Bazı sorular vardır ki insana ikilem yaşatır, cevap versen sınırlarını zorlamış olursun, cevap vermesen ortam gerilir. Bununla birlikte asıl ilginç olan bu soruların kimseye faydasının olmamasıdır. Karşılıklı sohbette ortak bir fayda içermediği gibi ortada verilmesi gereken bir mesaj da yoktur. Daha çok bireysel alanları ilgilendirir. Zaman zaman farkında olmadan bizler de bu soruları soruyor olabiliriz. Konu açmakta zorlanan kişiler sohbete en klişe sorularla devam edebilir ve bu klişeler itici olabilir. Karşımızdaki kişinin sohbetten uzaklaşmaması için alakasız ortamlarda sorulmaması gereken bazı soruları yazımızın devamında bulabilirsiniz.
Çok zayıflamışsın, hasta mısın? / Kilo mu aldın sen?
Bu iki soru da kişi üzerinde negatif etki yaratacaktır. Kilo almış ya da vermiş olabilir, hasta da olabilir. Paylaşmak isteseydi zaten paylaşırdı. “Ben iyi niyetle sordum” demek yerine sohbet sırasında gözlemlemek ve dinlemek daha katkı olur. Bazen insan bir derdi olsa dahi anlatmak istemeyebilir.
Aylık gelirin ne kadar?
Kişilerin mali durumlarını merak etmenin tam olarak neye hizmet ettiğini düşünmek gerekir. Soruyu
Pozitif enerji kadar enerjinin yönetimi de yaşam akışımız için önemlidir. Çoğunlukla başımıza gelen şeylerde konuları içselleştirme eğiliminde oluruz. İçselleştirme, bir durum hakkında kendimizde kabul ettiğimiz tutum ya da kendimizde o konuyla ilgili aradığımız yönlerdir. Çoğunlukla da içselleştirme yaparken kendimizin eksik ya da hatalı, yanlış olduğu fikrine kapılırız. Her ne kadar dışarıdan böyle görünmüyor gibi gelse de içselleşen konunun enerjisi dışarıya yansır. Testinin içinde ne varsa dışına sızan da o olacaktır. Örneğin para kazanmakla ilgili olarak yeteneksiz, başarısız, talihsiz olduğunu içselleştiren kişi, “Ben çok zenginim, bolluk benimle” vb. olumlamalar yapsa da ortaya çıkan frekans iç enerjiye aittir. Bu sebeple kendimize olan bakış açılarımız, yargılarımız ve içselleştirdiğimiz tüm durumlar çok önemlidir.
İçselleşen durumun enerjisi dışa aktarıldığında kişi rahatlama yaşar. Beden buna ihtiyaç duyar. Bu sebeple dışa aktarımı egzersiz olarak nasıl yapacağını bilmese de beden bir süre
Her birimiz yaşamımızı güzelleştirmek, kendimizi geliştirmek isteriz. Ancak bunu yapmak, çoğu zaman söylemek kadar kolay olmaz. Çevremizin bizlere bakış açısı, kendimizi yargılayıcı düşünce şeklimiz, yetiştirilme şeklimiz, öğrendiğimiz doğrular, belki de doğru bildiğimiz yanlışlar, yanlış bildiğimiz doğrular bu süreci etkiler. Yaşamımızda pozitif bir alan oluşturmak için öncelikle pozitif yaşamın bir bakış açısı olduğunu, pozitif yaşamın ya da pozitif enerjinin daima mutlu olmak anlamına gelmediğini bilmemiz gerekir. Her an mutlu olmak zorundaymışız gibi düşünmek üzerimizde baskı oluşturmakla beraber hayatımızın gidişatına da uygun değildir. Olumsuz şeyler illaki olacaktır. Önemli olan hayatımızın yönetiminin kendimizde olduğunu fark ederek seçim yapabilmemizdir. Yas süreçlerimiz, kayıplarımız, üzüntülerimiz yaşamımız boyunca var olabilir. Böyle dönemlerde destek de alabiliriz, kendimiz de aşabiliriz. Bunlar, pozitif bir yaşama sahip olmamıza engel değildir.
Pozitif bakış açısı ile pozitif ayrımcılığı fark etmek
Çoğunlukla farkına
Değerli hissetmek, önemli olmak, başkasının nazarında kıymetli halde kalmak genel olarak insan için önemlidir. Zaman zaman bir başkasının davranış kalıbının neticesinde kişinin kendisini değersiz hissetmesi söz konusu olabilir. Zihin kodlarımıza baktığımızda belki de en yoğun duyguyu hissettiğimiz alandır değerlilik/değersizlik. Oysaki her insan değerlidir. Bir başkasının aracılığıyla değerli hissetmek, bir süre sonra her değerli hissetme ihtiyacında o kişiye bağımlılık oluşturabilir. Aynı şey maddi durumlar için de geçerlidir. Eşya ya da kişiler kimseyi değerli ya da değersiz yapmaz. Değersiz insan yoktur, her insan kıymetlidir, değerlidir.
Bazen de farkında olmadan yaptığımız hareketler, çevremizden alacağımız saygıyı bloke eder. Çevre tarafından yok sayılmaya, değersizmiş gibi, özenilmeye gerek yokmuş gibi hissetmeye negatif katkı olabilir. Buradaki en dikkat çekici nokta ise çoğunlukla değerli hissetmek adına yapılan hareketlerin aksi yönde zemin oluşturabilmesidir.
