Mekanik saat üreticilerinin gazetelere ve dergilere öncelik ve önem vermesi artık kaybedilen incelikler arasında. (Bu cümleden sonra Dr. Alaeddin Yavaşça’nın güzel sesinden “Dertliyim ruhuma hicrânımı sardım da yine” şarkısını dinledim.) Oysa mekanik bir saatin ilanı yayımlanacaksa, önce safir kristal camların, çelik baklalı bileziklerin, akrep ve yelkovanların, zembereklerin, denge çarklarının, vidalı tepelerin ve biteviye dönen rotorların tabiatına en uygun mecra gazeteler ve dergilerdir. Ne yazık ki her zaman böyle olmuyor fakat Patek Philippe gibi köklü markalar basılı medyaya güveniyor ve analog değerlere yatırım yapmayı sürdürüyorlar.
Geçtiğimiz hafta sosyal medyada aktif olan saat meraklıları nadir yaşanan bir olayın haberini en son öğrenenler oldu! Fortune dergisinin okurları ilanı herkesten önce gördü. Bu ilan nedeniyle derginin ambargoya uymayıp baskı tarihinin öne aldığı söylentisi de var. Netice değişmiyor, basılı medya hızıyla ünlü sosyal medyaya haber atlattı.
Tarihi geçmişi (markanın kurulduğu yıl fotoğrafın icadı duyurulmuş, Tanzimat Fermanı ilan edilmişti), kalite anlayışı ve yüksek itibarı nedeniyle dünyanın en önemli saat markaları arasında ilk sırada olan Patek Philippe 25 yıl aradan sonra ilk kez yeni bir saat koleksiyonu duyuruyordu. Üst düzey saat yapımcılığının zirvesinde duran bir markanın yeni bir koleksiyon duyurması haliyle olay oldu.
Hemen arkasından 17 Ekim’de Almanya’nın Münih şehrinde sınırlı sayıda basın mensubuyla birlikte önde gelen koleksiyonculara şimdilik üç saatten oluşan serinin resmi tanıtım yapıldı. İlk saat tarih göstergeli, zeytin yeşili kadranlı ve çelik kasalı, ikincisi tarih göstergeli, mavi kadranlı pembe altın/çelik kasalı, üçüncüsü ise en gösterişlisi: A. Lange & Söhne’den ilham alan büyük tarih pencereli, gün ve Ay evreleri göstergeli, küçük saniye alt kadrana sahip platin kasalı ve 6 patent bekleyen yeni bir mekanizmaya sahip. Saatlerin kasaları aynı, hepsi 45x44,5 mm boyutlarında.
Patek Philippe Başkanı Thierry Stern toplantıda, hep kare bir saatin hayalini kurduğunu, ayrıca spor modellerin sayısını çoğaltıp yeni bir kitleye hitap etmeyi amaçladığını söylerken aslında son yıllarda Nautilus’a yönelik artan popülerlik ve yüksek talebin markanın imajına hâkimiyetinin rahatsız ediciliğinden söz ediyor. Zaten bence Nautilus zamanla “saat” olmaktan çıktı, benzeri görülmemiş güce sahip bir “lokomotif” olarak hem Patek Philippe’i hem de “koleksiyoncuları” sürüklemeye başladı.
Cubitus köşeleri yuvarlatılmış olsa da keskin hatlarıyla tam bir erkek saati, Nautilus’tan alınmış çok şeyi var ve pazarlama metninde yazıldığı gibi sportif ama zarif değil, bütün bunlara rağmen ilgi çekici ve dinamik.
Cubitus fırtınası saat meraklılarını kare saatler üzerine düşünmeye teşvik etmesiyle de iyi bir iş yaptı. Ben de en sevdiğim kare saatleri düşündüm: Nomos’un Tetra modeli çok çarpıcı. Cartier Santos-Dumont ve TAG Heuer Monaco da efsane saatler. Genç Fransız markası March LA.B Mansart Automatic modeli ise bence son zamanların en güzel saatlerinden biri.