Günlük hayatta “Çok şanslıyım” ya da “Hiç şanslı değilim” diyenleri sıklıkla duyarız. Peki, hayat akıp giderken tüm şanslarımızı fark edebiliyor muyuz? Belki de yanından geçip gittiğimiz şansları fark etmeye ihtiyacımız vardır, kim bilir? Yaşamda herkesin farklı ihtiyaçları ve bu ihtiyaçları gidermeye yönelik farklı beklentileri vardır. Bu beklentilere erişmeyi kolaylaştıran her durumu şans olarak kabul edebiliriz. Şans, birçok kaynakta “uğur” ya da “fırsat” anlamına da gelmektedir. Peki, durumlara ya da beklentilere göre şans olasılığımız artabilir mi? Kendi şansımızı kendimiz oluşturabilir miyiz? Şimdi hep birlikte bu soruların cevaplarını araştıralım.
Şanslı kişi kimdir?
Şanslı kişi, çok çabalamadan akışta arzu ettiği şeylerle eşleşebilen, dileklerinin kolaylıkla gerçekleştiğini düşünen kişidir.
Şanslı kişi, yaptığı yolculuktan keyif alandır.
Hayatı koşar adım yaşarken durup etrafında olup biteni fark edendir.
Şanslı kişi, kalben sevildiği yeri bulabilendir.
Şans, her şeyin kolaylaştığını hissetmektir.
Her zaman yeni olasılıklar olduğunu bilm
Her sene olduğu gibi bu sene de kuralı bozmadım ve sizler için yılın enerjisini yorumladım. Enerji akışları doğrudan çakralarımızı ve motivasyonumuzu etkilediğinden buradaki yorumları birer ipucu, birer bakış açısı olarak değerlendirmeniz hayatınıza katkı olabilir. Özgür irademiz her zaman aktif bir şekilde seçimlerimizi ve gidişatı etkilemektedir. Bununla birlikte her kişinin enerji alanı ve aurası başkalarından farklıdır. Bir durum karşısında vereceği tepkiler, yapacağı seçimler, enerjiyi yorumlama şekilleri farklı olduğundan, buradaki yorumları genel bir yaklaşım niteliğinde ele almak daha doğru olacaktır.Her sene olduğu gibi bu sene de kuralı bozmadım ve sizler için yılın enerjisini yorumladım. Enerji akışları doğrudan çakralarımızı ve motivasyonumuzu etkilediğinden buradaki yorumları birer ipucu, birer bakış açısı olarak değerlendirmeniz hayatınıza katkı olabilir.
Özgür irademiz her zaman aktif bir şekilde seçimlerimizi ve gidişatı etkilemektedir. Bununla birlikte her kişinin enerji alanı ve aurası başkalarından farklıdır. Bir durum karşısında vereceği tepkiler, yapacağı seçimler,
Şimdiye kadar çokça aşka şahitlik eden yüreğinizde farklı bir şeyler mi oluyor? Kendinizi “değildir” diye ikna ettiğiniz bir süreçte misiniz? Hissettirdiği onlarca duygunun arasından özenle seçip hislerinizin derinliğini mi sorguluyorsunuz? Tabii ki her insan için doğru ve özel olan farklıdır, ancak öyle anlar vardır ki insanın hayatına giren kişinin tam da “aranan kişi” olduğunu hissettirir.
Yaşınız kaç olursa olsun kalbinizin yaşı on sekizdir.
Hiç bitmeyen bir heyecanla yazışır, konuşursunuz. Günlük hayatta olup bitenler bir yana bilgisayarınızın klavyesinden çıkan sesleri bile ona anlatmak istersiniz. İçiniz içinize sığmaz, içinizde durdurulamayan bir konuşma isteği olur, her anınıza şahitlik etmesini dilersiniz. Tabii ki bu duygular karşılıklıdır, emin olmak için ikinci kez bakmanıza bile gerek olmaz. Öyle ya, insan sevdiklerini kuşkuda bırakmaz. Sevildiğinden emin olarak sevmek, belki de dünyadayken cenneti yaşamaktır.
Hayatın bir film olmuştur ve başrolü sizsinizdir.
Tüm aşk filmleri, dizileri sizin için
Sizin çevrenizde de tartışma anlarında ya da en ufak fikir ayrılığında kendisini “ilişkinin iyiliği için” ya da “sizin iyiliğiniz için” olduğunu söyleyerek savunanlar var mı? Hatta bu kişiler öyle güzel savunma yaparlar ki ikna olursunuz. Manipülasyonun “sözde iyilik” adı altındaki bu halini fark etmekse uzun zaman alabilir. Bazı iyilik etiketiyle yapılan davranışlar da kişinin öz saygısını etkiler ve kendisini negatif hissettirir. İşte bu davranışların bazılarını bu yazımda sizler için kaleme aldım.