Yardım ve fedakârlıkta ölçülü olmamak
Talep edilmeden ya da talep edilenden daha fazlasını karşı tarafa
Zihnimiz gelecek ve geçmiş arasında mekik dokurken, para enerjisi şimdide vardır. İleride para sahibi olmayı beklediğimiz ya da şunları yaparsam para gelir diyerek hareket ettiğimiz her an para enerjisini kendimizden uzaklaştırmış oluyoruz. Parayı kendimize çekmek kadar, nasıl kendimizden uzaklaştırmayacağımızı bilmek de bizleri mucize sonuçlara ulaştırabilir.
Para biz onu kovaladıkça bizden kaçar. Bu bir evren yasasıdır. Üzerine düştüğümüz, titizlendiğimiz her konuda evren enerjetik bir döngüye girer ve bizi o konudan uzaklaştırır. İlişkilerimizde de böyle değil midir? Yere göğe sığdıramadıklarımız bazen sebepsiz olarak bizden uzaklaşmaz mı? Her şey harika olsun diye çabaladıkça daha karmaşık bir hal almaz mı? İlişkimizde âşık olduğumuz, bizi mutlu eden anları pozitif algılarken, incindiğimiz anlarda negatif hissedebiliriz. Bu demek oluyor ki somut bir ilişkide de gözle görülmeyen frekanslarla birbirimize bağlıyız. İşte şimdi bu bilgiler doğrultusunda para enerjisini inceleyeceğiz ve hayatımıza nasıl dâhil edeceğimize bakacağız.
Para istemek yerine,
Olumlama yapmak, günümüzde en sık kullanılan zihin kodlarını ve inançları değiştirme tekniğidir. Aynı olumlu cümleleri sık sık tekrar ederek zihnimizde yeni bir inanç geliştirmeye çalışırız. Niyet etmek ise zihin kodlarımızı değiştirmekten ziyade yaşamımızda yeni bir olasılık, yeni bir yol, yeni bir seçim alanı oluşturur. Hayatımızın gidişatına niyet enerjimizle pozitif katkı olabiliriz.
Niyet ederken dikkat edilmesi gereken bazı hususlar vardır. Niyetimizin kendimize ve bütüne katkı olması; alma-verme dengemizin korunması, pozitif ve net olması; durumlara, kişilere bağlı olmaması ve belki de en önemlisi inanç sistemimizin niyetimize uygun olması, yani niyetimize inanıyor olmamız gerekmektedir. Niyet cümlelerini sıklıkla tekrarlamak, her seferinde inancımızı artırırken aynı zamanda hayatın gidişatında yeniden dilediğimiz ihtimallerin çoğalmasına ve niyet edilen konuyla ilgili yeni kapıların açılmasına katkı olacaktır.
Aşağıda otuz adet niyet cümlesini sizler için sıraladım. Bunlardan kendinize yakın hissettiklerinizi ya da kendi yazacağınız niyet cümlelerini hayatınıza
“Seni seviyorum...” Bu, ilişkilerimizde kurmaktan ve duymaktan en çok keyif aldığımız cümledir. Rüya gibi hissedilen bir başlangıç yapılmıştır, midede uçuşan kelebekler ve arka fonda çalan aşk şarkılarıyla her şey muhteşemdir. Bir süre sonra bazılarımızın ilişkileri olağanlaşmaya, normalleşmeye başlar. En baştaki tutku ve aşk, yerini daha dengeli, daha güvenli bir alana bırakır. Uzun soluklu, geliştirici ve besleyici ilişkilerin birbirine benzeyen birçok ortak özellikleri vardır. Peki, ya süreç planlandığı gibi gitmez de evrilme gerçekleşmeden uyumsuzluklar daha fazla gözle görünür olursa? Ya en başta birbiriniz için yaratıldığınızı, hayatınızın aşkı olduğunu düşündüğünüz kişi hayatınızın hayal kırıklığı olursa? Acaba ne değişmiş olabilir? En başta her şey çok güzel görünürken ne olmuştur da koşar adım yanına gittiğiniz kişiden aynı hızla kaçasınız gelmeye başlamıştır? Buradaki aktarım ve bakış açısı iki taraflı değerlendirilmelidir.
Kuvvetle muhtemel ilişkiye başlama sebebiniz, yani sizin
Çok sık karşılaşılan bir manipülasyon şekli, suçlama davranışıyla kişinin kendisinde bulunan negatifleri karşı tarafa yüklemesidir. İlişkide birden fazla duygusal manipülasyon olabilir ve bunları fark etmek her zaman kolay değildir. Özellikle tartışmalarda kişi kendini suçlama eğilimindeyse manipülatör bu boşluğu iyi değerlendirerek bir anda durumu lehine çevirebilir. Bununla beraber manipüle eden kişi ne kadar yakınımız olursa manipülasyonu fark etmek de bir o kadar güç olabilir. Peki, suçlanma durumuyla karşılaştığımızda nasıl davranmalıyız? Gerçekten hatalı mı olduğumuzu yoksa bize suçluluk mu yüklendiğini nasıl ayırt edeceğiz?
Önce derin bir nefes alın
Manipülatif insan, panikle açıklama yapmanız ve kendinizi suçlu hissetmeniz için birbiriyle ilişik olan olmayan birçok konuyu çapraz soru tarzıyla sorabilir. Bu sorulara net ve kısa cevaplar vermeniz gerekir. Siz ne kadar çok açıklama yaparsanız kişi de kendine o kadar çok veri toplamış olur ve konudan konu çıkararak, odaktan saparak sizi