Okurumuz Mustafa Deniz Somersan fotoğrafını da çekip gönderdiği bu ihbarı İZBAN yetkililerine iletmemizi istedi. Bakın ne diyor:
“Menderes -Aliağa arasındaki İZBAN hattını sık kullananlardanım. Her kullanışımda da bu büyük hizmeti hayal edenlerle hayata geçirenlere dua ediyorum. Sistemin işletilmesine yönelik eleştiriler her zaman gelecektir. Bunlar, ‘Vefasızlık’ derecesine varmadıkça gereklidir de. Amaç bu güzel hizmetin verilmesi sırasında zaman zaman görülmesi kaçınılmaz olan küçük aksaklıkların giderilmesi ve sistemin daha da mükemmel bir hale getirilmesi olmalıdır. Hizmeti veren kesimin olduğu kadar, hizmetten yararlanan kesimin, yani halkın da sorumluluklarını bilmesi gerekir. Bu sorumluluklar, karşılıklı olarak yerine getirildikçe sistem bir bütün olarak yücelir veya çaptan düşer. Kullanımdan kaynaklanan bir çok olumsuzluk örneği verilebilir. Bunlardan bir tanesini, fotoğraflı olarak size gönderiyor ve yetkililerin benzer konularda önlem almalarını öneriyorum.”
‘Kuruş’ ya kaldırılsın ya da piyasaya sürülsün
Ege- Koop’un Bayraklı Onur mahallesi’nde 2005 yılında başlayıp 2008 yılında teslim ettiği 703 konuttan oluşan ve şu anda 4 bin kişinin yaşadığı Karşıyaka Körfez Evleri sakinleri, Bayraklı Belediye Başkanı Hasan Karabağ’ın semtleriyle ilgilenmediğini ve üvey evlat muamelesi gördüklerini ileri sürdüler. Okurlarımız, “Evlerimize taşınalı 4 yıl oldu. Başkandan semtimize 2 tane park ve sosyal tesis yapılmasını rica ettik. O da bize ‘Parkları siz yapın donanımını ben yapayım’ dedi. Biz de Ege-Koop’un desteği ile parklarımızı yaptık. Ancak parklarda çocuklarımızın oynayacağı oyun grubu, spor yapanların yararlanacağı spor aletleri ve semt sakinlerinin bir araya gelip oturacağı tek kanape bile yok. Ayrıca sosyal tesis ile ilgili de bir çalışma da yapılmadı” diye dert yandılar.
Başkanımız sözünü tutsun
Bu isteklerini 2009 Eylül ayında doğalgaz hizmetinin getirilmesi için yapılan törende Başkan Karabağ’a aktardıklarını belirten Karşıyaka Körfez Evleri sakinleri yaşananları şöyle ifade ettiler: “Başkan bize siz parkları yapın, çocuk oyun grupları, spor aletleri, bank ve çöp kutularını ben koyacağım’ diye söz vermişti. Ha bugün ha yarın yapılır diye bekledik. Baktık bir gelişme
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocoğlu dün “7 yılda İzmir’de neler değişti?” başlıklı bir basın toplantısı yaptı. Başkan Kocaoğlu’nu toplantı sonuna kadar izledim; ilk defa bir İzmirli ve İzmir’i içine sindirmiş bir kişi olarak gördüm. Hatta doğma büyüme İzmirli geçinen ve onunla övünen birçok kişiden daha İzmirliydi dün. Tavırları ne yaptığını bilen, kararlı ve oldukça mütevazıydı. Başkan Kocaoğlu’nda dün 7 yılda birşeyleri başarmış olmanın huzurunu gördüm. Kocaoğlu, 7 yılda İzmir’de nelerin değiştiğini bir kitapçıkta topladığı için onları açıklamak ve onlarla övünmek yerine, 2017 yılına kadarki hedeflerini; özellikle de İzmir’i bir tasarım kenti yapma projesini anlattı. Başkan Kocaoğlu ile tanışıklığımız 1980’li yıllara dayanıyor.
