiseliyordu...
***
Sulara açılmış bir gemi alabildiğine hızlı.
Geminin avlusuna kurulmuş bir darağacı.
Siyaset kazanı kaynıyor, kaynatılıyor...
Ve alabildiğine odun taşınıyor.
Bilmediğimiz, beklemediğimiz yerlerden.
Kırılma beklentileriyle pusuda gün tüketiliyor.
***
Siyasetin dizaynı kapalı kapılar arkasında planlanıyor...
Bu yüzden gelen veya giden her iktidarın başı belaya bulaştırılmak isteniyor.
Bugün olmasa bile yarın.
Sosyal medyada şeytanların cirit attığından şikâyet eden yazılarımızı okuyan Doğan Hızlan Ağabey bize o dünyayı bir fıkrayla özetlemiş:
“Tilki acele koşuyormuş, bir başka hayvan ‘Ne kaçıyorsun?’ diye sormuş.
O da demiş ki develeri askere alıyorlarmış.
Sen deve değilsin ki?
Deve olmadığımı ispat edinceye kadar, post elden gider, demiş.”
***
Doğan Ağabey bu fıkrayla gelinen noktayı öylesine güzel özetlemiş ki...
Artık ülkeler bile sosyal medyanın algılarına göre savaşacak hale geldi...
“Yeni bir ülke bulamazsın, başka bir deniz bulamazsın.
Bu şehir arkandan gelecektir” demiş Kavafis...
Hafızaları silemeyenler boşaltmanın yollarını arıyor...
Ve tarihimizi siliyorlar...
***
Geçmişimizi...
Ve manevi bağlarımızı...
Kör unutuşlara mahkûm ediliyoruz.
Modern çağın ortasındayız…
Cahiliye devri de binlerce yıl önce sona ermişti güya…
Ve ramazan ayında Avrupa ülkelerinin sokaklarında mülteci çocuklar dileniyor hâlâ.
Arap kralları ise israf çılgınlığıyla yarışıyor...
Milli servetin paylaşımında ise derin uçurumlar var…
***
Dini ve ahlakıyla geçmişi, iletişimi kopartılmış…
İşte bu yüzden aklı, imanı bozulan halkların içinden kafa kesen teröristler çıkıyor…