- Eksik ya da hatalı gördüğü yanlarınızı toplum içinde eleştirerek 'düzeltmeye' çalışır
Bu, itiraz ettiğinizde çoğunlukla ilk paragrafta sözünü ettiğim şekilde “Ama ben ilişkimizin iyiliği için söylemiştim” hatta “Senin iyiliğin için öyle demiştim” tarzında cevaplar alınan bir davranış şeklidir. Bazı kişiler, toplum içindeyken bir başkasının daha düşük frekansta kalmasından beslenir, başkasının açığını söyleyerek kendisini tam hisseder. Düşüncesi ya da
İlişkilerdeki roller çoğunlukla tahterevalliye benzer. Her ne kadar ilişkilerimizi denge ve dinginlik içinde sürdürmeyi hedeflesek de, bir taraf diğer taraftan daha baskın olabilir. Bencil kişi karşısında fedakâr, sorumsuz kişi karşısında fazla dikkatli, seven kişi karşısında sevmeyen, ezen kişi karşısında ezdiren kişilerin olduğu ilişki denklemleri listesi uzayıp gidebilir. Bugünkü yazımızda ezilen olmamak adına neler yapabileceğimize, kişisel gelişim adına nasıl pozitif katkı olabileceğimize değineceğiz.
Herkesten sevgi ve onay beklemeyin.
Herkesin bizleri sevmesini beklemek doğru bir bakış açısı değildir. Bu davranış, çok sevilmek için, herkes tarafından sevilmek için ödün vermek, herkese uyumlanmak anlama gelir. Kişi sınırlarını belirlemekte zorlanabilir. Herkesin kendisini sevmesini isterken bir anda kendine yabancılaşabilir. İlişki, başlangıç anı itibarıyla böyle bir temele dayanmışsa sonradan dönüşmesi zor olabilir. Çünkü artık sınırlar çizmeye çalıştığınızda ilk duyacağınız şey “Sen değiştin!” olacaktır. Sevilmek adına
Sosyal bir varlık olarak insanın çevresiyle iletişimini sürdürmesi gerekir. Bazen ilişkilerde bu sürdürülebilirlik pek mümkün olmamaktadır. Burada sadece evlilik ya da sevgililik gibi karşı cinsle olan ilişkiler düşünülmemelidir. Kişinin arkadaşlıkları, dostlukları, iş arkadaşlıkları da uzun soluklu değilse sosyal yaşamda zorlanabilir. Sosyal ilişkilerin tümünde, güven duygusundan kaynaklanan geri çekilme, kişilerden uzak durarak incinmeyi en aza indirme gibi davranışlar sık olarak gözlemlenebilir. Her ilişkinin, her durumun kendi içinde bir dengesi vardır. Zorluklardan kaçmak, bazen güzellikleri de kaçırmak anlamına gelebilir. Peki, hangi davranışlar ilişkilerin samimiyetle ilerlemesine engeldir?
Kendini daha büyük görme
İlişkilerde çevreye daha üstünmüş gibi davranışlar sergilemek bir süre sonra kişilerin iletişiminin azalmasına sebep olur. Büyüklenme gibi tavırların altında birçok neden olabilir, en belirgin özelliklerden biri içsel yetersizliğin dışarıya fazla yansıması durumudur. İlişkilerde
Kaliteli insanın güzel ahlaklı, dürüst, anlayışlı olduğu, empati kurabildiği, hayatına ve çevresine pozitif katkı sağlayabildiği, yaşamının sorumluluğunu aldığı ve daha birçok olumlu özelliği taşıdığı bilinir. Ancak kalitesiz olanı tanımamız, fark etmemiz zor olabilir. Bu yazımda kalitesiz insanların ortak özelliklerinden bazılarına değineceğim.
Nezaketli davranışları gereksiz ve saflık olarak nitelendirmek
Karşısındaki kişinin erdemli hareketlerini, suskunluğunu saflık olarak değerlendirmek ya da kendisinden çekindiği için sustuğunu düşünmek, karşı tarafa baskın davrandığına inanmak kalitesizliğe doğru giden ilk davranıştır.
Karşı tarafın doğrularını ve düşüncelerini manipüle etmek
Diyelim ki karşınızdaki kişi, bizzat şahit olduğunuz ve net bir şekilde gördüğünüz bir konu hakkındaki sözlerinizi ve gördüğünüz tüm gerçeği çarpıtarak, yok sayarak sizi yanlış olduğunuza ikna etmeye çalışıyor. Hatta öyle ki bir süre sonra kendinizi sorgulamaya başlıyorsunuz. İşte bu da kaliteli bir diyalog içinde olmadığınızı, maruz
Çoğunlukla iletişimin karşılıklı konuşmak olduğu yanılgısına kapılırız. Oysa yapılan araştırmalar, insanların çoğunlukla konuşma sırasının kendisine gelmesini beklediğini, karşı tarafı dinleyip anlamaktan çok vereceği cevabı düşündüğünü göstermektedir. Maalesef karşımızdakilere bunu yapabiliyoruz. Her konuda olduğu gibi farkındalık ve gelişim, bu konuda da kendini gösterdiğinde her şey daha kolay olacaktır.
İletişim esnasında anlama gayretinde olmak yerine, anlamış gibi görünmek adına empatiden çok sempati sergileyerek davranmak, anlatılan konuyu genelleştirmek iletişim kazalarının başlarında gelir. İletişimi negatife sokan bir başka durum ise karşıdaki kişiye anlattığı konuyla ilgili olarak “boş vermesini” söylemektir. Boş verebilse inanın verirdi. Demek ki onun için önemli bir durum söz konusu.
Her bireyin gündemi kendine özeldir. Öncelik sıralaması, değerler listesi, yaşam tarzı, potansiyeli, beklentileri, farkındalık alanları, ailesi, ilişkileri, sosyal ve ekonomik alanları, yani kısaca her şeyi farklıdır. Bu sebeple aynı gündem birden fazla kişinin