Aziz Kocaoğlu ve eşini Bornova’da, Prof. Dr. Ercan Kızılay, Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı, Prof. Dr. Tayfun Özkaya, işadamı Erdoğan Kırmızı ve Mete Tataroğlu gibi ortak arkadaşlarla birlikte yaptığımız geziler sırasında işkolik bir kişi olarak tanıdık. O tarihlerde düzenlediğimiz Tire Kaplanköy ve Spil Dağı gibi yerlere gitmek için Kocaoğlu’nu Bornova Mustafa Kemal Bulvarı’ndaki işyerinden adeta sökerek alırdık. Çalışkan, titiz ve dürüst bir
Uzman hekim eksikliği ne zaman giderilecek
Köyleriyle birlikte 130 bin nüfuslu Ödemiş’te vatandaşların sağlık hizmetleri konusunda oldukça dertli oldukları iletildi. Okurlarımız, Ödemiş Devlet Hastanesi’nde uzun kuyrukların oluştuğunu, özellikle uzman hekim azlığı yüzünden defalarca hastaneye gidip geldiklerini belirttikten sonra şunları söylediler:
“İlçemiz devlet hastanesi ve hekimleri aşırı yük altında. Hastanemiz sadece Ödemiş halkına hizmet vermiyor. Kiraz ve Beydağ ilçe halkı ile Tire ve Bayındır köylerinden gelen vatandaşlara da hizmet veriyor. Günde 2500- 3000 hastanın muayene edildiği hastanemizde yaşanan bu sıkıntının tek nedeni uzman hekim eksikliği. Uzman hekim eksikliği yüzünden muayene olamadan evimize ve köyümüze dönüyoruz. İki yıldır yaşadığımız bu sorunumuza çözüm getirilmesini istiyoruz.”
Günde 500 hasta geliyor
250 yataklı Ödemiş Devlet Hastanesi’nde 2 kardiyoloji uzmanı olması gerekirken tek kardiyoloji uzmanının bulunduğu ve bu doktorun da ayda ancak 1500 civarında hastayı muayene ettiği dile getiriliyor. Hastanede 4 göz doktoru kadrosuna karşılık 2 göz doktoru, 5 dâhiliye uzmanı kadrosuna karşılık 2 dâhiliye uzmanı bulunduğu, günde ortalama 500
Bu soruyu doğma ve büyüme İzmirli 73 yaşındaki Metin Navaro sordu. Metin bey 60 yıldır Milliyet okuduğunu da belirttikten sonra, “Ben Alsancak’ta oturuyor ve ticari bağlantılarım gereği haftada iki gün sabah erken saatlerde İstanbul’a gidiyor, akşam da dönüyorum. Alışkanlık gereği Adnan Menderes Havalimanı’na ya Havaş veya denk gelirse ESHOT’a ait otobüsle gidip geliyordum. Ancak İZBAN’ın Alsancak Tren İstasyonu’ndan geçtiğini ve Havalimanı İstasyonu’na hem de hemen önüne gittiğini öğrendiğimden bu yana İZBAN’ı kullanıyorum. Çok konforlu, güvenli ve düzenli. Ancak bu birimin yetkilileri havalimanına giden bu hizmeti ne yazık ki yeterince duyuramıyor. Küçücük mikro levhalarla duyuru olmaz; bilgilendirme çabası yok denecek kadar yetersiz” dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü:
Her istasyonda olmalı
“Bir kentin en önemli ulaşım ağı ‘Havalimanları ve havaalanları’na giden ulaşım ağıdır. Ülkeler bu hizmetleri ile övünürler. Buralara ulaşım sağlamak özellikle turizm kentleri için çok önemli bir hizmettir. “İZBAN yetkilileri İstanbul’a gitsinler de havalimanlarına giden trenlerin hangi istasyondan hangi saatte geçtiği ile ilgili duyurunun nasıl yapıldığını öğrensinler. Benim
Evka-2’de oturan Sencer Tümer, “Köşenizde İZBAN hakkında olumlu görüşlere yer verdiniz ancak biz İZBAN yüzünden mağdur olduk. İZBAN’ın hizmetinden memnunuz. Trenler rahat ve modern. Bazı istayonlarda problemler varsa da sistem iyi işliyor. Bu eksiklikler de kısa sürede düzeltilir. Ancak, önemli bir soruna dikkat çekmek istiyorum. Öncelikle tren güzergahı ve istasyonlara yakın oturan İzmirliler için herşey iyi hoş, ama bizler gibi Evka-2, Evka-5 ve Evka-6 gibi merkezlere ve istasyonlara uzak semtlerde oturanlar için sistem adeta bir eziyete dönüştürüldü.
