Mehmet Çelik

Mehmet Çelik

bizans@gmail.com

Tüm Yazıları

Bilmeyen yoktur: 1761’de kurulan Faber-Castell halen üretime devam eden dünyanın en eski yazı gereçleri markasıdır ve lüks yazı gereçleri alanında Graf von Faber-Castell (GvFC) markasıyla 1993’ten beri faaliyet gösteriyor. GvFC markası da 2003’ten bu yana insanlık tarihine yön veren dönemlerin hikayelerini anlatan “Yılın Kalemi” isimli koleksiyonuna her yıl belirli bir temaya odaklanan ve sınırlı sayıda üretilen kalemler ekliyor.

Sultan III. Ahmed’in kalemi

Tasarımını Serdar Gülgün’ün yaptığı Yılın Kalemi 2024 hem Osmanlı kültürüne hem de Avrupa’daki Turquerie modasına göndermeler yapan ilginç bir kalem. Turquerie; görsel sanatlar, sahne sanatları, edebiyat, moda ve iç dekorasyonda yüzlerce yıl boyunca Batı kültürü için bir ilham kaynağı oldu. Kökeni çok daha önceki dönemlere dayanmakla birlikte 1720’de Sultan III. Ahmed tarafından Fransa’ya daimi elçi olarak gönderilen Yirmisekiz Çelebi Mehmet Efendi’nin devrin sosyal hayatına olan derin etkisi bir dönüm noktası oldu. Haremden hamama halıdan kahveye kadar birçok şey önce entelektüel ve soylu Avrupalıları büyüledi.

Haberin Devamı

Yılın kalemi için yapılan tanıtımlarda görülen tuğra esasen başlı başına içinde bulunduğumuz dünyadan farklı bambaşka bir kültür dünyasına açılıyor. Lale Devrinde hüküm süren III. Ahmed‘in tuğraları her ne kadar 70 yıl sonra Mustafa Râkım Efendi’nin çektiği tuğralar kadar mükemmel bir forma sahip olmasa da kendine özgü bir çekiciliği olduğu inkar edilemez. Sultan III. Ahmed tuğra çeken tek padişahtır, ilk defa Türkçe kitaplar basan matbaa da onun döneminde kurulmuştur.

Topkapı Sarayı’nda III. Ahmed’in kurduğu kütüphanede A. 3553 kaydıyla yer alan ve 1727-1728 tarihlerini taşıyan Murakka-ı Has (Pâdişah’a mahsus albüm) adıyla bilinen bir tuğra albümünü Murakka-ı Has Tuğrakeş bir Padişah: Sultan III. Ahmed adıyla yayına hazırlayan Uğur Derman’ın tanımına göre “Tuğra için ‘yazmak’ yerine ‘çekmek’ fiili kullanılır; bununla vazifeli kimselere nişancı, tuğrâî, tevkiî ve son devirde de tuğrakeş adı verilir. Osmanlı padişahları arasında hat sanatı eğitimi alan ve eser verenlerin sayısı 10’a yakındır. Fakat biri hâriç, hiçbiri tuğra çekmekle uğraşmamıştır.”

Haberin Devamı

Yılın kaleminin kapak ucu bir Osmanlı çadırının süslü kubbesini anımsatır şekilde tasarlanmış. Kapak çevresini süsleyen ve ucunda hilal bulunan tuğ figürleri de hükümranlık ve bağımsızlık anlamları taşıyor. Bayrak ve sancak gibi askerî, siyasî güç ve yetki işareti olarak tepesine daima at kuyruğu bağlanmış olan, erken dönemlerde ucuna evreni/güneşi simgeleyen altın yaldızlı top, Osmanlı döneminde ise hilal bulunan bir tür mızraktır ve otağların önünde yüksekçe bir yere konurdu. Oğuz Kağan destanında, “Güneş tuğumuz, gök de otağımız olsun” ifadesi geçer. Osmanlılarda padişahın yedi, sadrazamların beş, vezirlerin üç, beylerbeyinin iki, sancak beylerinin ise birer tuğu bulunduğu kayıtlarda geçiyor.

Her biri 2,2 milimetre çapında 18 parlak kırmızı yakut bulunan yılın kaleminin kubbeli alt uç parçasında ise sırtında mum taşıyan bir kaplumbağa figürü oyulmuş. Lale Devri’nin gece eğlencelerinde sırtına mum konan kaplumbağaların lale bahçelerindeki gezintilerine gönderme yapan bir başka detay. Bir diğer ilginç özellik de kalemin bir hazine sandığı gibi tasarlanmış olması, iç gövdesindeki süslemeleri görmek için ana gövdeyi açmak gerekiyor.

Haberin Devamı

Belli ki Graf von Faber-Castell yılın kalemiyle bir yazı aleti olmanın ötesinde gurur duymamız gereken asil yönlerimizi ve ince zevklerimizi gösteren bir sanat eseri veya bir kalem güzeli üretmiş. Darısı diğer “büyük” markaların başına.