Sözde tasarruf edilecek
Ben Evka-2 Mahallesi 6800 Sokak’ta oturuyorum. Tren seferlerinin başlaması ile Karşıyaka 145 hatlı ve Bayraklı üzerinden Gümrük’e giden 144 hatlı otobüsler iptal edildi. Bunlara karşılık Bostanlı iskele otobüsünü Çiğli İstasyon yakınından (aktarma merkezi) geçirip bizi Karşıyaka’ya gitmek için aktarma yapmaya mecbur ettiler” diye dert yandı ve sözlerini şöyle sürdürdü..
“Kaldırılan 144 hatlı Gümrük otobüsünün 344 hatlı seferleri var. 144’ün kalkması bizi fazla etkilemedi. Ama 20 yıldır kullandığımız Karşıyaka otobüsümüzün kaldırılması bizim semt ve civarında oturanların yaşamını olumsuz yönde etkiledi.
Usta Gazeteci Öcal Uluç, geçen hafta avukat arkadaşı Fahrettin Akyürekli ile sinemaya gittikleri, Konak Pier Alışveriş Merkezi’nde yaşadığı bir olayı anlattı. “Keşke gitmez olaydık” diye başladığı sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sinemada yerimize oturmadan önce tuvalet ihtiyacımı gidereyim, dedim ve tuvalet aradım. İlginç ama sinema dahil, Konak Pier’deki birçok işyerinin ne yazık ki tuvaletleri yok. Sadece AVM’nin bir tane genel tuvaleti var. İnsanın bu tuvalete girmesi ve görmesi gerek! O da rezil mi rezil bir durumda. Duvarlarda ve kapı arkalarında ‘iğrenç’ denecek yazılar, kilidi kırık kapılar, tuvalet kağıdı bitmiş, kimbilir ne zamandır konmamış ve pislik içinde iğrenç bir tuvalet ki, köylerdeki tuvaletler bile buradan daha bakımlıdır. Hele hele o pis koku, tarif edimezsiniz. Bu tuvaleti kullanacak insan, her türlü mikrobu kapmış ve hastalık almış bir kişi olarak buradan çıkar ve çevresine ve en kötüsü evine taşır. Klozet kapaklarının rezilliği ise anlatılacak gibi değil; üzerleri idrar damlaları ve kuru dışkı lekeleriyle kaplı. İşte 21. asrın 11. yılında turizm kenti diye övündüğümüz İzmir’in, hem de turistik Konak Pier AVM’sinin genel tuvaletinin durumu!..
Müdüre ulaşmak ne
Son günlerde gazetemizi ve köşemizi arayan İzmirliler semt pazarlarının denetlenmediği ile ilgili şikayetler bulundular. Semt pazarlarında ne etinden yapıldığı belli olmayan ve kilosu 5 ile 8 TL arasında sucukların, 1 TL’ye sosis, tencere ve boya kutularında yoğurt, bezlere sarılı peynirler vb. ürünlerin serbestçe satıldığını belirten okurlarımız bakın ne dediler:
“Vatandaşlar artık Allah’a emanet. Hele hele hafta sonları halk kaderi ile başbaşa bırakılıyor. Semt pazarları denetlenmiyor. Çünkü kamu görevlileri hafta tatili nedeniyle çalışmıyor. Semt pazarlarında aklınıza ne gelirse satılıyor. En ucuz etin kilosu, ki yağlı olmak şartıyla, 15-16 TL’ye satılıyor. Semt pazarlarında ise bir kilo sucuk 5 ile 8 TL arasında satılıyor. Ne eti (!) olduğu belli olmayan sucukları pazarlardan sorumlu ilgili ve yetkililer görmüyorlar mı? Bunlar neyse de, kilosu 1 veya 1.5 TL’ye sosise ne diyeceksiniz? Bunların dışında açıkta ekmek (köy ekmeği-tam buğday ekmeği), yoğurt satılıyor. Ayrıca evde kurutulmuş kuru incir, kuru üzüm gibi ürünler ile ev yapımı erişte ve tarhana satışına göz yumulması ne derece doğru? Semt pazarlarının devamlı denetlenmesini istiyoruz.Bu kentin birinci derece